Cevap :

Türk Devrimi’nin en önemli atılımlarından biridir 29 Ekim; Cumhuriyet’in ilanı.

Zaten 23 Nisan 1920 günü TBMM’nin açılışıyla kuruluş sürecine girmiş olan yeni Türk devleti milli egemenliğe dayanması gibi özellikleriyle bir cumhuriyettir.

Binlerce yıllık temel devlet geleneklerinin özünü bir çırpıda kenara iterek; binlerce yıllık feodal ve dinci (teokratik) ilkeleri tasfiye ederek milli iradeyi egemen ve milli güçleri temel yapmasıyla tarihsel bir devrimdir.

Cumhurun egemenliğini sağlamasıyla bir devrimdir.

150 yıllık demokrasi tarihimizin Genç Osmanlılar’la Jöntürkler duraklarından harmanlanarak ve harlanarak olgunlaşan üçüncü ve en radikal (köklü) aşamasıdır.  

***

“Tarihin pususu”na yatmış “millet fedaileri”nin en şanslısı Mustafa Kemal’dir. 1920’lerdeki nesnel koşulların yarısı bile Genç Osmanlılar ve Jöntürkler’de yoktu. Demokrasi tarihimizin birinci ve ikinci devrimci atılımlarının, demokratik devrim duraklarının deneyim ve birikimle-rinden beslenen Kemalist Devrim nesnel koşullar bağlamında da Genç Osmanlılar ve Jön-türkler’den çok şanslıydı.

Türk tarihinin en demokratik koşulları üzerinde gerçekleşen Cumhuriyet Devrimi tarihimizde eşi benzeri görülmemiş derecede toplumsal ve tarihsel ilerleme sağlayan bir özelliğe de sa-hip olmuştur. Batılı toplumların yüzlerce yılda becerebildikleri toplumsal ve siyasal, kültürel değişikliklerin bir çırpıda beş on yıllık bir süreçte gerçekleşebilmiş olması da ayrı bir özelliğidir Cumhuriyet Devrimi’nin.

Türk Devrimi’nin, Kemalist Devrim’in özü ve ruhu Cumhuriyet Devrimi’dir. Bu devrimle Mustafa Kemal ve Türk milleti, 10.-11. yüzyıllardan beri tam bir milenyum boyunca gelişti-rilmiş, ama artık geliştiği aşamada toplumun ve tarihin ilerlemesinin önündeki temel engel-lerden biri haline gelmiş bulunan gerici bir feodal sultanlığı, feodal devleti yıkmış ve yerine modern, çağdaş ve halkçı bir devlet kurmuştur.

 

***

Maddi kurumları tasfiye etmek, yenilerini getirmek görece kolaydır; bir yasa hük-mü çıkarırsın meclisten, olu biter… Nitekim Kemalist devrimciler parlamentodan çıkardıkları birer yasa maddesiyle feodal diktatörlüğü, padişahlığı; feodal sultanlığı, eski eğitim sistemini vs. kaldırıp tarihin çöp tenekesine atmışlardır.

Ama manevi kurumlar en zor değişen kurumlardır. Beyinlerdeki kurumları öyle yasa madde-leriyle temizlemek olanağı yoktur. Beyinden bir ameliyatla da mümkün olmamaktadır. Ma-nevi kurumları, alışkanlıkları, hele toplumsal alışkanlıkları, inançları, gelenekleri ve görenek-leri, yeme, içme, giyiniş ve kısaca yaşam tarzını ancak göbeklere oynayarak değiştirme olanağı vardır. Tek silahı da eğitimdir. Cumhuriyet Devrimi bunun için Tevhidi tedrisat Yasa-sı’nı ( Öğrenimin Birliği’ni ) gerçekleştirerek ve ulusal, laik ve demokratik eğitimi yükselterek manevi kurumlara savaş açmıştır.

Ancak şimdi, geldiğimiz noktada 1950’lerden beri uygulanan küçük Amerika sürecinde Tür-kiye karşıdevrim sürecinde çok büyük mesafeler aldı. Mustafa Kemal’in Cumhuriyet Dev-rimi’nin yerinde yeller esmektedir. 50 yıldır merkez sağın kanatları altında palazlanan irtica 12 Eylül rejiminin yarattığı koşullarda iyice palazlanarak iktidara gelmiştir. 12 Eylül’den bu yana özelleştirme programlarıyla Cumhuriyet’in maddi zemini de dinamitlenmiştir. Şimdi sa-dece adı vardır. Altı oyulmuş şekilden ibaret bir rejimdir. 1946-47’lerde İsmet Paşa ile baş-layan ve 1950’lerden sonra Mendereslerle devam eden Truman Doktrini ve onun omurgası olan Marşal Planı’nın ekonomik ayağı özelleştirmeler kamucu bir ekonomiyi gerektiren Cum-huriyetin altını oymuştur. Devletin küçültülmesi budur. Batı ile cephe cepheye gelmeye başlayan devletimiz yakın bir gelecekte ABD ve AB ile fiilen karşılaştığında Batı, karşısında zayıf ve kendine muhtaç ve mecbur bir Türkiye Cumhuriyeti istemektedir.

Yurdumuzun bütün sorunlarını karşılamanın kaçınılmaz yanıtı ancak Kemalist köklere dönmek ve Kemalist Devrimi tamamlamakla olanaklı olacak ve bunu da milli bir hükümet başarabile-cektir.