Cevap :
umutsuz bekleyiş
vakit geçirmek için masanın gözündeki kalemleri alıp resim çizecektim..babam hala gelmedi..oysaki birlikte alışverişe gidecektik..söz vermiştibana,bu beni çok kırmıştı.saaat gecenin yarısı olmasına rağmen bekliyordum..belki gelir gönlümü alır diye.gözlerimden süzülen damlaları siliyordum ama durduramıyordum.kalbim kırıktı.ne yapacaktım diye kendi kendime konuşurken masanın üzerinde uyuya kalmışım.sabah kalktığımda ev bomboş ve sessizdi...
inşallah işine yarar:))))))
TEMSİLİ HİKÂYECİKLER
Bilinen hikaye çeşitlerinin dışında pek çok edebiyatçının nazarından kaçan öyküler de vardır. Biz burada kısaca ondan da bahsedeceğiz. İçinde, her yaştan insana ders verebilecek unsurlar barındırabilen bu hikâyelerin adı: ‘Temsili Hikâyecikler’dir. Bu tarz öyküler, daha çok yazarın benimsediği belirli bir fikri sembolik hikâyeler yoluyla vermeye çalışır. Hayalindeki yeni insan ve toplumu verilen temsillerle idealize eder. Bunu da kötüyü yererek iyiyi överek yapmaya çalışır. Bu tarz hikâyelerde pozitivist, rasyonalist olan bir üslup ve temsil gücü tesirli bir ifadeyle orijinalliğin yakalandığı görülmüştür. Bu hikâye tarzında halkın geneline hitap edilirse tesir alanı genişler. Fakat bu hikâye metodunda idealize edilen fikir okuyucunun fikrine zıt bir fikirse hikâye daha çok dikkat çeker. Ama her halükarda bu öykü; dili kuvvetli, temsil gücü derin, tasviri etkili bir kalem ister. Temsili hikâyeciklerde söz sanatlarından daha fazla yararlanılır. Kişileştirme, benzetme, simgeleme, eğretileme, istiare, mecaz, kıyas gibi ifade yollarıyla öyküdeki maksat daha kolay anlatılır. Bu yöntemi, Mustafa Kutlu da kullanır. Zaten onun hikâyelerindeki lezzet de bu çeşmeden akmaktadır. Bu yöntemde temsil yoluyla bize göre gaybi olan meseleler rahatlıkla ifade edilebilir. Said Nursi, bu konu hakkında şöyle der: ‘Sırr-ı temsil dûrbîniyle, en uzak hakikatlar gayet yakın gösterildi. Hem sırr-ı temsil cihet-ül vahdetiyle, en dağınık mes’eleler toplattırıldı. Hem sırr-ı temsil merdiveniyle, en yüksek hakaike kolaylıkla yetiştirildi. Hem sırr-ı temsil penceresiyle; hakaik-i gaybiyeye, esasat-ı İslâmiyeye şuhuda yakın bir yakîn-i imaniye hasıl oldu. Akıl ile beraber vehim ve hayal, hattâ nefs ve heva teslime mecbur olduğu gibi, şeytan dahi teslim-i silâha mecbur oldu.’ Buna göre hikâyede insanın sadece aklına değil vehim, hayal, nefis, heva gibi yine insanla doğrudan alakalı olan yönlerine de ders verilmeli ki az sözle kısa bir hikâyeyle bir romandan daha fazla tesir verilebilsin. Bu tarzda yazılıp yirmiden fazla dile çevrilen bir hikâye örneği:
“ İkinci Söz