Cevap :

çekoslavakyalılaştırmadıklarımızdanmıymışsınız?

FİİLİMSİLER (EYLEMSİLER)

Fiillerin aldığı kip eklerini almayan, fiilden türediği halde cümlede isim, sıfat ve zarf görevini üstlenen; ekfiil almadan yüklem olamayan; sade­ce yan cümlecik kurabilen isim soylu sözcükler­dir.

 

Fiilden türetilmiş her isim soylu sözcük, fi­ilimsi olamaz. Bir sözcüğün fiilimsi sayılabilmesi için;

fiilden türemiş olması fiil anlamını bütünüyle yitirmemesi cümlede ad, sıfat ve zarf göreviyle kullanıl­ması yan cümlecik oluşturması gerekir. ·

Bu maddeleri "oku-" eylemiyle örneklendire­lim :

Bunları okumak istemiyorum. (Fiilimsi, eylem adı) Okumanın tadı bir başkadır. (Fiilimsi, eylem adı) Okuyan insan, yorum yapabilir bence. (Fiilimsi, sıfat görevinde) Okuyacak bir şeyler arıyordum. (Fiilimsi, sıfat görevinde) Kitabı okumadan yorum yapamam. (Fiilimsi, zarf görevinde) Aldığı notu okur okumaz beni aradı. (Fiilimsi, zarf görevinde)

 

Fiil ile fiilimsi arasındaki belli başlı farklar ve fiilimsilerle ilgili özellikler şunlardır:

Fiiller temel cümle, fiilimsiler yan cümlecik kurar. Fiiller, çekimlenerek yüklem olur, fiilimsiler ekfiil alarak yüklem olur. Fiilimsilerin yüklem olduğu cümleler İsim cümlesi, fiillerin yüklem olduğu cümleler fiil cümlesi olur. Bir cümlede kaç tane fiilimsi varsa o kadar da yan cümlecik bulunur. Fiiller, kişilere göre çekimlenebilir; fiilimsile­rin genelinde fiil çekimi yoktur. Fiilimsi ekleri, yapım ekleri olduğu için bütün fiilimsiler türemiştir. Fiilimsilerin yer aldığı cümleler yapısı bakı­mından "girişik - bileşik" cümle sayılır. Böyle cümleler birden çok yargı içerir.

 

Fiilimsiler görev ve anlamları bakımından üçe ayrılır:

I. İSİM - FİİLLER (AD - EYLEMLER):

Fiil kök ya da gövdelerine "-mak/ -mek, -ma / -me, -ış / -iş / -uş / -üş" ekleri getirilerek oluşturulur:

Bu ofiste çalışmak istiyorum. Filmi izlemeyi ben de çok istedim. Ulusa seslenişi herkesi etkilemişti.

Bu cümlelerdeki altı çizili sözcükler isim - fiil olarak kullanılmıştır.

 

-mak(-mek) yapılı isim - fiiller, belirtisiz ad tamlamasında tamlayan olabilir:

Kazanmak isteği her insanın gönlünden geçer.

 

"-me, -iş" yapılı isim - fiiller, belirtili ve belirtisiz ad tamlamalarında tamlayan ya da tamlanan olabilir:

İnanma ihtiyacı, insanın doğasında var olan bir olgudur.

Tamlayan

 

Apartmanın girişi tertemiz olmuştu.

Tamlanan

 

Direnmenin anlamı yok, sen hatalısın.

Ty

Soruyu çözüşü biraz ilginçti.

Tn

 

"-mek, -me, -iş" eki almış kimi sözcük­lerde eylem anlamı yoktur. Bunlar fiilimsi özel­liğini yansıtmaz, tamamen ad sayılır:

Çizme, kavurma, dondurma, ekmek, yemek, yağış, görüş... gibi.

 

İsim - fiiller; cümlede özne, nesne, tümleç ve ekfiil alarak yüklem olabilir :

Kazanmak, insana keyif verir. Özne (isim-fiil) Annem gitmeyi düşünmüyordu. A/esne (isim-fiil) Gülmeye bile hasrettik burada. D.T. (isim-fiil) En büyük ideali yarışmaktı.

