Cevap :

Faree

Göç sonucu oluşan sorunlar ve bunların psikolojik sonuçları nelerdir?

• Aşırı kalabalık ve düşük standartta yaşam süren nüfusta artma

• İşsizlik, yoksulluk

• Suç

• Çevre kirliliği

• Kültürel değişim, çatışma, yabancılaşma, yalnız kalma

• Çocukların çalışmak zorunda kalması

• Ailelerin parçalanması

• Hızlı gecekondulaşma, uygun olmayan koşullarda yaşama

• Trafik sorunları

• Geleceğin belirsizleşmesi, endişe gibi olumsuzluklara yol açmakta; kişilerin ruh

sağlığı olumsuz yönde etkilenmektedir.

 

Bütün bunlara bağlı olarak;

 

• Bazı ruhsal hastalıklarda,

• İntihar oranında,

• İnsan öldürme sayısında,

• Madde kullanımı,

• Ve şiddet olaylarında artış gözlenmektedir.

 

İç Göç Herhangi bir ülkenin sınırları içinde oluşan göçlerdir. Bu yer değiştirme hareketi sırasında ülke nüfusunda herhangi bir değişme söz konusu değildir. Genellikle iç göçlere bağlı olarak kent nüfusları artarken, kırsal nüfus azalmaktadır. İç göçler;

Kırsal alandan kırsal alana Kırsal alandan kentlere Kentlerden kentlere Kentlerden kırsal alana

doğru olmaktadır. İç göçlerin en fazla görüleni kırsal alandan kentlere doğru olanıdır. Verimli tarım alanları, endüstrinin geliştiği bölgeler, ticaret merkezleri, maden yatakları bakımından zengin olan bölgeler ve turistik yöreler göçmen çekerler.
İç Göçün Doğuşu 1950’li yıllar; ülkemizde ekonomiden siyasete, sosyal hayattan kültürel hayata kadar toplumu ilgilendiren her alanda ve toplumun her kesiminde radikal değişimler ve dönüşümler yaşanmaya başlanmıştır. Kentlerimiz açısından bu dönemin getirdiği en önemli olgu iç göç ile bu göçün doğal sonucu olan gecekondulaşma ve çarpık yapılaşmalardır.
Göç Çeşitleri Göç kavramı iki kategoride değerlendirilmelidir:

Gönüllü Göç: Kentin çekiciliğinden kaynaklanan göç. Zorunlu Göç: Kırsalın iticiliğinden kaynaklanan göç.Sosyo-Ekonomik zorluklardan kaynaklanan göç. Güvenlik sebeplerinden kaynaklanan göç.

1980 öncesi kentin çekiciliği ve kırsalın iticiliğinden kaynaklanan göç, 1980 sonrası terör, sıkıyönetim, olağanüstü hal uygulamalarının yanı sıra güvenlik nedeni ile köy boşaltma, bölgede yaşanan silahlı çatışmalar, yayla yasağı uygulaması gibi sebepler kitlesel göçü zorlamıştır. Ek olarak da kimi siyasilerin kentlerde güç kazanabilme çabalarıyla da tetiklenmiştir. Birinci dönem iç göçe ekonomik ve sosyal şartlar damgasını vurmuştur. İkinci dönem göç dalgasında ise Güvenlik şartları ve siyaset belirleyici rol oynamıştır.
Göçün Etkileri Göçlerin olumsuz etkisi hem kentler, hem toplum, hem de birey üzerinde görülmekte, taraflarda yıpratıcı etki yapmaktadır.
1. Kentlere Etkisi Göç sebebi ile öngörülemeyen nüfusun, kentlere göç etmesinin yol açtığı hızlı nüfus artışı karşısında kentlerde,

Kentsel yatırım maliyetleri artışı ve verimsiz kullanım Çarpık yapılaşma Yetersiz donatı ve yetersiz altyapı

gibi önemli sorunlar ortaya çıkmaktadır.
a. Kentsel Yatırım Maliyetleri Artışı ve Verimsiz Kullanım Kentlerde altyapı maliyetlerinin verimli olması için nüfusun 100-300 bin arası olması gerekmektedir. Nüfus arttıkça yatırım maliyetleri de artmaktadır. Plansız ve çarpık yapılaşma, sadece kentlerin altyapı ve donatı alan ve tesisleri yönünden yetersiz kalmaları ile sonuçlanmamaktadır. Bunun yanı sıra, kent kaynaklarının da verimsiz kullanılmasına sebep olmaktadır. Örneğin; Planlı yapılaşmanın olduğu yerlerde yol alanlarının, toplam alana oranı % 10-15 arasında olması gerekirken, bu oran gecekondu ve kaçak yapılaşmanın yoğun olduğu yerlerde % 20-30 arasındadır. Bunun anlamı şudur: Gecekondu veya kaçak yapılaşmanın yoğun olduğu bölgelerdeki yol ağı, planlı bölgelerin iki katıdır. Bu da; Atık Su, İçme Suyu, Yağmur Suyu, Telekom Hatları, Elektrik Şebekesi, Doğal Gaz Şebekesi, Asfalt, Bordur-Tretuvar gibi yol ile bağlantılı yatırımların iki kat olarak yapılması demektir. Bu da, zaten kıt olan kent kaynaklarının yetersizliğine yol açmaktadır. Mali yönden bu kaynak israfının yanı sıra, ortalamanın iki katı bir alan asfalt veya benzeri bir sert zeminle örtüldüğünden; ekolojik dengeye de olumsuz etkisi olmaktadır.
Örneğin, Toplu Konut Alanında arazinin % 11’i asfalt malzeme ile kapatılırken, çarpık yapılaşmada bu oran % 28’dir.
b. Çarpık Yapılaşma Kentlere göç edenler tarafından, öncelikle kentlerin çeperlerindeki kamu arazilerinin işgal edilip, üzerlerine gecekondu olarak tabir edilen binaların yapıldığı gözlemlenmiştir. İkinci aşamada, kent merkezi ile bu alanlar arasında, iki tarafında bazı özelliklerini alan; ama iki taraftan da ayrışan yeni bir yapı türü doğmaktadır. Bu tür yapıları kaçak ve sağlıksız yapılar olarak tarif etmek mümkündür. Göç, sadece gecekonduların yapımına yol açmakla kalmamakta, ikinci aşamada talep artışını sağlayarak kaçak yapılaşmayı tetiklemektedir.
c. Yetersiz Donatı ve Altyapı Gecekondu bölgeleri temel kentsel altyapıdan bile yoksun olarak doğmuş yerlerdir. Her ne kadar daha sonraları bu bölgelere, yerel yönetimler eli ile alt yapı hizmetleri getirilmeye çalışılmış ise de, plansızlık sebebi ile bu faaliyetler de ihtiyacı etkin olarak karşılayamamıştır. Modern bir kentin kurulabilmesi için planlı bir yapılaşma gerekmektedir. Oysa, vatandaşlar tarafından kurulan bölgelerimiz gerekli donatıdan yoksun, plansız ve sağlıksız olarak gelişmektedir. Sonuçta, kamu da, vatandaş da plansız yapılanmanın zararını görmektedir.
2. Göçün Toplumsal ve Bireysel Etkisi İçgöç bireysel ve toplumsal sonuçlar doğurmaktadır:

Bireyin davranış ve eğilimleri değişir. Mahallelilik ve komşuluk yerini iş arkadaşlığı ve rekabete bırakır. Geniş aileden – çekirdek aileye geçilir. Göçün asıl tahripkar etkisi ikinci kuşaklarda görülür.


.