Cevap :

trafikte:

Yanlış Anlama Kazaları (YAK)
 "Göründüğü gibi değil." "Öyle demek istemedim." "Bu da nereden çıktı?" gibi cümleleri sık sık kullanıyoruz. En basiti, eski Türk filmlerine bir bakın. "Bir dakika Tarık, durum senin sandığın gibi değil!" diyen aşıklar, "Anne, anneciğim, yoksa beni istemiyor musun?" diye ağlayan Sezercik ve benzeri versiyonları türünde bir sürü örnek var. 
Bazen "yanlış anlama" olmasın diye, söze başlarken, "Bir şey söyleyeceğim de sakın beni yanlış anlama" deriz. Aslında yanlış anlamak için o kadar çok nedenimiz var ki… Sylviane Herpin'in dediği gibi: 
<Düşündüğünüz 
< Söylemek istediğiniz 
< Söylediğinizi sandığınız 
< Söylediğiniz 
< Karşınızdakinin duymak istediği 
< Duyduğu 
< Anlamak istediği 
< ve anladığı arasında farklar vardır. Dolayısıyla, insanların sizi yanlış anlaması için en az 9 ihtimal var!

Yanlış Anlamak Bakış Açınızı Bozar
Dr. Paul Ruskin, öğrencilerine yaşlanmanın psikolojik belirtilerini öğretirken bir hastadan gözlemlenenlerle ilgili bir yazı okuyor: "Hasta ne konuşuyor, ne de söylenenleri anlıyor. Bazen saatlerce anlaşılmaz şeyler geveliyor. Zaman, yer ya da kişi kavramı yok. Yalnız, nasıl oluyorsa, kendi adı söylendiğinde tepki veriyor. Son altı aydır onun yanındayım, ne görünüşü için bir çaba sarf ediyor, ne de bakım yapılırken yardımcı oluyor. Onu hep başkaları besliyor, yıkıyor ve giydiriyor. Dişleri yok, yiyeceklerin püre halinde verilmesi gerekiyor. Gömleği salyalarından dolayı sürekli leke içinde. Yürümüyor. Uykusu sürekli düzensiz. Gece yarısı uyanıp çığlıklarıyla herkesi uyandırıyor. Çoğu zaman mutlu ve sevecen, fakat bazen ortada bir sebep yokken sinirleniyor. Biri gelip onu yatıştırana kadar da feryat figan bağırıyor."
Bu yazıyı okuduktan sonra, Ruskin öğrencilerine böyle birinin bakımını üstlenmek isteyip istemediklerini sorar. Öğrenciler bunu yapamayacaklarını söylerler. Ruskin, kendisinin bunu büyük bir zevkle yaptığını ve onların da yapması gerektiğini söyleyince öğrenciler şaşırırlar. Daha sonra Ruskin hastanın fotoğrafını dolaştırmaya başlar. Fotoğraftaki, doktorun altı aylık kızıdır... Dr. Ruskin, Amerikan Tıp Birliği dergisindeki makalesinde, -günümüzde çok yaşandığı gibi- basit bir yanlış anlamanın insana nasıl farklı bir perspektif kazandıracağını anlatmaktadır. 

 

Yanlış Anlaşılma Sorununu Nasıl Ortadan Kaldırabiliriz?  

Tamamen ortadan kaldırmak oldukça zor. Kendimizi en iyi şekilde ifade edersek yanlış anlaşılma oranı minimuma inecektir. İşte bunun için birkaç yöntem:

1- Dolaysız İfade: Bir insanı sevdiğiniz ya da ondan rahatsızlık duyduğunuz halde bunu kendisine ifade etmezseniz, o kişi onun hakkındaki düşüncelerinizi yanlış yorumlayabilir. Bu da iletişimde önyargıların oluşmasına neden olur.

2- Açık İfade: Açık bir mesaj, düşüncelerinizi ve duygularınızı olduğu gibi yansıtır. Mesaj açık olmazsa, karşınızdaki tam olarak ne demek istediğinizi anlayamaz.

3- Anında İfade: İçinize atmak yerine söylemeyi tercih ettiğinizde bu, işinizi kolaylaştıracaktır. Çünkü içinizde sakladığınız zaman bu bazen bir kinaye, bazen de başka bir ters hareketle iletişim kurduğunuz kişiye yansır.

4- Dürüst İfade: Saklı amaçlarınızın olması, karşınızdaki insanla iletişiminizi zedeleyecektir. Söylediklerimiz ve bunların gerekçeleri birbirleriyle tutarlı olmalıdır.

5- Sakin İfade: Kendinizi, karşınızdakini kırmadan, onu tehdit edermişçesine ya da tartışma başlatmak istiyormuş görüntüsü vermeden ifade edin. Sizin niyetinizin iyi olduğuna ve kurulan iletişimin yapıcı olduğuna inandırın. İletişim kazalarınızın az olduğu bir ay geçirmeniz dileğiyle…

karşıdakinin sözünü kesmek -ona doğru yönelmemek-yüzünü ona çevirmemek-onu dikkatli bir şekilde dinlememek-jest ve mimklerine dikkat etmek