Cevap :
1.Aile üyelerinden birinin/bazılarının düzenli olarak aşırı miktarda alkol alması, bu
sebeple işte veya okulda üzerinde düşen görevleri yerine getirememesi, sağlığının
tehdit altına girmesi, sosyal ya da yasal problemlerle karşılaşması, ailede
ve evlilik kurumunda çatışmalar yaşaması sözkonusudur.
2.Kişinin alkol bağımlılığına bağlı olarak sözlü ya da
fiziksel şiddete başvurması, aile içinde çok ciddi çatışmalara sebep olur.
3. Alkol bağımlısıolan kişi, sürekli olarak alkolü bırakacağına dair -asla tutamadığı- sözlerverir, bu durum da diğer aile üyelerinde hayalkırıklığı yaratır.
4.Alkol bağımlısı kişi, ayıkken de sarhoşken
de diğer aile üyelerine karşı şiddet kullanabilir ya da onları
şiddet kullanacağına dair tehdit edebilir. Bu durum aile üyelerini risk
altına sokar.
5. Aile üyeleri arasında iletişim kopukluğu yaşanır, aile içi etkileşim çok düşük düzeydedir,üyeler arasındaki bağlar çok zayıftır.
6.Aile üyeleri, alkol bağımlısı olan kişinin bu alışkanlığı
için çeşitli mazeretler üretirler, bu da kişinin bağımlılığına çanak tutar.
7.Tüm üyeler, kişinin alkol bağımlılığının ne denli ciddi boyutta olduğunu ve bu durumun aile üzerindeki etkilerini görmezden gelme eğilimi gösterirler.
8. Kişinin pervasızca para harcaması, işe sık
sık gitmemesi veya işini kaybetmesi sonucu, aile çok ciddi maddi
sorunlarla karşılaşır.
9. Kişinin kendisi gibi alkol bağımlısı kişilerle yakınlaşması, ailesinden uzaklaşmasına sebep olur. Bu
durum da aile üyelerinin birbirlerine yabancılaşmasına sebep olur.
10. Çocuklar, ailedeki kopukluktan ve belirsizliklerden kaynaklanan sorunlardan dolayı, dışavurumcu bir tutum sergilerler.
11. Alkol bağımlısı ebeveynler, çocuklarının da alkol kullanıyor olmasına aldırış etmezler. Bu tutum ilerde çocukların da birer bağımlı haline gelmesine zemin hazırlar.
12. Alkol bağımlısı kişi, arkadaşları veya geniş aile
üyeleri tarafından hoş karşılanmamaya başlar, dışlanır.
13. Kişi günlük sorumluluklarını yerine getirememeye başlar. (örn. faturaların ödenmesi,vs.)
14. Aile üyeleri, kişinin alkol bağımlılığından dolayı utanç duyarlar, itibarlarını
kurtarmak için kişinin bu tutumunu mazur gösterecek bahaneler uydururlar.
Sigara tiryakilerinin hayatlarının en mutlu günlerini yaşadıklarından, sigaralarını daha bir keyifle tüttürdüklerinden adım gibi eminim. Çünkü, birkaç gün önce Allen Carr'ın akciğer kanserine yakalandığı açıklandı.
http://img.mynet.com/ha/sigaracocuk.jpg
Elin adamının akciğer kanseri olmasından sigara tiryakilerine ne demeyin. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta, Mynet okurları için yazdı.
Allen Carr herhangi biri değil, kendi bulduğu bir yöntemle yüz binlerce insana sigarayı bıraktırdığı iddia edilen bir İngiliz. Dünyada "anti-smoking guru" olarak tanınıyor, yani sigara içilmesine karşı olanların ustası, piri.
Aslında Allen Carr da gençliğinde bir sigara sevdalısı imiş. Babasını akciğer kanserinden kaybetmiş olmasına rağmen, 16 yaşında sigaraya başlamış ve üstelik de birkaç yıl içinde günde en az 3 paket sigara tüketir bir duruma gelmiş. 33 yıl bu şekilde sigara içmiş. Birçok sefer sigarayı bırakmayı denemiş, ama bir türlü başarılı olamamış. Nihayet 1983 yılında kendi geliştirdiği bir yöntemle sigarayı bırakmış, hem de bu işi çok kolay, hiçbir sıkıntıya girmeden, kırıp dökmeden, sinirlenmeden, kilo almadan başarmış ve üstelik de o günden beri de asla sigara içmemiş.
Alan Carr, yöntemini önce çevresindeki insanlar üzerinde denemiş ve başarılı olduğunu görünce de yöntemini geliştirerek birebir görüşmelerden pek çok insanın katıldığı grup seanslarına geçmiş. 1983'de de Londra'da ilk kliniğini açmış. Buraya dünyanın her yerinden akın akın insanlar gelmeye başlayınca, yöntemini uygulayacak uzmanlar yetiştirmeye, dünyanın birçok yerinde klinikler açmaya ve kitaplar yazmaya başlamış.
http://img.mynet.com/ha/sigarakadin_200.jpg
Sigarayı bıraktırdığı kişiler arasında Anthony Hopkins, Richard Branson... gibi ünlüler de varmış. Bizden de Akşam yazarı Mansur Forutan' ın bir yazısından bu yöntemle sigarayı bıraktığını yazmış olduğunu hatırlıyorum. Bugün, dünyanın 30 ülkesinde sayısı 70' i geçen kliniği olduğu ve buralarda sadece geçen yıl 45.000 kişinin tedavi olduğu söyleniyor. Bu işten ne kadar para kazandığını da siz hesap edin artık. İşte, Alan Carr bu.
Şimdi sigara tiryakilerinin neden sevindiklerine gelelim.
Sigara tiryakisi olup bir de bunu bırakmaya çabalayıp bir türlü bırakamayanları en mutlu eden olay, sigara içmedikleri halde sigaranın neden olduğu hastalıklardan birine tutulanların haberini almaktır. Hele de bu kişi, Alan Carr gibi kendisi de sigaraya karşı olan, binlerce insana sigarayı bıraktırmış olan biriyse.Bu biraz da meselâ, verem, astım, kanser... olan birinin hastaneye gittiği zaman sadece kendisinin hasta olmadığını gördüğünde duyduğu mutluluğa benzer bir durumdur.Üstelik bir de, bu hastalık o kişinin ölümüne neden olmuşsa, duyulan ‘çaktırılmayan mutluluk' da daha fazla olur.
"Bak gördün mü, sigara içmeyen biri daha akciğer kanserinden gitti. N' olucak, içen de kanser oluyor, içmeyen de. Adam sigara koymamış ağzına hayatta, ama öldü gitti kanserden. Bu iş Allah' ın takdiri" diyerek keyifle tüttürürler sigaralarını.
Bugün, sigaranın nasıl zararlı olduğundan başlayıp kanserlerin önlenebilir en önemli nedeninin sigara olduğunu anlatarak tiryakilerinin şu üç paralık keyiflerine dokunmayalım.