Serin karanlıkta uzun zaman nefesimi tuttum, bekledim. Sessizlik vardı, derin koyu bir sessizlik. Yalnız arada iki üç yağmur damlası düşüyordu, o kadar. Saçaklardan birinin altında, dizlerim karnıma çekili, pardösüme gömülmüş duruyordum... Raylar sakin, çelik şeritlerini uzatmış, yağmurdan cilâli pırıl pırıldılar. Işıklar elektrik direklerinin ucunda titrek kımıltılarla uzaklara kadar gidiyorlar. Ara sıra bir düdük sesi ve alaca bir buhar görünüp kayboluyor. Uzaklardan gelen bir koku-belki de leylâk- islak ıslak yayılıyor. Yukarıdaki paragrafta yola çıkarak bu hikayecinin anlatıcısı, bakış açısı hakkında neler söylenebilir? Yazınız.(10p)