Cevap :
Tarihî süreçte Peygamber'in beşerî konumuyla ilgili ciddî tartışmalar yapılagelmiş; O'nun (s) beşerî ve nebevî konumlarının çerçevesinin nasıl çizileceği hususu büyük bir problem olmuş ve bu dilemma, tartışmaların odağı haline gelmiştir. Bazıları O'nun beşerî yönüne ağırlık vererek vahye konu pozisyonlarının dışındaki davranışlarına beşer olması hasebiyle dinî bir değer atfetmezken, diğer bazıları ise O'nun bütün söz, fiil ve davranışlarının vahiy kaynaklı olduğu gerekçesiyle bağlayıcı olduğunu ileri sürmüşlerdir. Sorun, bu ikilemin sınırlarının nasıl tespit edileceğidir. Ancak tarihî süreçte toplumun düşünce yapısında ikinci görüş daha etkili olmuş ve bu nedenle Kur'an'daki konumuna uygun, Peygamber'in yaşam realitesine yaraşır ve dolayısıyla O'nun beşerî ve nebevî yönlerini yerli yerine koyabilen tutarlı bir üçüncü anlayış da etkili olamamıştır. Çünkü Hadis Ehli'nden İmam Şafiî'nin hadisleri sünnetle aynîleştirip hadislerin kaynağının vahiy olduğunu iddia etmiş olması, zamanla genel bir kabul görmüş ve bu anlamda tedavülde bulunan ya da tedavüle sokulan rivayetler de bu söylemi teyit amaçlı kullanılmıştır. Genel Sünnî anlayışı, eş-Şafiî'nin bu tezinin biçimlediği ve bu anlayışın, Rasulullah'ın beşeriyetini göz ardı ettiği malumdur.
k