Cevap :
Mektuplar “edebi mektuplar”, “özel mektuplar”, “resmi mektuplar”, “iş mektupları” ve “açık mektuplar” olmak üzere temelde beşe ayrılır. Bunların dışında manzum şekilde, yani şiir olarak yazılan mektuplar da vardır.
a- Özel Mektuplar:
Birbirinden uzakta bulunan yakın akraba veya arkadaşların haberleşmek, bir olayı aktarmak, bilgi vermek, ortak düşünceleri paylaşmak gibi çeşitli amaçlarla yazdıkları ve sadece yazanla okuyanı ilgilendiren mektuplardır.
Özel mektuplar, konularına göre değişik isimlerle anılır:
“Aile mektupları, tebrik mektupları, teşekkür mektupları, davet mektupları (davetiyeler), taziye mektupları, özür mektupları”gibi. Özel mektupların gizliliği söz konusudur ve bu gizlilik kanunla korunmuştur.
b- Edebî Mektuplar:
Edebî mektuplar açık olarak bir dergide veya gazetede yayımlanır. Yazar, birine hitaben herhangi bir konudaki görüşlerini, düşüncelerini, duygularını anlatır. Ancak asıl amaç bu duygu, düşünce ve görüşleri herkese anlatmaktır.
Edebî mektuplardan yazıldıkları döneme ait sanat, edebiyat ve fikir olayları hakkında bilgi edinmek de mümkündür. Edebiyat dünyasında tanınmış sanatçılar birbirlerine yazdıkları mektuplarla genelde fikir ve sanat olaylarını, eserleri tartışırlar.
Olaya bağlı sanatsal türlerde de edebî mektuplardan yararlanılır. Özellikle hikâye ve roman türlerinde kahramanların hayatlarını, ruh hâllerini, duygularını, düşüncelerini, anlayışlarını daha etkili anlatmak için zaman zaman mektuplar araç olarak kullanılmıştır. Hatta kahramanların birbirlerine yazdıkları mektuplardan oluşan romanlar da vardır.
Mektup, yazının bulunduğu tarihe kadar ortaya çıkmış eski edebiyat türlerinden biridir. Eldeki en eski örnekler; Mısır firavunlarının diplomatik mektupları (MÖ 15. - 14. yüz yılları) ile Hitit krallarının Hattuşa (Boğazköy) arşivinde bulunan mektuplarıdır. Batı edebiyatında mektup türünün ilk örneklerini, Yunan edebiyatında görürüz. Mektup, bir edebiyat türü olarak, özellikle Latin edebiyatında gelişip yaygınlaşmıştır. Bu alanda yazanların başında Cicero (MÖ 106 - 43) gelir. Rönesans’tan bu yana Avrupa’da çeşitli ülkelerde bu türün yaygınlaştığı görülür. Özellikle Fransa’da mektup türü büyük gelişme göstermiştir. Mektup türünün Türk edebiyatında epey uzun bir geçmişi vardır. Münşeatlarda (Nesir halindeki yazıları bir araya toplanmasından meydana gelen eserlere denir.) resmi ve özel mektuplara geniş yer verilirdi. Şinasi’ nin öncülüğünde başlayan düz anlatım akımı, mektuplarda da etkisini göstermiş; Tanzimat’tan bu yana yazılan özel mektuplarda yapmacıksız, doğal bir anlatım kullanılmıştır.
Türk Edebiyatında Mektup Türünün Önemli Temsilcileri;
İlk mektup:Fuzuli (Şikayetname)
Türk Edebiyatındaki temsilcileri:Namık Kemal,Ziya Paşa,Halide Edip,Cahit Sıtkı Tarancı,Abdülhak Hamit Tarhan
Fuzuli Şikayetname
büyük bir geçim sıkıntısı içinde olan kanunî bağdat`ı fethedince, onun komutanına, padişah için kasideler, övgü şiirleri sunmuş. bu sayede bağdat vakıflarının ziyadesinden, yani vakfa harcadıktan sonra artakalan paradan günde dokuz akçe maaş bağladılar.
