Cevap :

Mondros ateşkes antlaşmasının imzalanması sadece Osmanlı hükümetini değil bütün halkı etkilemiştir. Bu antlaşmanın uygulanışı İstanbul ve Saray hükümetinin aciz kalması düşman emellerinin gerçekleşmesine imkan sağlamıştır. İtilaf devletlerinin ateşkes hükümetini ihlal etmeleri ve Wilson Prensiplerinin hiçe sayılması halka büyük bir üzüntü vermiştir. İstanbul ve halkı perişan durumdaydı. 
Mondros ateşkes antlaşmasını imzalayan İzzet Paşa hükümetiydi ittihatçı hükümetin çekilmesi sonucu 1918 yılı Ekim ayı içinde iktidara gelen bu hükümet Ateşkes antlaşmasını imzaladıktan sonra büyük bir hızla yıpranmış ve bir ay içinde görevden ayrılmıştır. Bu sırada padişahın durumu ise içler acısıydı Hatta padişah şunları söylemişti: ´´Ortada bir millet var koyun sürüsüidaresi için bir çoban lazım o da benim. ´´Padişah’ n düşündüğü tek şey biran evvel İngilizlerin isteklerini yerine getirmekti ve padişah her fırsatta İngiliz milletini çok sevdiğini söylüyordu. Ve izzet Paşanın yerine geçen Terfik Paşanın düşüncesi de İngiltere ile Osmanlının eski dostluğunu canlandırmaktı. Ve İngilizlerin Osmanlı’yı biran evvel yönetmesi gerektiğini söylüyor daha sonra da Tevfik Paşa da görevden uzaklaştırıldı. Ve Tevfik Paşa’dan sonra İngiliz hayranı ittihat ve Terakki partisinin düşmanı Damat Ferit Paşa getirildi. Bu sırada da İzmir Yunanlılar tarafından işgal edildiği söylentileri halkı huzursuz etmiş Padişah ise İzmirlilere ´´İzmir’in Osmanlı Vatanından ayrılması kesinlikle hatır ve hayale gelmez. İlk fırsatta İzmir’e gidip Milletle temas edeceğim. Padişah bunları söylerken Damat Ferit her fırsatta İngiliz ve Fransızlara duyduğu hayranlığı dile getiriyor ve Osmanlının ve ´´İngiliz koruyuculuğu altına girmesi için ciddi tasarılar hazırlıyordu.´´ Bu sıralarda Doğu Trakya ile Anadolu’nun bazı yerlerindeki huzursuzlukları yatıştırmak için ´´Öğütçüler´´ gönderiliyor padişaha ve hükümete başvurmak tan başka çare kalmadığı söyleniyordu. Hükümetin bu tutumu hiç hoş karşılanmadığı gibi İzmir’in işgaline bir kaç gün kala bu hususta birçok yurtsever yayınlar yapan İzmir gazeteleri hükümetçe kapatılmıştır. Böylece yunanlıların koskoca Ege Bölgesi işgalleri ´´Geçici´´ olarak görülmüştür. Bu hükümet ulusun bazı kesimlerinde başlayan direnmeyi benimseyemezdi. İstanbul’daki baş yöneticiler her şeylerini ve kaderlerini İngilizlere teslim etmişlerdi.

Birinci Dünya Savaşı sonunda Osmanlı Devleti'yle İtilaf Devletleri arasında imzalanan mütareke (30 Ekim 1918). Eylül 1918’e gelindiğinde savaşın Türkiye ve müttefikleri için kaybedildiği kesin olarak anlaşılmıştı. Nitekim Bulgaristan 29 Eylülde ve Almanya da 4 Ekim'de ABD’ye başvurarak barış istediler. Bu durumda Osmanlı Devletinin de yapacağı başka bir şey kalmamıştı. Güneyde İngiliz kuvvetleri Anadolu sınırına dayanmış batıda Bulgaristan’ın çekilmesiyle Makedonya cephesi çökmüş ve İstanbul doğrudan İtilaf Devletlerinin tehdidi altına girmişti. Bu şartlar altında Türkiye de 5 Ekimde mütareke için ABD Başkanı Wilson’a başvurdu. Türkleri tarihlerinin en büyük felâketine ***ürenTalat Paşa başkanlığındaki İttihat ve Terakki Hükümeti istifâ etti (8 Ekim). 14 Ekimde İzzed Paşa başkanlığında yeni bir hükümetin kurulmasından sonra Osmanlı Devleti ile İtilaf Devletlerini temsil eden İngiliz Amiral Calthorpe arasındaki barış görüşmeleri Limni Adasının Mondros Limanında başladı (27 Ekim 1918). Görüşmelerde Türkiye’yi Bahriye Nâzırı Rauf (Orbay) Bey başkanlığında Hâriciye Nezâreti Müsteşarı Reşat Hikmet ve Miralay Sadullah Bey temsil etti. 
http://www.forumexe.com/frm/showthread.php?t=60338

Görüşmelerin başlamasıyla birlikte Calthorpe önceden hazırlamış oldukları bir metni Osmanlı delegelerine okudu. Calthorpe Osmanlı Hükümetinin bu metni imzalamaktan başka çaresinin bulunmadığını aksi takdirde İtilaf Devletlerinin askerî harekâtı sürdürerek daha ağır barış şartları ileri sürebileceğini söyledi. Türk delegelerinin çabalarına rağmen mütareke şartları İngilizlerin istediği şekilde gerçekleşti ve 30 Ekim 1918’de imzalandı. Yirmi beş maddelik bu mütareke ile Türkiyeher bakımdan etkisiz bir hâle getirildi. Mütarekenin en ağır şartları şunlardı: 
1. Karadeniz’e geçişi sağlamak için Boğazlar açılacak ve geçiş güvenliğini sağlamak üzere Çanakkale ve İstanbul boğazlarındaki istihkâmlar müttefiklerce işgal edilecektir. 
2. Osmanlı sınırındaki bütün mayın tarlaları taranacak ve bunların kaldırılmasına yardım edilecektir. 
3. Askerî kuvvetin sınırların korunması ve asayişin sağlanması için gerekenden fazlası terhis edilecek ve bunların teçhizatı İtilâf Devletlerine teslim edilecektir. 
4. Güvenlik görevlisi küçük gemiler dışında bütün Osmanlı donanması teslim edilecek ve donanma Osmanlı limanlarından dışarıya çıkmayacaktır. 
7. İtilaf Devletleri güvenliklerini tehlikeye düşürecek olayların patlak vermesi durumunda başka stratejik nokta ve bölgeleri işgal etme hakkına sahip olacaktır. 
10. Hükümet haberleşmeleri dışındaki bütün telsiz telgraf ve kablo istasyonları da İtilaf Devletlerince denetlenecektir. 
16. Suriye Irak Hicaz Yemen Trablus ve Bingazi’deki Osmanlı orduları en yakın İtilaf kuvvetlerine teslim edilecektir. 

24. Vilayât-ı Sitte’de (altı vilayet: Erzurum Van Elazığ Diyarbekir Sivas Bitlis) karışıklık çıkarsaMüttefikler bu illerin herhangi bir bölümünü işgal edebileceklerdir. Mondros Mütarekesinin uygulanışışartlarından daha sert bir biçimde cereyan etti. İtilaf Devletleri mütarekenin 7. maddesine dayanarak keyfi hareketlerle Osmanlı Devletini parçaladılar. Antlaşma şartlarını çoğu zaman kendi istekleri doğrultusunda yorumlayarak hareket ettiler. Bu durumda Türk milleti istiklal ve bağımsızlığını korumak üzere harekete geçti.