Cevap :

kimya eskiden bilim değildi. eski çağdaki insanların altın yapma, insanları iyleştirme çabaları ve sonuçlarında bu kişilere simyacı denilirdi. daha sonra Aristonun 4 element kanunu (HAVA-SU-TOPRAK-ATEŞ) teaorisini ortaya atmasından sonra ve rönesans döneminde hollandalı kimyacı Van Helmont deneylerinde ilk kez teraziyi kullanarak kimyasal çalışmalarına nicel özellik kazandırdığı için bundan sonra bilimsel araştırmalar yapılarak hazırlanan tüm maddeyle ilgili çalışmalar kimya olarak kabul görmüştür.

Merhaba,  

Kimyanın kökenleri için simya ve metalürji gibi alanlarında göz önünde bulundurulması gerekir. Kimyanın bilim olarak kabul edilmesi ancak 17. yüzyılda gerçekleşmiştir.

Kimya tarihçisi Hermann Koop kimyanın tarihsel gelişimini dört dönemde ele almıştır.

1. Dönem: Milattan sonra 300-1600 yılları simya çağı

2. Dönem: 1600-1700 yılları ilaçların hazırlandığı tıp kimyası

3. Dönem: 1700- 1800 yılları yanma olaylarının araştırıldığı filojiston kimyası

4. Dönem: 1800 yılı sonrası yeni çağ

Özellikle Rönesans döneminde kimya, tıp ve kimyasal üretim alanlarında kullanılmaya başlamıştır. Bu dönemin önemli temsilcileri Helmond ve Glauber’dir.  

Helmond, ilk kez deneylerinde terazi kullanmıştır. Gaz üretimini gerçekleştirmiş ve suyun element olduğunu söylemiştir.

Glauber, tuz asidi ve sodyum sülfat elde etmiştir. Minerallerin tuz asidinde çözünmesiyle metal klorür oluşacağını göstermiştir.

17.yüzyılda Robert Boyle, ‘Kuşkucu Kimya’ adlı bir kitap yazarak Aristo’nun görüşlerini yıkmıştır.

18.yüzyılın başlarına kadar bilim insanları hem simyacı hem de kimyacı olmayı normal buluyorlardı.

Cavendish, gazları yoğunluklarına göre ayırdı. İlk kez suyun element değil bileşik olduğunu kanıtladı. Bu çalışmalar ile filojiston kuramı da yıkılmış oldu.

Kütlenin korunumu yasası ile Lavoisier kimyayı modern çağa taşıyan kişi oldu.

Başarılar dilerim .