Cevap :
Ana Sayfam
Hakkımda
Bloglarım
Mesajlarım
Galerilerim
Blog Yorumlarım
Önerilerim
Buğra TOKMAKOĞLU
http://blog.milliyet.com.tr/bugratokmakoglu
04 Mart '0
Gazetecilik tarihi ve gazetelerin yaşamımızdaki önemi
Gazeteler
Toplumsal olaylar tarihsel olaylardır. Olaylar tarih süreci içerisinde süreklilik gösterir. Geleceğin istenilen biçimde örgütlenmesi bugünün iyice anlaşılmasına ve geçmişin bilinmesine bağlıdır. Gazetelerde bugünün ve geçmişin anlaşılmasında önemli bir işlevi tarih boyunca sürdürmüş, günümüzde de bu görevini yerine getirmeye devam etmektedir. Bunu birçok yazar, tarihçi ve basın mensubu sözlerinde dile getirmiştir. Birkaç örnek vermek gerekirse eğer; Fransız yazar E. Boivin: “Eğer gazeteyi günlük olayların açığa vurulması olarak kabul edersek, gazetecilik tarihini insanlık tarihi ile eş tutarız.” ; Royal Collard: “ Gazete politik var oluştan çok sosyal bir gerekliliktir”; G. Weill: “Basın tarihi ve uygarlık tarihi birbirinden ayrı tutulamaz.” demişlerdir.
Basın tarihi ve gazeteciliğe baktığımızda matbaanın bulunması bu alanlar açısından çığır niteliğindedir. Gerçeğin aranmasında matbaa çok büyük rol oynamıştır. Dil, yazı ve matbaa insan zekası tarafından düşünceyi yaşatmak için bulunan mükemmel araçlardır. Dil, kitap ve gazete insanlık evriminde üç önemli aşamadır.
Matbaanın ortaya çıkmasıyla beraber işitsel üstünlük görsel üstünlüğe dönüştü. Bir başka deyişle kulak göze teslim oldu. Zamanla düşünme ve anlatma tekniklerinin önemi de yok oldu.
Matbaa sayesinde İtalyan Rönesans’ının yayılıp sürekli bir Avrupa Rönesans’ına dönüştüğü de ayrı bir gerçektir. Protestanların reform hareketleri ile kilisenin kendisine yön vermesi, ardından coğrafi keşiflerle Avrupa kapitalizminin temellerinin atılması yine matbaayla ilişkilidir. O ana kadar mümkün olmayan evrensel bir bilgi aktarım sistemi de matbaa sayesinde oluşmuştur. Matbaa ile beraber modern bilimlerin önü açılırken; toplumsal bilimsel yaşamda köklü değişiklikler meydana gelmiştir.
Sermaye birikiminin başlaması ve Osmanlı Devleti’nin varlığı kitlesel gazetelerin ortaya çıkış sürecinde önemli rol oynadı. İlk haber mektupları belirli bir zümreye ait bilgi dolaşımını sağlardı. Aristokratlar bilgi aktaran kişiyi bir haber kaynağı olarak görmez sadece bilgi dolaştıran bir insan olarak sınıflarlardı. Yani mesleki bir kavram o dönemde ortaya çıkmamıştı. Feodal rejim yıkılınca haber kaynağı olarak görülen gazeteciler; haberin merkezine geçerek devlet vatandaş arasında önemli bir görev üstlendiler.
İtalyan matbaacı P. Aretino matbaanın bir ilan ya da tanıtma aracı olduğunu sezgisel olarak algılayan ilk kişidir. Matbaa onun kişiliğiyle başlayan süreçte ilk gazeteci kariyeri, ilk edebi şantajcıyı ve pornografinin temelini ortaya çıkarmıştır. Yani günümüz anlamındaki gazeteler bu dönemde ortaya çıkmıştır. Aretino matbaasında din karşıtı müstehcen hikâyeler basarak fazlasıyla prim yapmıştır.
