Cevap :

Kış Bahçesi

Ateşböceği Yolu kitabının yazarından, bir anne ile kızları arasındaki karmaşık bağlara ve geçmiş ile gelecek arasındaki yıkılmaz bağa dair sürükleyici, yürek sızlatacak kadar etkileyici ve güzel bir roman. Bazen annenin geçmişine bir kapı araladığında, kendi geleceğini bulursun! Meredith ve Nina Whitson birbirine taban tabana zıt karakterlerdeki kız kardeşlerdir. Biri evde kalıp çocuklarına bakmış ve aile işinin başına geçmiş, diğeriyse hayallerinin peşinden gidip dünyayı gezmiş ve ünlü bir foto muhabir olmuştur. Ancak sevgili babaları hastalandığında bu birbirine yabancı iki kadın, kendilerini yine bir arada, şimdi bile kızlarına herhangi bir avuntu vermeyen, aşırı mesafeli anneleri Anyanın yanında bulacaktır. Anneleriyle aralarındaki tek bağ, onun, çocukluklarında bazı geceler kızlara anlattığı bir Rus masalıdır. Ölüm döşeğindeki babalarınınsa, hayatındaki kadınlardan son bir arzusu vardır. Anya kızlarına bir masal anlatacaktır; yıllar önce başladığı ama hiç bitirmediği o masalı. Hem de bu kez sonuna kadar. Bu masal daha önce duydukları hiçbir şeye benzememektedir; altmış yıldan uzun bir zamanı kapsayan, savaş mağduru Leningradda başlayıp günümüz Alaskasına kadar uzanan, sürükleyici, gizemli bir aşk hikâyesi. Ninanın gerçeği açığa çıkarma konusundaki saplantısı, onları annelerinin geçmişlerinde, ailelerini tümüyle sarsacak ve tamamen değiştirecek bir sır öğrenecekleri, beklenmedik bir yolculuğa sürükler. İlk sayfasından son sayfasına kadar büyüleyen Kış Bahçesi, hem epik bir aşk hikâyesi hem de yaşamları kesişen kadınların detaylı bir portresi olması bakımından nadir bulunur bir eser. İlham verici şiirsel yazımıyla, son sayfa okunduktan uzun süre sonra bile okuyucunun aklından çıkmayacak. Okuyucular, anne ve kızlar yakınlaştıkça hem gülmekten hem de ağlamaktan kendilerini alamayacaklar.

MUTLU PRENS

Birgün bir kırlangıç kentteki mutlu prens heykelinin ayağının altına inmiş tam yatarken gözyaşları üstüne düşmüş önce yağmur sanmış ama sonra gözyaşı olduğunu anlamış mutlu prense neden ağladığını sormuş o da “eskiden sarayda yaşardım çok mutluydum hiç ağlamamıştım bana mutlu prens derslerdi sonra ben ölünce beni buraya diktiler burdada kentin kötü halini görüyorum”demiş.Kırlangıç üzülmüş sonra mutlu prens ona ilerde yaşlı bir kadın görüyorum bitkin bir halde elbise dikiyor terzi olduğundan elleri delik deşik çocuğu ateşler içinde yatıyor portakal istiyor ama kadının ırmak suyundan başka hiç bişeyi yok kılıcımın ucundaki yakutu al ve kadının masasının üstüne bırak kırlanbgıç ben mısıra gideceğim desede prensin ısrarıyla o gece kalmayı kabul etmiş ve denileni yapmış ertesi akşam kırlangıç uçmaya hazırlanırken prens ona tavan arasında bir genç görüyorum yönetmeni için oyun yazmaya çalışıyor durumu çok zor lütfen bi gece daha kalıp gözümdeki yakutu onun masasına bırak gel demiş kırlangıç önce mırın kırın etse de sonra kabul etmiş ve gidip bırakmış ertesi gece prens kırlangıca bir kız görüyorum kibrit kutularını suya düşürmüş ve para götürmezse babası dövecek öbür gözümdeki yakutu al kızın avucunha bırak gel demiş güvercin zorla kabul etmiş dediğini yaptıktan sonra mutlu prense artık körsün yanında kalmam lazım demiş ve onun yanında kalmış bir gün mutlu prens kırlangıca artık körüm bişey göremiyorum dolaş ve kenti bana anlat demiş kırlangıç dolaşıp anlatmış prens kırlangıca ben altınla kaplıyım altınları yavaş yavaş söküp ihtiyacı olanlara dağıt demiş kırlangıç denileni yapmış birgün kırlangıç öleceğini anlamış ve mutlu prense söylemiş mutlu prens dudağımdan öp demiş kırlangıç öpmüş ve ikiside ölmüş ertesi sabah kırlangıcı bi kenara atmışlar mutlu prensi fırında eritirlerken kurşun kalbi erimemiş kurşunuda kırlangıcın yanına atmışlar sonra tanrı meleklerine bana kentteki en önemli 2 şeyi getirin demiş ve melekler de kurşun kalple kırlangıcı getirmişler tanrı doğru seçim yaptınız bu kuş cennette hep ötecek ve mutlu prens çok mutlu olacak demiş.

2. özetide msj olarak göndereceğim buraya sığmadı :D