Cevap :

Jean Wahl ve Alexandre Kojeve ile birlikte, Fransa'da Hegel'in felsefesinin yayılmasını ve uzun denebilecek bir süre boyunca düşünce dünyasına hükmetmesini sağlamış olan 20. yüzyılın önemli düşünürlerinden biridir Jean Hyppolite. Onu bu derece önemli kılan, Hegel'in Fenomoloji'sini 1946 yılında Fransızcaya çevirmiş olmasının yanısıra, Hegel çalışmaları açısından halen vazgeçilmez bir nitelik taşıyan 1947 yılında yayımlandığı Genese et structure de la Phenomenologie de l'esprit de Hegel başlıklı çalışmasıdır.

Başyapıtı olan Kapital'de kendisini açıkça Hegel'in öğrencisi olarak ilan eden ve düşünceleriyle neredeyse yüz elli yıldır dünyayı hem düşünsel anlamda hem de pratik anlamda son derece etkilemiş bir düşünür olan Marx'ın eserlerinin kaynakları, felsefeyle ilişkisi halen önemli bir tartışma konusudur. Bu türden tartışmaların gelip dayandığı asıl nokta da Hegel'in felsefesidir, Marx'ın Hegel'le olan ilşkisidir.

Jean Hyppolite, Marx ve Hegel Üzerine Çalışmalar'da (1955), Hegel'in felsefesindeki Marksizme kaynaklık etmiş olabilecek öğeleri, Marx'ın olgunluk dönemi eserlerinin ardında yatan felsefi varsayımları, Marx'ın Hegel eleştirisinin içerimlerini ve bu eleştirilerde haklı olup olmadığını ve ayrıca hem Hegel'in hem de Marx'ın düşüncesinin varoluşçu felsefe içinde değerlenirilebilecek yönelerini tartışmaya açıyor. Hyppolite'in eseri, bu anlamda, Herbert Marcuse'nin Us ve Devrim'i (1941) ve Georg Lukacs'ın Genç Hegel'inin (1948) yanında Marx ve Hegel ilşkisine dair üçüncü büyük ana kaynak olarak görülebilir. "Hegel'in Fenomenolji'sini okumuş olmadan Kapital'i okumak kaçınılmaz bir şekilde bir dizi yanlış yoruma götürecektir." Hyppolite'in, Marx'ın Hegel'le olan ilişkisine dair söyledikleri halen üzerinde düşünülmeye değer ve Marx ve Hegel Üzerine Çalışmalar bu anlamda hem Hegel'in hem de Marx'ın düşüncelerini kavramak açısından önemli bir başvuru kaynağı sunuyor.