Cevap :
Bu konu belki de psikoloji tarihinin en ses getiren tartışmalarından biridirBundan daha önce Freud
zihinsel çalışmayı daha iyi anlayabilmek amacıyla zihni bilinç ve bilinçdışı olarak iki bölmede
incelemeye çalışmış ancak bu bölmeleme yetersiz kalınca yapısal bir bölmeleme biçimini ileri
sürmüştür Bilinç ve bilinçdışı için önce bölmesel (topoğrafik) deyimini kullanmış, ancak sonradan
zihinsel nitelikler tanımını uygun görmüştür Zihnin yapısal incelenmesinde ise ego (benlik), id
(altbenlik), superego (üstbenlik) kavramlarını geliştirmiştir Burada dikkat edilmesi gereken nokta
ego, superego, id zihnin yapılarını, bilinç ve bilinçdışı tanımları da bu bölmelerin nasıl
işlemleme yaptığını tanımlamaktadır Ego daha çok bilinçli bir işlemleme yaparken, id ve süperego
daha çok bilinçdışı bir işlemleme yapmaktadır
Yine dikkat edilmesi gereken noktalardan birisi de ego, id, süperego kavramlarının beynin herhangi
bir beyin bölgesine karşılık olmadığı ve tamamen soyut olduklarıdır Daha çok kastedilen şey bir
türlü işlevler dizgesidir Yine bu işlevler tamamen kesin sınırlarla birbirlerinden ayrı değil,
tersine geçişlidir
İD
Ruhsal aygıtımızın en eski ve en ilkel parçası olduğu kabul edilmektedir İçgüdülerimizi ve
doğuştan varolan her şeyimizi içermektedir İşlemleme biçimi tamamen gerçeklik ve mantıkla
uyuşumsuzdur Yani bilinçdışı kuralları (kuralsızlık) işlemektedir Bu durumda buradaki duygu ve
düşünceler zaman, yer, dış dünyaya uyum kavramı tanımazlar Asıl olan dürtülerin tatmine
ulaşmasıdır (haz ilkesi) İd bu dürtülerinin tatmin edilmesinde (boşaltılması) egoyu
kullanmaktadır, egoya baskı yapmaktadır
EGO
Çocuk büyüdükçe dış dünyanın gerçeklikleri hazza ulaşmada bazı kuralların olduğunu öğretir Bu
durumda altbenliğin bir bölümü özel bir evrimleşme göstererek egoyu oluşturur Egonun asıl görevi
düzenlemedir Bu nedenle "düzenleyici dizge" adını da bazıları uygun görmektedir Ego insanoğlunun
dış dünya ile uyum içerisinde yaşamasını sağlayan zihinsel işlevler bütünüdür Yani gerçeklik
kuralı egoda hakimdir (gerçeklik-reality- ilkesi)
Ego dış dünyanın gerçekleri ve iç dünyanın haz arayışı arasında dengeyi sağlayan araçtır Bu
dengenin sağlanması için ego bazı yetilerle donanmıştır
Dürtülerin farkına varılması, algılanması (açlık, cinsellik)
Dış dünyadaki koşulların farkına varılması (yiyecek nerede, nasıl ulaşılır)
Dürtülerin üstbenliğin baskısıyla koşullara uyacak niteliğe getirilmesi
(ekmek almak için para verilir, çalınmaz)
İstemli ve uyumcul davranışın eyleme geçirilmesi
Benliğin temel işlevi anlaşılacağı üzere dış dünyaya uyumdur Türkçe'ye yerleşen egoist sözcüğünün
bu nedenle yanlış kullanıldığı ileri sürülebilir Burada anlaşılması gereken bir nokta da egonun
Gerçeklik ilkesiyle çalıştığı, ama idin Haz ilkesiyle çalıştığıdır Ego bu dengeyi
sağlarken "savunma mekanizmaları" adı verilen bazı yöntemleri kullanır
SÜPEREGO (Üstbenlik)
Zaman içerisinde egonun bir parçası toplumsallaşma ve değerlerle ilgili olarak evrimleşir Bu
evrimin sonucunda gelişen parçaya süperego (üstbenlik) adı verilir
Çocuk doğduğunda ayıp, yasak, günah, başkalarının hakkı, saygı gibi kavramlara sahip değildir Haz
ilkesi yaşamını yönlendirir Ancak biraz büyüyüp haz ilkesini devam ettirince anne ve baba
tarafından sosyal olarak uygunsuz davranışlar gösterdiğinde cezalandırılır Çocuk artık bir
yaramazlık yaptığında anne-babasının davranışını duyup-görüp cezalandırılacağını düşünerek
davranışından çekinir Çocuk biraz daha büyünce anne-baba yanında olmasa bile otomatik olarak
uygunsuz davranışı yapmaktan vazgeçer Çünkü anne-baba artık onun dışında birileri değildir Artık
anne-baba içselleştirilmiş ve çocuğun zihninin bir parçası olmuştur Nereye giderse gitsin anne-
baba zihninin içerisinde onunla gelecektir Yargılayıcı dizge dediğimiz superegonun insan
yaşantısındaki belirtisi "suçluluk duygusu"dur