Cevap :
Cevap: 1.ESKİ ÇAĞ'DA COĞRAFYA: Bu çağda coğrafya, basit birtakım harita çizim denemeleri ile başlamıştır. Bu denemeler, Dünya'nın hayal edilmeye çalışılan biçiminin, kaba çizgilerle çizimi şeklinde ifade edilmesine yönelik girişimlerdir. Bu tür basit coğrafî düşüncelerin oluşmaya başladığı ilk kültürel bölgelerin, aynı zamanda da en eski yerleşme bölgelerinden olan, Eski Mısır ve Mezopotamya kültürel bölgeleri olarak kabul edilir. Bu bölgeler, Nil ve Fırat-Dicle gibi akarsuların sağladığı yaşama kolaylıkları nedeniyle, Dünya'nın yerleşmeye uygun en eski yerleşme bölgeleri dir. Bu nedenle de, söz konusu bölgelerdeki kültürel gelişmeler, daha erken başlamıştır. Bu eski kültürel bölgelere, bütün Eski Çağ Akdeniz havzası kıyı yerleşme bölgeleri de dahildir.
2.ORTA ÇAĞ'DA COĞRAFYA:Bu çağda coğrafya, daha çok İslam Dünya’sı düşünür ve matematikçileri tarafından temsil edilmiştir. Batı Dünyası, yani Avrupa’da, önemli bir coğrafi gelişme yaşanmamıştır. Bunda esas rolü, Hıristiyanlık Dini’nin engel çıkaran, gelişmeleri köstekleyen koyu baskısı ve Roma İmparatorluğu’nun yıkılması oynamıştır. Özellikle Haçlı Seferleri’nin tahribatıda bunda etkili olmuştur. Kültürel merkezler ve kütüphanelerin yıkılıp yağmalanması gibi barbarca hareketler, az da olsa İslam Dünyası’na bile bu açıdan zarar vermiştir. Bu çağda İslam Dünyası coğrafyacıları genel olarak Batlamyus’un eserlerinin etkisinde kalmakla birlikte yinede coğrafya ilmi alanında dikkat çekici araştırmalar ve yayınlar yapmışlardır. Bunların başlıcaları: Mesudi, Bruni, İdrisi, İbn Batuta ve İbn Haldun’dur.Orta Çağ İslâm Dünyası coğrafyacıları, Eski Çağ fikir ve düşünce adamlarından olan Heredot, Aristo, Strabon ve Batlamyus gibi gözlemcilerin eserlerinden, büyük ölçüde yararlanmışlardır. Kendi gezi gözlemi izlenimlerini, fikir ve düşüncelerini de ekleyerek, coğrafya ilminin gelişmesine hizmet eden, önemli sayılabilecek eserler meydana getirmişlerdir. Özellikle matematik coğrafya-Kartoğrafya ve bölgesel coğrafya ile beşerî coğrafyaya olan katkıları, hayli fazladır.Bu, böyle olmakla birlikte, Orta Çağ'da coğrafî görüşün gelişmesini teşvik etmiş, dolaylı başka faktörler de vardır. Bunların başında, İslâm Dünyası tüccarlarının sürdürdüğü ticarî faaliyetler, toplumların su ve otlak bulma zorunluluğu gelmektedir.Nitekim XIII. yüzyılda kurulan Büyük Moğol İmparatorluğu, Batı Dünyası ile yoğun bir ticarî ilişki kurmuştu. Bu ticarete konu olan mallar (şallar, ipekli kumaşlar, baharat türleri, süs taşları gibi), Doğu Akdeniz ve Ege kıyı ülkelerinden, başta Venedik ve Cenova iskeleleri olmak üzere Avrupa limanlarına naklediliyor ve buralardan anakaranın iç pazarlarına taşınıyordu. Ancak bu mallar, Doğu Akdeniz ve Ege iskelelerine, başlıca iki büyük ticaret yolundan ve Uzak Doğu ile Güney ve Güneybatı Asya pazarlarından geliyordu:
3. YENİÇAĞ’DA COĞRAFYA:Batı toplumlarında Orta Çağ'dan Yeni Çağ’a geçiş, bilindiği üzere Rönesans hareketleri ile olmuştur. Yeniden pozitif ilimlere (gözlem ve deneye dayanan ilimler) ve serbest düşünceye dönüş demek olan bu köklü değişiklik (radikal hareket), bilinen coğrafî yeryüzünün zamanla genişlemesinde de, büyük rol oynamıştır. Çünkü giderek yeni karalar keşfedilmesini sağlamıştır.Hemen hemen XV. yüzyıl sonları ile XVI. yüzyıl başları, başka bir ifade ile 1492–1522 yılları arası, Büyük Coğrafya Keşifleri Devri diye bilinmektedir. Keşiflere, daha sonraki yüzyıllarda da devam edilmiştir.Girişilen uzun mesafeli ve planlı deniz yolculuğu seyahatleri, bu yüzyıla kadar bilinmeyen, ya da bilindiği halde gidilememiş, yeni kara parçalarının keşfi ile sonuçlanmıştır. Örneğin Yeni Dünya (Amerikalar), Okyanusya (Avustralya ve bağlı: adalar), güney ve kuzey kutup çevreleri ile okyanuslardaki binlerce adalar gibi.Ayrıca bu seyahatlerin, hep batıya veya hep doğuya gidilerek, tekrar yolculuğun ilk başladığı konuma varılmasının mümkün olacağını ispatlaması da, çok önemli bir sonuçtur. Çünkü Dünya'nın yuvarlak olduğu, bu seyahatler sonucu, uygulamalı bir şekilde doğrulanmıştır.Yeni Çağ’da Osmanlı İmparatorluğu sınırları dahilinde de coğrafyanın gelişimine katkıda bulunan önemli geziler yapılmış ve çeşitli eserler ortaya konmuştur. Bunlar arasında, özellikle Piri Reis, Kâtip Çelebi ve Evliya Çelebi’nin önemi büyüktü
4. YAKIN ÇAĞ’DA COĞRAFYA:Bu çağın en tipik özelliği tanıma gezilerinin giderek bilimsel ağırlık kazanan bir duruma kavuşmasıdır. Bu dönem Büyük Coğrafya Keşifleri Devri’nin devamı olarak kabul edilebilir.İngiliz James Cook, Newfoundland ve Labrador’un yaptıkları çalışmalar sonucunda Labrador Soğuk Su Akıntısı keşfedilmiştir. Cook’un yaptığı seyahatler sonucunda Yerküre’nin Güney Bölgelerinin buzullar altında kalmış bir kara parçası (Antarktika) olduğu anlaşılmıştır. Asıl bilimsel amaçlı coğrafi geziler özellikle 19.yüzyıl ortalarında başlamıştır. A.Mackenzie, W.Clark, Meriwether Lewis, Mungo Park bu gezginlerin başında gelmektedir.
5. MODERN COĞRAFYA: XIX. yüzyıl başlarına kadar coğrafî görüş, daha çok olayları tasvir etmekle uğraşan bir bilim görünümünde kalmıştır. Çağdaş anlamda coğrafya bilminin temelleri, XIX. yüzyıl sonlarında atılmıştır.
Bilimsel araştırma metotları ve düşünce ilkeleri (prensipleri) bakımından, coğrafî bilim mantığının gösterdiği başlıca gelişme aşamaları:
1.Ansiklopedik Devre
2.Klâsik Devre
3.Bölgesel Devre
4.Uygulamalı Devre
Açıklama:
en iyi olarak seçer misin