Salı Osmanlı Dönemi'nde yeniçeriler yine bir isyan çıkartıyorlar, kazan kaldırıyorlar. Padişaba haber gidiyor. "Gidip bakın bakalım, neymiş bu kez dertleri?" diyor padişah. Görevlendirdiği kişiler, yenigeri ocağına girip yeniçeri ağası ile konuşuyorlar. Yeniçeri ağası diyor ki "Artık eskisi gibi bize değer verilmiyor, yemeklerimizin malzemesi eksik, neden hoşafımızın yağını kestiniz?" Haber aynen padişaha iletiliyor. Yeniçerilere yemek yapan aşçıbaşı çağrılıyor. Padişah "Siz bu ülke için savaşan, topraklanmun genişletip koruyan yeniçerileri nasıl beslemezsiniz, hoşaflarının yağın nasıl kesersiniz?" diyor aşçıbaşına. Bunun üzerine aşçıbaşı diyor ki "Aman, padişahım! Siz ne dersiniz? Hoşafta yağ olmaz. Yeniçeriler isyan etmek istemiş, bahane üretirler." Padişah ikna olmuyor. Durumu derinlemesine incelettiriyor. Önce yeniçerilere yemek yapan aşçının emekli olduğu anlaşılıyor, yash aşçı evden apar topar getirilip mutfağa sokuluyor. "Yap şunlara bir hoşar!" diyorlar. Yeni açılar da ogrenmek için etrafına diziliyorlar. Yapıyor yemekleri yaşlı aşçı ve durum ortaya çıkıyor. Yaşlı aşçı önce pilavı koyuyor kepçeyle sonra da soğuk hoşafi. Pilavin kepçesindeki yağ boşala geçiyor. Yeniçeriler de hoşaf üzerinde gezinen yağa alışıklar ya sanıyorlar ki yeni ascilar emir alch padişahtan, mutfağın masrafları ondan dolayı kısıldı. İşte o günden sonra Türkçedeki deyimlerin arasına "hoşafın yağı kesilmek" ve "karan kaldırmak adıyla bilinen iki deyim girmiştir. arkadaşlar.sorunun ana fikri nedir? Acill cevap