Dinde reform çabaları ile ortaya çıkan mezhep çatışmaları, edebiyat ve güzel sanatlar alanındaki Rönesans, coğrafi keşifler ile yeni ülkelerin bulunması, bilim teknik alanındaki gelişmeler halkın merak duygusunun artması ve gazete okumaya birer teşvik unsuru olmuşlardır.
Gazete alanındaki kuşkusuz en büyük gelişme Avrupa’da yaşanan sosyal, kültürel ve ekonomik hareketliliğe zemin hazırlayan 1789 Fransız İhtilali’dir. Dünya tarihinin en büyük siyasal ve sosyal olayı olan Fransız İhtilali yeni bir rejimin doğmasına, toplumsal düzenin değişmesine, yeni düşünce ve prensiplerin yayılmasına neden olmuştur. Bu dönemde basında yaşanan gelişmeler gazetelerin önemini ortaya bir kez daha çıkarmıştır. 17. Yüzyılda başlayan basın kavramı ancak 18.yüzyılda özellikle Fransız Devrimi’nden sonra bugünkü anlamda basın özelliğine kavuşmuştur.
L.Blanc İhtilali Tarihi adlı kitabında Fransız İhtilali sırasında; “Kitap devri kapanıyor, gazete devri başlıyor, gazetelerin en parlak dönemi bu dönemdir.” diyerek gazetecilik kavramını kullanan ilk kişi olmuştur. Zaten Fransız İhtilali’ni en iyi anlatan belgeler de o dönem basılan gazetelerdir.
Aydınlanma çağına gelindiğinde Kant insanın aydınlanmasını “İnsanın kendi kusuruyla düşmüş olduğu bir ergin olmayış durumundan kurtulup kendi aklını kullanmaya başlaması” olarak ifade etmiştir.
Locke’un İngiltere’de basına uygulanan sansüre verdiği tepki ve devamında gelen başarı da, Avrupa aydınlanmasında önemli bir dönemeçtir.
Locke:”İnsan özgür olmalı, akıl hayata önderlik etmeli, kültürün her alanında bilim, din, ahlak, devlet işlerinde gelenek ve otoritenin her türlüsü terk edilmelidir.” demiştir.
Gazetelerin gazete haline geldiği bu sürecin her anında gazeteler hayatımızın önemli bir bölümünde yer almıştır. Gazetesiz bir yaşam ya da dünya düşünmek mümkün değildir.
GAZETENİN İÇTİMAÎ HAYATIMIZDAKİ YERİ
Gelişen, ilerleyen ve değişen dünyada cereyan eden hadiselerden günü gününe haberdar olmak, medenî bir insan için, zarurî ihtiyaç halini almaktadır. Vuku bulan hadiselerin ictimâî yönlerini araştırmak ve İslâm'ın o noktadaki hükmünü tesbite çalışmak, insânî bir vazife olmaktadır. İleriyi gören her insan, toplumu ilgilendiren meseleleri tefekkür süzgecinden geçirmeyi arzu etmekte ve "nemelâzım" diyerek kendini bu mükellefiyetten vâreste sayamamaktadır. Bu arzuyu süratle tahakkuk safhasına çıkaran vasıtaların başında "gazete"nin geldiği açıkça bilinen bir gerçektir.
Bir gazetenin menfi yöndeki tahrip etme gücü ne kadar yüksek ve çabuk ise, tamir etme imkânı da aynı ölçüde süratli ve yaygındır. Hâdiselerin müsbet ve menfî yönlerinin ele alınması, tez ile antitezin mukayesesi ve sentezinin yapılması, bir meselenin ilim pertevinden tedkik ve tenkid edilmesi önce gazete sütunlarında ele alınmaktadır. Bu yönde faydalı hizmet gören bir gazete, adetâ "Mefkûre mektebi" haline gelmiş bulunmaktadır. Kişi kendi düşüncelerini orada neşredilen makaleler ile kıyaslar, -varsa- eksik veya fazla taraflarını yakalamaya çalışır, onları tavzih ve tenkid eder. Şayet kendi düşünce tarzında yanlış bir taraf varsa onu da düzeltmiş olur.
http://www.zehirliok.net/node/780