Cevap :
GURBET ELLERİ
Gurbet ve sıla kavramı biz Anadolu insanının bitmez tükenmez acısıdır,aile yapısı itibariyle hiçbir millette bulunmayan bu haslet,baba ocağında ki insan sevgisi ile yoğunlaşması ve belir li bir olgunluğa erişmesinden kaynaklanır Yurt sevgisi,vatan sevgisi bu niteliklerimizin bir sonucudur,fakat bazı nedenlerden ötürü;ekile cek toprağın yetersiz,çalışabilinecek iş ortamın bulunmaması Anadolu insanını gurbet ellere mahkum etmiştir Bu sebeplere bir de yurt dışında çalışma zorluğu eklenince ayrılığın acısı daha bir koyulaşır, Akşamların da o yaban ellerinin bir ezan sesi dahi duymamanın iç sızısı gözlere yansırda serde Anadoluluk vardır ,saklar elin yabanından gizli,gizli silerken kirpiklerinde kalan damla ları elinin tersiye Kimi çobanlık ettiği yaylaları düşünür,kimi geride boynu bükük bıraktığı yavuklusunu,babası şu akşamlarda nasıl derinden çekiyordur son sıgarasını,anayı getirmek bile istemez aklına,Allahtan bir köylüsüne rast gelmiştir o anbilir ki daha yürek tüketecek çok zamanı olacaktır Zaman nasıl geçer bu yürek yıpranışlarıyla,artık ne yardan vazgeçilir ne serden,gurbetçinin aklı bir orada bir burada,iki eli böğründe ,çaresiz ve yüzü hep vatana dönük yaşar durur gurbet akşamlarını Bazen bir türkü ile çıkar Sivas”ın mor dağlarına dinler aşık Veysel”i bir ardıç gölgesinde, kimi Karadeniz”in hırçın dalgalarında dinler martıların çığlıklarını,bazen İstanbul”un sisli sabahlarına takılır gönlü ve bir vapur düdüğü ile ürperir tepeden tırnağa Nasılda yalnız hisseder kendini böylesine yoğun duygular yaşarken,o nu ne sarışın çocuklar anlar ne de bir türlü kendi kültürüyle yetiştiremedikleri,ellerli şakaklarında gözlerinde nem, yine en koyu akşamlar Ne yeşili yeşildir oraların,ne mavisi,ne de yağmur sonrası toprak kokar kendi vatanının toprak kokusu gibi Tezek kokulu Anadolu akşamlarının özlemi bir demli çay hasretiyle tüter burnunda,hele bir de yatsı namazının yorgunluğu çöktü mü uyku uyku gözlerine zor atar kendini yatağına ve soğuk yastığına sarılmanın keyfini beden yorgunluğu hoyratça alır elinden Kaç vakittir sabah ezanlarında aç bilaç güneş doğmadan henüz düşer yaban ellerinin gri kaldırımlarına Kaç keşke geçirir,kaç ah çeker derinden her bayram sabahı,bir anı bile çıkmaz aklından o baba ocağında ki günlerin,çocuklarına aldığın pabuçların bi sana bıraktığı hüzünle kaçıp uzak bir odaya nasıl da sesli sesli ağlarsınız,bir sıgara dumanıyla savrulmak istercesine ta yurduna Bayram namazlarında kıbleye doğrulduğun an,bilirsin ki yüzün vatana da dönüktür ve bir türlü secdeden kalkmak istemezsin,kapatıp gözlerini, bir kuş kanadıyla konarsın köy camisinin serin avlusunaöyle ya ha kıbleye dönmüşsün ha vatana
YANLIŞ NERDE