Cevap :
Cevap:
1-Sibir (Sabar) Türklerinin devamı olan Hazarlar, VII. -X. yüzyıllar arasında Karadeniz'in kuzeyindeki düzlüklerde bir devlet kurdular.
2-Hazarlar, dinî hoşgörüleri, ticarete verdikleri önem ve devlet teşkilâtları ile tanınırlar.
3-576 yılında Sibirlerin yıkılmasından sonra, Kafkaslara egemen olan Hazarlar, Sâsânîler ile savaştılar.
4-576 yılında Hazarlar, Göktürk Devleti'nin, batıda en uç kanadını meydana getiriyorlardı. Hazarlar, bu tarihlerde Bizans'la siyasî ve askerî ilişkilerini geliştirdiler. Sâsânî-Bizans mücadelesinde, Bizans'ın yanında yer alan Hazarlar, Gürcistan'a girerek Tiflis'i aldılar (629). Hazarların baskısı sonucu Sâsânîler, önemli bir güç olmaktan çıktılar.
5-Hazarlar, 630 yılında Doğu Göktürk Devleti'nin yıkılması sonucu bağımsız bir devlet haline geldiler ve Hazar Hakanlığınıkurdular.
6-Hazarlar, Sasaniler karşısında Bizans'ın en iyi müttefiki durumundaydılar. Hazar-Bizans ittifakı, iki tarafın hükümdar aileleri arasında evlenmelere varacak kadar gelişme gösterdi. İmparator II. Justinyanos ve V. Konstantinos, Hazar prensesleriyle evlendiler.
7-Hazarlar, 665 yılında Büyük Bulgarya Devleti'nin yıkılmasında önemli rol oynayarak bu devletin parçalanması üzerine, Dinyeper'e kadar uzanan düzlüklere egemen oldular.
8-Bu tarihlerde Sâsânî Devleti'ne son veren Müslüman Araplar, Kafkasya'ya kadar ilerlemişlerdi. Hazarlar ile Müslümanlar arasındaki ilk savaşlar, Hz. Osman (644-656) zamanında başladı, Emeviler zamanında şiddetlenen savaşlar, Abbasiler zamanında eski şiddetini kaybetti.
9-Hazarlar, VII. ve IX. yüzyıllar arasında güçlü ordularıyla, bulundukları bölgede huzuru ve ulaşım güvenliğini sağladılar. Hazarların bu dönemi, "Hazar Barışı Çağı" olarak adlandırılır.
a)Bu barış döneminde Hazarlar arasında Musevîlik yayıldı (özellikle hükümdar ailesi ve yöneticiler arasında).
b)Bununla beraber, diğer dinlere de hoşgörülü davranıyordu. Bu nedenle, X yüzyılın ilk yarısında İslâmiyet, Hazar ülkesinde hızla yayıldı.
c)Hazar Barışı'nın sağladığı barış ortamı ile Hazar ülkesinde ticarî faaliyetler hızla gelişti. Gelişen ticaret, Hazarların zenginleşmesini sağladı.
d)Ancak, bu ticarî faaliyetler aynı zamanda Rus devletinin ortaya çıkışına zemin hazırladı.
e)Ayrıca, Macarların ortaya çıkışında da Hazarların önemli rolü oldu.
f)IX.yüzyıldaki Peçenek akınlarına kadar devam etmiş ve güçlü ekonomisi zayıflamış ve bozulmuştur.
10-Hazarlar, X. yüzyılın ikinci yansından itibaren zayıflamaya başladılar. Hazar ordusunda giderek ücretli asker sayısının artması, ülkede dil ve din birliğinin olmayışı da Hazarların zayıflamasında etkili olmuştur. Ordunun eski gücünü kaybetmesi sonucu, ticarî güvenliğin sarsılması, ülke ekonomisinin bozulmasına neden oldu.
