Cevap :
burdan rahatça bulabilirsin kardeşim. http://www.forumdas.net/kitap-ozetleri/tolstoy-kitaplari-listesi-ozetleri-92768/
AİLE MUTLULUĞU Kış başlarından beri köyde Katya ve Sonya ile yalnız başımıza oturuyor, sonbaharda yitirdiğimiz annemin yasını tutuyordu.
Katya bizleri büyütmüş olan, kendimi bildim bileli anımsayıp sevdiğim dadımız, aynı zamanda eski bir aile dostumuzdu. Sonya ise küçük kız kardeşimdi. Yağışlı, hüzünlü, kışı, Pokrovsk'taki eski evimizde geçiriyorduk. Hava soğuk ve esintiliydi; durmadan yağan bir pencerelere kadar çıkıyor, camlar hemen hemen sürekli buz tutuyordu. Neredeyse bütün kış köyden çıkıp bir yerlerde gezememiştik. Evimize arada bir gelenler de acılı yüzleri, evde uyuyan birileri varmışçasına usul usul konuşmaları, içi çekip somurtmaları, bana özellikle kara giysini Sonya'ya bakarken ağlamaklı duruşlarıyla bizlere ne ve sevinç getirmekten çok uzaktılar. Ölüm, varlığını evde her an duyuruyor; acılığı ve korkunçluğu ile evin havasına yansıyordu. Annemin odası kapalıydı, yatmaya giderken önünden her geçişte bir şey beni bu soğuk ve yarı karanlık odaya bakmam için dürtüyor, korkudan ürperiyordum.
Bedensel rahatsızlıklar, aile içi skandallar, ideolojik, politik buhranlar. Tanrı inancına duyulan kuşkular biçiminde görünürleşen sayısız fiziksel ve ruhsal krizden ve Ortodoks Kilisesi'nden çıkartılışından bir yıl sonra (1902), yaşlı Tolstoy, Anna Karenina'yı yazdığı orta yaş yıllarını hüzün ve iç sızısıyla hatırlar.
Sanatının doruğundaki en iyi yıllarının ürünü olan bu roman, yazara göre temel bir "fikri" soyut formülasyonlara başvurmadan açıklayan sanatta "biçimi" bağımsızlaştırmayıp içerik ile, fikir ile bütünleştiren bir yapıyı temsil eder. İçerik ile, sanatsal biçimin bu uyumunun sentezinde yazarın sözünü ettiği o dışa vuran fikir ya da düşünce nedir? Yaşlı bir erkekle evlendirilmiş genç kadın (Anna Karenina) genç subay Vronski ile içine sürüklendiği ilişkiyi niçin evlilikle sonuçlandıramaz? Sosyetedeki statüsünü gözden çıkartamadığı için mi? Yoksa Tolstoy'unu aristokrasi temelinde kurulu ideal "aile mitosunda", bireyin bütünlüğünü koruyan o büyük "organizasyonda", kadının doğal, cinsel dürtülerini yıkıcı bir tehdit gibi gören ve ona ev hanımı-anne rolünün ötesinde bir sosyal varoluş alanı tanımayan muhafazakâr anlayışla mı karşı karşıyayız?
Anna Karenina: Sosyal statüye feda edilen aşk.
ATEŞİ KIVILCIMKEN SÖNDÜRMELİ
"Yaşarsınız oğlum, yaşarsınız" dedi. "Eğer Allah'ın emirlerine uyarsanız her şeyin üstesinden geleceksiniz." Biraz sustuktan sonra gülümseyerek ekledi: "Sakın ha İvan! Yangını kimin çıkardığını söyleme! Sen, herhangi bir insanın kabahatini örtersen Allah da senin iki kabahatini affeder!"
Bir atı, kamçıdan korktuğu için bir uçurumdan kendini savurmaya iten şey cesaret midir? Bir çocuğun cezalandırılacağı korkusuyla ormana kaçması ve kaybolması cesaret midir? Bir kadının rezalet korkusuyla yeni doğmuş çocuğunu öldürmesi ve takibata alınma riskini göze alması cesareti simgeleyen bir hareket midir? Yoksa bir adamın, kendini beğenmişlikle bir insanı öldürmeye kalkması ve bu yüzden kendi hayatını tehlikeye atması mıdır cesareti gösteren?
Tehlike her zaman bir seçim şansını da içerir. O takdirde bu seçimi ne belirlemektedir? Asil bir duygu mu yoksa aşağılık olanı mı? Aslında bu duygulara binaen yapılanı cesaret yahut korkaklık olarak adlandırılmalı değil mi?
BİR EVLİLİĞİN ROMANI
Usta yazar Tolstoy, Bir Evliliğin Romanı'nda genç bir kız ile orta yaşlı bir adamın evliliğini sade fakat bir o kadar incelikli kalemiyle resmediyor. Roman doğal ve sade bir yaşamın, aile saadetinin devamı için ne kadar gerekli olduğunu, kendini sosyete eğlencelerine kaptırarak mutluluğunu kaybeden bir hanımın diliyle anlatıyor.
Ahlaki yozlaşmanın aşkı ve aile saadetini bozacak kadar zararlı olduğunu anlatan olay örgüsü içinde, eşlerin birbirlerinin hayatlarına ne dereceye kadar müdahale edebileceğini de tartışan roman, bu özelliğiyle daha uzun yıllar güncelliğini koruyacak gibi görünüyor.