Cevap :


Hz. Hatice, Kâinatın Efendisini çocukluğundan beri tanıyordu. Ticaret mallarının başında Şam`a göndermesi ise, onu daha da yakından tanımasına vesile olmuştu. 
Dul olan Hz. Hatice, o sırada Kureyş kadınları arasında asâlet, şeref ve zenginlik bakımından üstün mevkie sahip bulunuyordu. Aynı zamanda Cenab-ı Hak, pek az kadına nasip olacak bir güzelliği de kendisine ihsan etmişti.
O âna kadar kabilesinden bir çok kimse evlenmek için kapısını çalmış ise de, o bunların hiçbirini kabul etmemişti.98 Âdeta evlenmeyi düşünmüyor gibiydi. 
Ne var ki, kader şimdi karşısına bambaşka bir şahsiyet çıkarmıştı. Ruhundaki güzellikler yüzüne aksetmiş, gönlündeki sevgi sîmâsında tebessüme dönüşmüş, zihnindeki derin düşünce dışarıya ciddiyet ve samimiyet şeklinde tezahür etmiş müstesna bir insan.
Daha önce bütün Kureyş büyüklerinin evlenme teklifini reddeden ve âdeta evlenmek fikrini zihninden atmış bulunan Hz. Hatice, bu eşsiz insanla daha yakından tanışınca, bu fikrinden vazgeçti. İlahî kader, bu iki insanın kalbini birbirine ısındırmayı takdir etmişti.


Ebr5
Hz. Muhammed 25 yaşında iken 40 yaşında bulunan Hz. Hatice ile Hatice'nin teklifi üzerine evlenmiştir. Bu evlilik O'nun nefis düşkünü olmadığının kanıtlarından biridir.

 

Hz Hatice zengin idi. Fakat Resulullah onunla zenginliği için evlenmemişti. Hz. Hatice ile peygamberimiz Hatice'nin vefatına kadar 25 sene evli kalmışlardır. Hz. Hatice , peygamberimize :"Ey Muhammed ben yaşlandım , artık başka hanımla evlen" deyince peygamberimiz şu cevabı verir: " Böyle söyleme Hatice , üzülürüm..."

 

Ayrıca eğer evlilik zenginlik için olsaydı Hz Hatice onu mülküne ortak ettikten sonra eline geçirdiği mülkle o genç yaşında onu boşayıp başka genç kadınlarla evlenebilirdi. Niçin hatice 65 ine gelene kadar beklesindi. Kadın boşamak o kadar zor mu idi. Hz Hatice'nin onun yeni eş almasına izin vermediği tamamen iftiradır. Aksine yukarıda anlatıldığı gibi Hz Hatice aradaki yaş farkından dolayı bunu kendisi teklif etmiştir.

 

Onun nefis ve para düşkünü olmadığını; açık arayan ve muhalefet gözüyle bakan o zamanki müşriklerin bu konularda suçlama yapmaması net olarak göstermektedir. Çünkü o müşrikler hem onun çok yakınında hem de muhalif idiler. Ona cinlenmiş suçlamasını yapıyorlardı yani aklını yitirmiş diyorlardı çünkü kendisine Mekke'nin en güzel kızlarını , zenginliği ve Mekke yöneticiliğini teklif ettiklerinde "Bir elime Ayı bir elime Güneşi verseniz yine davamdan vazgeçmem" demişti. Böyle diyen birisine inanmayacak kişinin diyecek tek sözü olabilirdi o da şimdinin ifadesi ile "çıldırmış olmalı" sözü idi. Yoksa mal yada şehvet düşkünlüğü gibi ithamların hiçbir zaman kabul görmeyeceğini o zamanki muhalifler de biliyorlardı..