Cevap :

http://www.turkcebilgi.com/ alıntı yapılmıştır

 

 

TÜRK DİL ÇALIŞMALARI

Bir milletin birlik ve varlığını sürdürebilmesinde dilin çok önemli bir yeri vardır. Bunu çok iyi bilen Atatürk,Türk Dilinin zenginleşmesi ve sadeleşmesi için çalışmalar yaptı.

Osmanlı Devleti
nin ilk zamanlarında, sade bir Türkçe kullanılıyordu. Zamanla Arapça ve Farsçadan birçok kural ve kelime dilimize girdi. Böylece Arapça, Farsça ve Türkçe kelimelerden oluşan Osmanlıca karma bir dil olarak ortaya çıktı. Yöneticiler ve aydınlar Osmanlıcayı kullanırken, halk Türkçekonuşuyordu. Dildeki bu ayrılık Türkçenin gelişmesini ve mîllî bütünlüğün kurulmasını engelliyordu. On dokuzuncu yüzyılın ortalarından itibaren dilin sadeleşmesi ile ilgili çalışmalar yapıldı. Fakat olumlu bir sonuç alınamadı. Cumhuriyetin ilânından sonra, Türkçenin yabancı dillerin etkisinden kurtarılması çalışmalarına hız verildi. Türk dili ile ilgili çalışmalar yapmak üzere Atatürkün emriyle Türk Dilini Tetkik Cemiyeti (Türk Dil Kurumu) kuruldu (1932). Bilim ve fikir adamlarının katıldığı bir dil kurultayı toplandı. Bu kurultayda, halkın anlamadığı özellikle Arapça ve Farsçadan Türkçeye geçmiş olan kelime ve deyimlerin Türkçe karşılıklarını bulmak üzere çalışmalar yapılmasına karar verildi. Bu çalışmalar sayesinde yazı dili ile konuşma dili arasındaki fark ortadan kaldırıldı.

Türk diline gereken önemin verilmesini Atatürk şu sözleriyle ifade etmiştir "Türk dilinin, kendi benliğine, aslındaki güzellik ve zenginliğine kavuşması için, bütün devlet teşkilâtımızın dikkatli ve alâkalı olmasını isteriz." Türkçe
nin milletimiz için önemini de "... Türk Dili, Türk Milleti için kutsal bîr hazinedir... Türk Dili,Türk Milleti''nin kalbidir, zihnidir" diyerek belirtmiştir.

MİLLİ KÜLTÜR

Kültür kelimesi Türkçeye Fransızcadan girmiştir. Toprağı sürmek, ürün elde etmek ve onları geliştirmek anlamındadır. Kelime daha sonra insan vücudunu ve ruhunu terbiye etme, sanat ve fikir eserlerini geliştirme anlamlarım da içine alan geniş bir mana kazanmıştır. Kültür maddî ve manevî her şeyi işlemek ve geliştirmek demektir.

Millî kültür ise bir millete kimlik kazandıran, diğer milletlerle arasındaki farkı belirlemeye yarayan, tarih boyunca meydana getirilen o millete ait maddî ve manevî değerlerin uyumlu bir bütünüdür. Bir toplumu millet yapan ve onun bütünlüğünü sağlayan millî kültürdür. Tarih bir milletin bütün fertlerinin bilmesi, benimsemesi koruması ve geliştirmesi gereken kültür hazinelerinden biridir. Tarih, milletin geçmişteki varlığı, onun mirası ve bugüne kalan hatırasıdır. Türk Milletinin bugün üzerinde yaşadığı topraklar, onu vatan yapmak için şehit olan, koruyan, işleyen atalarımızın, yani tarihindir. Bunların bilinmesi ve korunması her Türk için bir vazifedir.

Dil, bir milletin kültürel değerlerinin başında gelir ve bir milletin temelini oluşturur. Dil, duygu ve düşünceyi insana aktaran bir vasıta olduğu için, duygu ve düşünce birliği dil ile gelişir. Kendi milletinin tarih ve kültürünü öğrenmek ve incelemek isteyen her Türk, dilini bilmek zorundadır. Türkiye
de Türkçe bilmeyen hiçbir vatandaş kalmamalıdır.

Atatürk, Türkiye için ekonomik kalkınma yanında sosyal ve kültürel kalkınmaya da aynı ölçüde yer verilmesi gerektiğine inanmıştır. Bir milletin haysiyetli bir şekilde varlığını devam ettirmesinde, bir toplumun millî şuura erişmesinde en büyük rolü kültür oynar. Bunu çok iyi bilen Atatürk, "Millî şuurun ayakta kalabilmesi ve uyanık bulunması için dil ve tarih uğrunda çalışmaya mecburuz." diyerek millî şuur konusunda ne kadar duyarlı olduğunu ortaya koymuştur . Yine Atatürk, kültür birliğinin bir milleti millet yapan, ona yaşama gücü veren, diğer milletler arasında kişilik kazandıran başlıca unsur olduğunu çok iyi bilmekteydi. Bununla ilgili şu sözleri çok önemlidir: "Millî kültürün her çığırda açılarak yükselmesini Türk Cumhuriyetinin temel direği olarak temin edeceğiz".

"Türkiye Cumhuriyeti
nin temeli Türk kahramanlığı ve Türk kültürüdür." Bu sözler, Cumhuriyet Türkiyesinin millî kültüre dayalı olarak yükselip gelişeceğinin bir ifadesidir. Atatürk, millî kültür konusunda hedeflerin neler olduğunu da şöyle belirtmiştir: "Yüksek bir insan cemiyeti olan Türk Milletinin tarihî bir vasfı da güzel sanatları sevmek ve onda yükselmektir. Bunun içindir ki milletimin yüksek karakterini, yorulmaz çalışkanlığını, yaratıcı zekâsını, ilme bağlılığını, güzel sanatlar sevgisini ve millî birlik duygusunu sürekli ve her türlü incelemelerle besleyerek geliştirmek millî ülkümüzdür."



tatürk Devrimleri ya da Atatürk İnkılapları (Kemalist DevrimTürk DevrimiAtatürk ReformlarıTürkiye Cumhuriyeti DevrimiAtatürk İhtilalivb. adlarla da anılır), Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı olan Mustafa Kemal Atatürk tarafından öncülük edilen, TBMM'nin açılmasından sonra 1922'de saltanatın kaldırılması ile 1933'e kadar devam eden ve sonucunda teokratik ve çok uluslu Osmanlı Devleti'nin laik,demokratik ulus devlet Türkiye'ye dönüşmesiyle sonuçlanan devrimlerin tümüdür. Bu devrimler toplumsal, kültürel, legal ve ekonomik bir dizi düzenlemelerdir.