zavallı fuzulî, hiç bir zaman bu parayı alamadığı için sonunda, bağdat`ta barınamadı. biraz daha dış mahalle kabul edilen hille`ye çekildi. hazret-i hüseyin türbesi`nin bekçiliğiyle geçinmeye çalıştı.
ancak, kanunî`nin fermanlarına tuğra yapan nişancıbaşı celâlzâde mustafa çelebi`ye de şikâyetnâme adıyla ün yapmış, dokunaklı bir eleştiri örneği olan mektubunu yollamadan edemedi. bu eser, o zamanın resmî dairelerinde insanların nasıl çalışmadıklarını gösteren dili sanatlı, edebiyat değeri yüksek bir belgedir.
bu şikayetnamedeki "selam verdim rüşvet değildir deyu almadılar" sözü, maalesef toplumumuzdaki şahıslar ve devlet kademelerindeki görevliler içinhala yaşayan bir gerçektir.
Namık kemal Hususi Mektupları
Namık Kemal, İstanbul’da , Avrupa’da, bilhassa Kıbrıs’ta sürgündeyken Magosa, Midili ve Sakız’da üstadlarına, dostlarına, babasına ve çocuklarına çok sayıda mektuplar yazmıştır.
Bu mektuplar zaman zaman, bir gazete neşriyatı kadar tesirli ve devamlıdır. Namık Kemal’in çok hususi mektup yazma zevki ve alışkanlığı vardır. Aynı mektuplar Namık Kemal’in kendi hayatı ve şahsiyeti kadar, devrin fikrî, siyasî ve edebî hayatını da kuvvetle aydınlatan vesikalardır.
Mektupların mühim bir kısmı elde olmakla beraber diğer mühim bir kısmı da Kemal’den mektup alan fakat bu mektupları saklamayı tehlikeli bulan kimseler tarafından yakılmak suretiyle ziyan edilmiştir. Namık Kemal’in bir kısım mektuplarında, mesela kızı Feride Hanım’a yazdıklarından çok samimi ve sade bir dil, ev ve aile dili, bir konuşma lisânı vardır. O kadar ki bu mektuplar, Kemal’in etrafındakilerle nasıl konuştuğunu bir ses bandı kadar sadakatle tarihe aksettirirler. Şahsi değerlerine saygı duyduğu kimselere yazdığı mektuplarda ise ciddi bir şekilde hürmetkâr, bazen resmî ve münşiyane bir ifade görülür.
“Edebiyat Kumkuması” adlı bu eserde, incelenen sayfalarda ağırlıklı olarak Kumkuma’nın müellifi Zeynel Abidin Bey’in kendisine yazılmış olan mektupları, tüm ayrıntısıyla hatta iddia edilmeye değecek ölçüde tüm orjinalliğiyle birlikte te’lif ettiği görülmektedir.
Yayımlanan mektuplar yalnızca Zeynel Abidin Bey’e yazılanlardan seçilmiş olmayıp Namık Kemal’in Veyis Paşa’ya, devrin önemli simalarından Muallim Naci ve Recaizade Mahmud Ekrem’e yazılan mektuplarda eserde yayımlanmıştır.
Ziya Paşa Veraset Mektupları
Veraset mektupları, Ziya Paşa’nın Babıali’ye indirdiği en büyük darbelerden biridir.Üzerinde düşünülünce Paşa’nın icabında ne gibi silahları kullanabildiğini gösterir.Çünkü bu iki mektupta,Ziya Paşa’nın olayları ve memleket halini anlatışı,ne kadar güzel olursa olsun bir şantaj sezilmektedir.Ziya Paşa’nın,paşalar hakkındaki en kuvvetli saldırılarından biridir bu mektuplar.Ziya Paşa,bu küçük eser sayesinde bir taraftan Fazıl Paşa’nın mücadeleye razı olmasını sağlamış,diğer taraftan özellikle Fuad Paşa’nın mevkiini,gerek padişah nazarında,gerek kamuoyu nazarında iyiden iyiye sarsmıştır.