Cevap :

Kitap okumayı alışkanlık haline nasıl getirebiliriz. Türkiye, kitap okuma oranı çok düşük olan ülkelerin arasında yer almaktadır. Günümüzde kitap okuyan kişi sayısı çok az olduğundan ülkemizde ciddi manada bilgi sıkıntısı çekilmektedir. MEB bakanlığı hem ülkemizin kitap okuma oranını yükseltmek hem de öğrencilere okuma alışkanlığını kazandırmak için kitap okuma dersleri düzenlemiştir. Ancak bu sistem pek başarı gösteremediğinden kısa bir süre içerisinde kaldırılmıştır. Aslında kitap okuma alışkanlığını kazanmak çok kolaydır. Kısa bir sürede kişi kitap okumayı sevebilir ve her an kitap okumak isteyebilir. İşte kitap okuma alışkanlığını kazanmanın yolları;

1) Birçok insanın kitap okumayı sevmemesinin nedeni ya çok uzun olması ya da sıkıcı bir kitabı okumasıdır. Bu tarzda kitaplar ile okumaya başlayan kişiler kitaplardan uzaklaşırlar. Ancak kişi ilgi alanına hitap eden ve beğenilme oranı yüksek olan kitaplar ile okumaya başladığı takdirde içindeki kitap okuma sevgisi ortaya çıkar. Eğer ki bir kişi kitap okurken bu kitabı beğenirse bir solukta kitabı bitirir.

2) Genellikle insanlar boş vakti olmadığından kitap okumadığını söylerler. Fakat kişi güzel bir kitaba başladığında eğer ki kitabı beğenirse ne yapar eder mutlaka o kitabı okumak için boş zaman üretir. Bu yüzden de boş vaktim yok demeyin ve mutlaka kendiniz için bir 15-20 dakika kadar kitap okuma zamanı ayırın.

3) Kişi bir romanı bitirdikten sonra eğer ki romanı sevdiyse aynı yazarın farklı eserlerine yönelmelidir. Böylelikle okuma sevgisini genişletip, kendi beğendiği yazar kitlesini oluşturacaktır. Bu sayede de okuma alışkanlığına sahip olacaktır.

 İnsanlar, hiçbir bilgiye sahip olmadan doğar. Yaşamı boyunca birçok bilgi öğrenir. Başarının sırrı da okumaktır. Okulda olduğu kadar hayatta da başarının en önde gelen şartlarından biri yine okumaktır. Yüzyılların deneme ve araştırma ürünlerinden yararlanmak, uygar ve kültürlü bir insan olmak için çok okumalıyız. Okul kitaplarıyla yetinmemeliyiz. Uygarlık bizden önceki kuşakların biriktirdiği bilgi ve anıların bir toplamıdır. Biz, uygarlığa o kuşakların kitaplarını okumakla katılabiliriz. Hiçbir şey okumanın yerini tutamaz. Kültürlü bir insan olmanın biricik yolu okumaktır.

Okuma olayı bir uzun yolculuktur; beşikle başlar, mezarla biter. Okulla beraber biten okumalar yarıda kalmıştır. Okuma iğneyle kuyu kazmaktır; kararlılık ister, sabır ister. Okuma bir arayıştır, hakikati, doğruyu, güzeli arayış. Her arayış içinde bulma heyecanını barındırır. Bulursunuz, ikinci, üçüncü... Arayışlar başlar. Umut ve heyecan, okumanın ayrılmaz iki vasfıdır. Okuma insanlığın, umut ve heyecan da canlılığın şartıdır.

     Kitap okumak yüzyıllardır yapılan bir şeydir. Kitap okumanın hemen hemen hiç bir kötü etkisi olmamakla birlikte çok fazla yararı vardır. Okumanın asla sonu yoktur ne kadar okursan o kadar iyidir yani hayatının sonuna kadar okuyabilirsin. Okuyan insan her zaman bilgili ve hayatında başarılı olur. Bilgi çağında yaşıyoruz ve bizim en fazla bilgi toplayacağımız şeyler kitaplarımızdır. Okumak ruhu yüceltir ve insanlar size daha fazla değer verir. Cahillikten kurtulmanın yolu kitapları okumaktan geçer.

İnsan bir kitabı okuduktan sonra eskisinden daha akıllı hareket edebilmeli, başkalarının sözüne aldanmadan her şeyi daha açık görmeye, daha derin hissetmeye başlamalıdır. Güzelliği daha çok anladım, daha nazik, daha neşeli, daha mutlu oldum diyebilmeli. Düşüncelerim gelişti, hayatı ve insanları daha iyi kavradım, yaşama gücüm, hayata karşı cesaretim daha da arttı diyebilmeli. O zaman okuma boşa gitmemiştir. Bunları söyleyemezseniz, siz de marangozluk kitabını okuyan, fakat boş sandıklar üzerinde çoluk çocuğu ile yemek yemeğe mahkûm olan adama benzersiniz.

      Kitap okurken rast gele, gevşek  ve yorgun bir kafa ile okuyorsanız kitabın size yararlı olması olanağı sağlayamıyorsunuzdur. Oysaki tüm  kuvvet makinemizi harekete geçirmedikçe iyi okumaya olanak yoktur. Bizden daha güçlü bir kafa, bize bir takım  fikirlerini telkin etmek istiyor. Biz, böyle okuyuşumuzla onları hazmettiğimizi sanıyoruz. İşte bu sanış bizi aldatmaktadır. Okumayı düşünce izlemedikçe bu okuma boşuna yapılmıştır. Emekler boşa gitmiştir.  Yıllar boşuna harcanmıştır. Eller boşu boşuna kitap yapraklarını çevirmiştir. Bu bir bakıma anlamsızlıktır.  

      Kitaplar solmayan çiçeklerdir. Büyük ün salmış hiçbir kitap yok ki en az iki defa okunmadıkça, okunmuş sayılabilsin. Büyük bir kitabı, büyük bir adamı dinler gibi kuvvetli bir düşünce ile okuyunuz. Satırlar üzerinde düşününüz. Aradan bir zaman geçtikten sonra tekrar okuyunuz. Ancak bundan sonradır ki kitap sizin kişiliğinize girer. Bir parça olur sizden... Hayatınızı, düşüncelerinizi etkiler. Herkes bol bol kitap okumalıdır.

Yazarlar bir kitabı yazabilecek konuma gelebilmek için uzun yıllar birçok kitap okur, araştırmalar yapar ve de yaşadığı yıllar boyunca kazandığı tecrübe ve güçlü birikimlerle birlikte yazdığı birçok deneme yazılarından sonra yazar olur.

Yazar, yazılarını ortalama iki yıllık bir uğraştan sonra kitap haline getirir. Bizse bu kitaplara kitapçılardan satın alarak, ya da devletin bizlere sunduğu en güzel hizmet olan kütüphanelerde ulaşırız. Bilginin merkez bankaları olan kütüphanelerimiz bizlere karşılık istemeden bilgiler veren hazine kaynaklarıdır. Bizler bir kitabı anlayarak okuduğumuzda yazarın kitabı yazmaya harcadığı zaman ve yıllarca kazandığı tecrübe birikimine kitabı bir kaç saat içinde okuyarak ulaşırız. Bu da bize dünyanın en değerli şeyleri olan hayattan ve zamandan kazanmamızı sağlar. Kitaplar bize çağımızın en önemli unsurlarından olan DİLİMİZİ ve de ZAMANIMIZI en doğru bir şekilde kullanabilmemizi öğretir.