Bir köylü kadın, bir danayı doğar doğmaz kucağına alıp sevmiş, sonra da bunu adet dinmiş. Her gün danayı, kucağına alır taşırmış; nihayet buna o kadar alışmış ki dana büyüyüp koskoca öküz olduğu zaman, onu yine kucağında taşıyabilmiş. Bu hikayeyi kim uydurdu ise, alışkanlığın ne büyük bir kuvvet olduğunu çok iyi anlamış olacak. Gerçekten alışkanlık pek yaman bir hocadır ve hiç şakası yoktur. Yavaş yavaş, sinsi sinsi içimize ilk adımını atar, başlangıçta kuzu gibi sevimli, alçakgönüllüdür; ama zamanla, oraya yerleşip kökleşti mi, öyle azgın, öyle amansız bir çehre takınır ki kendisine gözlerimizi bile kaldırmaya izin vermez…
Metnin konusunu ve ana fikrini belirtiniz?