Cevap :
Aslında, bazen yalnızlık kalabalıkta olmaktır… Etrafı seyre dalmaktır… Mutluluğu tadamamaktır. Ne kadar çok kişi olursan ol, kimsesinin yanında olmamasıdır..! yalnızlık ya sessizliği delen bir sesin olmamasıdır, yada sesin içinde insanın kendi sesini duyamamasıdır..
Herkes bilemez işte bu duyguyu. Çünkü bu ki duyguların birbirine karışırken bir yardan da büyümek, olgunlaşmak, sevmeyi ve sevilmeyi öğrenmek, değer vermeyi öğrenmeye başlamak ve seçim yapmak… Bu kavramlar büyütür bizi… Hepsini tek tek açıklayacak olursak gerçekten çok uzun olur. Bunu yapmak için evrendeki tüm ağaçlar kâğıt, tüm sular mürekkep olsa yine de yetmez gücümüz. Çünkü bence ne olursa olsun, her insan biraz yalnızdır. Ama bunu yaşama şekilleri farklıdır. Mesela kendi içinde yalnız olmak ya da kimsenin yanında olmaması. peki her insan yalnızsa dostluk nedir..? herkesin yalnız olduğunu biliyorsak, buna yalnızlık denir mi…? Herkesin bildiği bir şey yalnızlık olur mu?
Hani dedim ya büyüyoruz diye… Maalesef büyüyoruz ve sadece biz değiliz büyüyen. Şu dünya’da kıymet bilen bilmeyen, seven sevmeyen, nerede ne yapacağını bilen bilmeyen herkes… Büyüyor! Peki, bu iyi mi kötü mü? Değişir kişiden kişiye… ama bunun sorumlusu her zaman kişinin kendisi değildir. Bazen de çevresindekiler mecbur eder onu bu duruma. Nasıl mı? Gelmezler yanına. Eğer bu basit kalıyorsa; sevmezler onu veya sevdiğini gösteremezler ki bu da hayatlarında yapacakları en büyük hatalardan biri olacaktır. O zaman bunu ele alalım. “SEVGİYİ GÖSTEREMEMEK…”
Nedir bu insanları kopmaya, silmeye götüren basit bir sevgiyi gösterememek? İnsanlar eğer seviyorlarsa neden gösteremezler sevgilerini? Yoksa sevmiyorlar mıdır aslında? Peki ya öyleyse tüm bunlar ne, ne gerek var? Bu soruları sonsuza kadar uzatmak mümkün ama işin aslı insanda biter. İnsanlar dobra dobra olmalıdır. Karşısındaki hakkında düşüncelerini objektif ve yerinde söylemelidir. Eğer gerçekten seviyorsa, sevgisini göstermelidir… __________________
Herkes bilemez işte bu duyguyu. Çünkü bu ki duyguların birbirine karışırken bir yardan da büyümek, olgunlaşmak, sevmeyi ve sevilmeyi öğrenmek, değer vermeyi öğrenmeye başlamak ve seçim yapmak… Bu kavramlar büyütür bizi… Hepsini tek tek açıklayacak olursak gerçekten çok uzun olur. Bunu yapmak için evrendeki tüm ağaçlar kâğıt, tüm sular mürekkep olsa yine de yetmez gücümüz. Çünkü bence ne olursa olsun, her insan biraz yalnızdır. Ama bunu yaşama şekilleri farklıdır. Mesela kendi içinde yalnız olmak ya da kimsenin yanında olmaması. peki her insan yalnızsa dostluk nedir..? herkesin yalnız olduğunu biliyorsak, buna yalnızlık denir mi…? Herkesin bildiği bir şey yalnızlık olur mu?
