Cevap :

Ssefer
how about a drink AM NOT HAVE NOT WILL NOT DO NOT

İngilizce de negatif cümle yapmak için, yardımcı fiilden hemen sonra not gitirilir.

Yardımcı fiiller: be(am/is/are), have/has/had, will, would, can, could, shall, should, may, might, must.

It is not raining. I have not seen Bill. She cannot understand me.

Konuşma dilinde genellikle kısaltmaları kullanırız:

aren't, isn't wasn't weren't haven't hasn't hadn't won't=will not, wouldn't can't couldn't shan't shouldn't mustn't

Şu tarz kullanım da söz konusudur:

I'm not, He's not, she's not v.s.

Aşağıdaki örnek cümleleri inceleyelim:

Dogs can swim. Dogs can't fly. Milk is white. Milk isn't red. The children are at school. The children aren't at home. Joe has been to Japan. Joe hasn't been Japan. You must give this letter to Ann. You mustn't give this letter to her mother. I'm Scottish. I'm not English.

bunları bulabildim çıkmıyor


Aşağıda "about" ile yapılmış cümlelerle bu kelimenin kullanım şekillerini görebilirsiniz:

She has anxiety about the future. --> Onun geleceğe dair korkuları var.

What's that book about? --> Bu kitap ne hakkında?

The movie is about the American civil war. --> Bu film Amerikan iç savaşı üzerine.

She has a phobia about spiders. --> Onun örümcek fobisi var.

I am happy about my decision. --> Kararıma dair mutluyum.

He was still unsure about what he should do. --> O, ne yapması gerektiği konusunda hâlâ emin değil. (O, ne yapması gerektiği konusunda belirsizliğini koruyor)

We are now certain about our decision to move. --> Bizim taşınma konusundaki kararımız kesin.

She always dreams about winning the lottery. --> O, daima piyangoda kazanma düşü kuruyor.

He taught us all about biology. --> O, bize biyoloji hakkında her şeyi öğretti.

It's all about having fun. --> Hepsi eğlenceye dair.

I can't do anything about it. --> Bu konuda bir şey yapamam.

There's nothing we can do about it. --> Onunla ilgili yapabileceğimiz bir şey yok.

What exactly didn't you like about the play? --> Partiye dair tam olarak hoşuna gitmeyen neydi?

There is a deep sadness about him. --> Ona ilişkin derin bir acı var.

There's something strange about him. --> Ona dair garip bir şey var. (Onda garip bir şey var)

Could you make me some coffee too, while you're about it? --> Onun üzerindeyken, bana da biraz kahve yapar mısın? (Hazır ordayken, bana da biraz kahve getirir misin)

How shall go about solving this problem? --> Bu soruna nasıl (bir) yaklaşım getireceğiz?

How about a cup of tea? --> Bir fincan çay nasıl olur? (Bir fincan çaya ne dersin)

He's about 1.90 m. tall. --> O, yaklaşık 1.90 m. Boyunda.

I gave the report about two months ago. --> Raporu yaklaşık iki ay önce verdim.

Selma must be about somewhere. --> Selma buralarda bir yerde olmalı.

Ayşe was about to leave, when Tamer arrived. --> Tamer geldiğinde Ayşe gitmek üzereydi.

We're just about to have diner. --> Biz de tam akşam yemeğine oturmak üzereydik.