Cevaplandı

Mekkeli müşrikler adına Süheyl b. Amr, Hz. Peygamber ile (s.a.v.) on yıllığına Hudeybiye Antlaşması'na imza atmak üzereydi. Antlaşma metni henüz hazırlanırken Süheyl b. Amr'in oğlu Ebû Cendel, ayaklarına vurulmuş pranganın zincirleriyle sıçrayarak çıkageldi Allah Resulü'nün huzuruna.
İslam'ı kabul ettiği için prangaya vurulmuş olan Ebû Cendel, müşriklerin ellerinden kurtulup çok yakınına, Hudeybiye'ye kadar gelmiş olan Hz. Peygamber'e (s.a.v.) sığınmıştı. Ancak Hz. Peygamberle (s.a.v.) Mekkeli müşrikler arasında imzalanmak üzere olan antlaşmada, Mekkelilerden Hz. Peygambere (s.a.v.) sığınanların İslam'ı kabul etmiş olsalar dahi Mekkelilere geri verileceğine dair bir madde vardı. Tarafların antlaşma üzerinde konuştukları esnada gerçekleşen bu iltica üzerine Süheyl, antlaşma gereği oğlu Ebû Cendel'in kendisine teslim edilmesini istedi. Müslüman olan Ebû Cendel, müminlere yönelerek yalvardı, kendisine işkence edildiğini söyledi. Zaten ne kadar çok işkenceye uğradığı her hâlinden belliydi. Yürekleri parçalayan bu manzara karşısında Hz. Peygamber (s.a.v.), Ebû Cendel'i babasına teslim etmek istemedi. Hatta Ebû Cendel'i kendi yanlarına aldıktan sonra antlaşmayı imzalamasını ona teklif etti. Ancak Süheyl bunu kabul etmedi. Sonunda Ebû Cendel'i müşriklere teslim eden Hz. Peygamber (s.a.v.), üzerinde anlaşmak üzere oldukları bir anlaşmayı yerine getirdi ve Ebû Cendel'e sabretmesini tavsiye etti. Ebû Cendel'in yakarışı orada bulunan müminleri ağlattı ise de bir süre sonra durum Müslümanların lehine döndü.
Hadislerle İslam, TDV Yayınları, s. 298.

Yukarıdaki metni doğruluğun önemi açısından değerlendiriniz.