Hani dedim ya büyüyoruz diye… Maalesef büyüyoruz ve sadece biz değiliz büyüyen. Şu dünya’da kıymet bilen bilmeyen, seven sevmeyen, nerede ne yapacağını bilen bilmeyen herkes… Büyüyor! Peki, bu iyi mi kötü mü? Değişir kişiden kişiye… ama bunun sorumlusu her zaman kişinin kendisi değildir. Bazen de çevresindekiler mecbur eder onu bu duruma. Nasıl mı? Gelmezler yanına. Eğer bu basit kalıyorsa; sevmezler onu veya sevdiğini gösteremezler ki bu da hayatlarında yapacakları en büyük hatalardan biri olacaktır. O zaman bunu ele alalım. “SEVGİYİ GÖSTEREMEMEK…”
Nedir bu insanları kopmaya, silmeye götüren basit bir sevgiyi gösterememek? İnsanlar eğer seviyorlarsa neden gösteremezler sevgilerini? Yoksa sevmiyorlar mıdır aslında? Peki ya öyleyse tüm bunlar ne, ne gerek var? Bu soruları sonsuza kadar uzatmak mümkün ama işin aslı insanda biter. İnsanlar dobra dobra olmalıdır. Karşısındaki hakkında düşüncelerini objektif ve yerinde söylemelidir. Eğer gerçekten seviyorsa, sevgisini göstermelidir… __________________
‘’Bazen evrende yalnız olduğumuzu düşünürüm, bazen de olmadığımızı. Her iki durumda da bu düşünce beni afallatır.’’
Arthur C. Clarke
Yalnız olduğunuzu düşündünüz mü?
Yalnız olduğunuzu fark ettiniz mi?
Yalnız kalmaktan korktunuz mu?
Yalnızlığınızı kendinize itiraf ettiniz mi?
Yalnızlık iyi mi kötü mü?
Hiç yalnız kaldınız mı?
* * *
Her yer ne kadar kalabalık değil mi? Otobüs durakları, alışveriş merkezleri, caddeler, piknik alanları, eğlence mekanları, herhangi bir şey için beklediğin sıra ve hatta kendi etrafın bile kalabalık. Her yer insan seli. Bazen kendi sesini bile duyamazsın kalabalıkta başkalarının sesinden. Ama o kalabalıkta bile yalnızsındır aslında. Herkes bir arada ama herkes tek başına, herkes bir arada ama herkes yalnız…
İnsanın yalnızlığı kendi tarihinin çok eskilerine dayanır. Çünkü yalnızlık doğarken başlar. Kulağına gelen ilk cümle ‘’hoş geldin’’ cümlesidir. Bu, belki de hayatın boyunca duyduğun – duyacağın en samimi, en safiyane ilk ve son cümledir. Yıllar geçtikçe ve sen büyüdükçe samimiyetlerin azaldığını, düşüncelerin negatifleştiğini ve yavaş yavaş yalnız kalmaya mahkum edildiğini görürsün ve en sonunda yalnızlaştırılırsın. Bazıları yalnızlığı isteyerek seçer ama bazılarına da seçenek bırakılmaz, yalnızlaştırılır.
Yaşam içinde yaşam mücadelesi verirken de yalnızsındır; hayata karşı savaşırken tek kişilik ordu olursun hep. Önüne, arkana, etrafına baktığında kimseyi bulamama ihtimalin hep yüksektir. Geçmişin, tek başına kazandığın ve tek başına kaybettiğin mücadele örnekleriyle doludur. Kendi cephenin tek askerisindir hayat boyu.
Ölürken de yalnızsın. Tabutunun etrafındaki yabancı elleri hissettiğinde anlarsın. Son cümle ‘’iyi bilirdik’’ cümlesi değil midir? Yanında olmadılar, mücadelene katılmadılar, elinden tutmadılar, koluna girmediler ve seni hiç tanımadılar. Ama seni hayat boyu hep iyi bildiler. Ne kadar samimi değil mi? Dedim ya; samimi ikinci cümle yoktur.
Herkesin hayatında yalnızlık yaşadığı anlar olmuştur. Bazılarının yalnızlığı bitmiştir, bazıları şu an yalnızdır ama bazıları da bir gün yalnız kalacaktır. Yalnızlığı biz yarattık, hem kendimize hem de başkalarına yakıştırdık. Kimine öyle yakıştı ki çıkaramadı üzerinden.
Yalnızlık iyi şeydir, herkes gider ama o kalır…
Murat AYDIN
ANKARA