1. Aşağıdakilerden hangisi durum hikâyesi türünde ya- zılmış olabilir?
A) Askerler, Mistik'ı tuttular. Halkın arasından çektiler, kollarının bağlarını çözmeden dar bir kapıdan kapka- ranlık bir yere fırlattılar. Mıstık bu karanlıkta yapayal- nız kalınca Molla'nın kendine ettiği oyunu sezer gibi oldu. Gözünün önünde, siyaha boyanmış, çember sa- kallı bir çehre kırmızı dilini çıkartarak sırıttı.
B) Yaptığından son derece utanıyordu. Utanma duygu- sunun insanda bu denli güçlü olabileceğine akıl erdi- remiyordu. Utancından gülümsüyor, bilinçsizce elini kolunu sallıyordu.
C) Sabah olmuştu. Kapının aralıklarında bembeyaz ışık çizgileri parlıyordu. O hiç böyle dalıp kalmaz, güneş doğmadan uyanırdı. Doğruldu. Musandıradan atladı. Ayakkabılarını bulmadan yürüdü. Hızla sürmeyi çekti. Birdenbire açılan kapının dükkânı dolduran aydınlığı içinde, palabıyıklı, yüksek kavuklu Bekçibaşı'yı gördü.
D) Sadrazam yavaşça dişlerini sıktı. Gözlerini süzdü. Tuttu- ğu kâğıdı buruşturdu. Öfkelenmiyordu. Ama öfkelen- diği zamanlardaki gibi yanaklarına bir titreme geldi.
E) Öğleye doğru sis açılmaya başladı. Askerler, sallanan siyahlı beyazlı bayrağı ile Şalgo'yu bir hayal gibi gör- düler. Sesler kesildi. Kuzeyden esen bir rüzgâr duman- ları dağıtıyor; gerilere, ormanlara doğru sürüyordu. Ar- tık herkes birbirini görüyordu. Kaleye pek yaklaşmış- ti. Askerler, gözleriyle kumandanlarını aradılar. O burç kapısına giden yolun gediğinde atıyla dolaşıyordu.