Cevap :

EXAMPLES

- The boys had been fighting when the police came. (Polis geldiğinde çocuklar kavga etmekteydi.)

- The boys were fighting when the police came. (Polisler geldiğinde çocuklar kavga ediyorlardı.)

Yukarıdaki cümlelerin ilkinde, polisler gelinceye kadar kavganın devam ettiği anlaşılır. Kavga polisler gelmeden hemen önce bitti mi, yoksa polisler geldikten sonra da devam mı etti, anlayamayız. Cümlede, kavganın polisler gelmeden önce bir süre devam ettiği vurgulanmaktadır.

İkinci cümlede ise polisler geldiği anda orada neler olup bittiği vurgulanmaktadır. Yani polisler gelmeden önceki süreçle ilgili bir bilgi verilmemektedir.,

 

 

Past Perfect Continuous and Past Continuous Tense (I had been going / I was going)

Past Perfect Continuous Tense ve Past Continuous Tense Türkçe’de birbirine çok benzeyen iki zamanın karşılığıdır. Bu yüzden kullanımda karıştırılmaları doğaldır. İki zamanı da doğru kullanabilmek için kurulan cümlelerdeki anlam farkının iyi anlaşılması gerekmektedir.

Aşağıda bu iki zamanın arasındaki farkın belirginleşebilmesi için farklı örnekler ve açıklamalar verilmiştir.

EXAMPLES

- The boys had been fighting when the police came. (Polis geldiğinde çocuklar kavga etmekteydi.)

- The boys were fighting when the police came. (Polisler geldiğinde çocuklar kavga ediyorlardı.)

Yukarıdaki cümlelerin ilkinde, polisler gelinceye kadar kavganın devam ettiği anlaşılır. Kavga polisler gelmeden hemen önce bitti mi, yoksa polisler geldikten sonra da devam mı etti, anlayamayız. Cümlede, kavganın polisler gelmeden önce bir süre devam ettiği vurgulanmaktadır.

İkinci cümlede ise polisler geldiği anda orada neler olup bittiği vurgulanmaktadır. Yani polisler gelmeden önceki süreçle ilgili bir bilgi verilmemektedir.

- They had been watching the movie for 2 hours when I arrived. (Ben vardığımda iki saattir film seyrediyorlardı.)

- They were watching the movie when I arrived. (Ben vardığımda filmi seyrediyorlardı.)

 

- She had been studying for the exam for 4 hours when I saw him in the library. (Onu kütüphanede gördüğümde dört saattir sınava çalışmaktaydı.)

- She was studying for the exam when I saw him in the library. (Onu kütüphanede gördüğümde sınava çalışıyordu.)