11-Bu durumdan yararlanan Kiev knezi, Hazar başkenti İtil'i ve diğer şehirleri ele geçirerek, Hazar Devleti'ne son verdi (965).
12-Dağılan Hazarların bir kısmı Kırım'a çekildiler. Kırım'da küçük bir devlet olarak varlıklarını sürdüren Hazarların siyasî varlığına, 1016 yılında Ruslar son verdiler.
Tarihi Önemleri
1)Hazarlar, Türkler arasında Museviliği benimseyen tek devlettir.
2)Aşırı bir dini hoşgörü göstermişlerdir.
3)Bizans, Avrupa ve Rus devletleriyle ticaret yapmışlardır.
4)Rusları kültürel bakımdan etkilemişlerdir.
5)Hazarların en büyük etkisi, Ruslar üzerinde oldu. Rus knezleri, Hazarların devlet ve ordu teşkilâtını örnek alarak güçlenmişlerdir.
6)Günümüzdeki "Hazar denizi"nin adı, bu Türk devletinden kalmıştır.
UYARI: Müslümanlarla ilk savaşan Hazarlar olmuştur
Açıklama:
Hazarlar yerleştikleri bölgede kısa zamanda güçlü bir devlet kurabilmişlerdir. Devlet yaşamı nedeniyle göçebeliğin yanı sıra yarı yerleşik bir yaşam düzeni kurmuşlardır. Türk kökenli bir ulus olarak Orta Asya'dan gelme göçebelik karakteri tümüyle silinmemiştir. Özellikle yaz ve kış aylarında değişik bölgelerde oturma geleneği Hazar devletinde de sürdürülmüştür. Kış aylarında genellikle kentlerde yaşarlar, ilkbahar gelince kentlerden çıkarlar ve kışa kadar yayla ve bozkırlarda yaşarlardı.
Başkent İdil büyük bir yerleşme merkeziydi, İdil'in yanı sıra ikinci büyük kentleri Semender binlerce bağ ve meyve bahçeleri ile ülkenin tarım merkezi görünümündeydi. Başkent İdil kenti büyük surlarla çevrilmiş geniş bir alana yayılmıştı. Bütün kentlerde çarşılar ve hamamlar bulunuyordu. Evler tahtadan veya keçeden yapılıyordu. Yapı malzemesi olarak az miktarda balçık kullanılıyordu. Yalnızca kağanın sarayı tuğladan yapılmıştı. Kağanın sarayı Volga üzerinde bir adanın içinde, çevresi duvarlarla örülmüş olarak bulunuyordu. Ada ile kentin batı kısmı arasında köprü vardı. Doğu kesiminde halk, batı kesiminde ise saraydaki görevliler yaşıyorlardı. Halk arasında çeşitli dinlere inananlar beraberce yaşıyorlardı. Tarım, ticaret ve küçük el sanatları halk arasında yaygındı. Devlet hazinesinin gelir kaynağı ise dış ticaretti. Volga yöresi ile Orta Asya arasında çok sayıda kervan gidip geliyordu. Hayvan ürünleri, dokuma, bal, baharat, meyve ve şarap dış ticaretin ana ürünleriydi. Ruslar kuzeyden getirdikleri kürkleri İdil pazarlarında satarlar, karşılığında Hazar ülkesinin ürünlerinden alırlardı. Hazar ülkesinden transit geçen mallardan devlet yüzde onbir vergi alırdı. Bu gelire Bulgarlar, Macarlar ve diğer bağlı kavimlerden alınan haraçlar da eklenince Hazar İmparatorluğu'nun epeyce zengin bir devlet olduğu ortaya çıkmaktadır. Bu zenginliğin büyük ölçüde askeri güce, bir ölçüde de vergi toplayanların ve gümrük görevlilerinin uyandırdığı saygıya dayandığı incelemelerde anlaşılmıştır. Hazar ülkesindeki madenler ve tarım ürünleri nedeniyle Araplarla ticaret de fazlaca gelişmişti.
Kolay gelisisn