Yüklem (isim-fiil)

 

İsimfiiller, yan cümlecik oluşturur. Cüm­lenin hangi öğesinde isim-fiil varsa o öğe yan cümlecik olur:

Alevlerin bir anda yükselmesi herkestedirgin etmişti.

Yan cümlecik (Özne) Nesne Nesne Yüklem

 

II. SIFAT - FİİLLER (ORTAÇLAR):

Fiil kök veya gövdelerine "-an, -ası, -mez, -ar, -dik, -cek, -imiş" ekleri getirilerek oluşturu­lur. Bu eklerden birini alan sözcük, sıfat-fiil olma­nın yanı sıra, sıfat özelliği de göstermeye başlar.

 

yapılan hata

göçer toplum

kapanası ağızlar

anlatılmaz dert

tanıdık yüz

yapılacak işler

unutulmuş dostlar

söylenen söz

güler yüzler

öpülesi eller

görünmez kaza

bildik çevre

taşınacak eşya

birikmiş para

 

Yukarıdaki örneklerde altı çizili sözler, bir adı niteledikleri için sıfat; fakat fiil olma özelliklerini yl-tirmedikleri için sıfat-fiil (ortaç) olarak adlandırılır.

 

Sıfat-fiiller, sıfat tamlamalarında tamlayan olarak kullanılır:

Yüzen ev, kıyıya ulaşmıştı.

SF(Ty) A

Sıfat Tam.

 

Sıfat-fiiller de adlaşmış sıfat olarak kullanıla­bilir :

Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar. Adlaşmış Sıfat-fiil

 

Fiillerden türeyen bütün sıfatlar, sıfat-fiil de­ğildir. Sıfat-fiil olabilmeleri için fiil anlamlarını da sürdürmeleri gerekir. Ayrıca sıfat-fiillerin olumsuzları "-me, -ma" ekleriyle yapılabildi­ği halde, sıfatların olumsuzları bu eklerle oluşturulamaz:

 

Konuşan toplum Konuşmayan toplum

Sıfat-fiil Sıfat-fiil

(olumlu) (olumsuz)

Çözülmüş sorular Çözülmemiş sorular

Sıfat-fiil Sıfat-fiil

(olumlu) (olumsuz)

Bildik çevre Bilmedik çevre

Sıfat-fiil Sıfat-fiil

(olumlu) (olumsuz)

 

Gezici tiyatro

Sıfat (olumlu)

"-ma, -me" ekleriyle olum­suzu yapılamıyor.

 

Sıfat-fiil ekleriyle türeyen; fakat eylem anla­mını bütünüyle kaybeden, yani fiilimsi özel­liği taşımayan sözcüklerimiz de bulunmakta­dır :

tükenmez (kalem), çekecek, dolmuş, yakacak, ye­miş, giyecek, içecek, geçmiş... gibi.

 

III. ZARF - FİİLLER (BAĞ - FİİLLER / ULAÇ­LAR) :

Fiil kök ya da gövdelerine "-ip, -ince, -erek, -dıkça, -madan, -alı, -dığında, -meksizin, -esiye, -(e)rken, -e ... -e, -(i)r ... -mez" ekleri getirilerek yapılır. Bağ-fiiller cümlede genellikle zarf görevi üstlenir:

 

Yanımıza gelip bir açıklama yaptı. (Yanımıza geldi ve bir açıklama yaptı.)

bağlayıcı unsur olmuş

 

Olan biteni sırıtarak anlatıyordu.

ZF (Durum)

Uyanınca beni ararsın.

ZF (Zaman)

Utana sıkıla çaldım kapıyı.

ZF (Durum)

Babam geldiğinde ben uyuyordum.

ZF (Zaman)

Uçaktan iner inmez annemi aradım.

ZF (Zaman)

Durmadan konuşuyor, bizi boğuyorsun.

ZF (Durum)

Emekli olalı tam sekiz yıl, uzak durdu kapalı mekanlardan.

ZF (Zaman)

Kardeşlerinin ikisini de ölesiye seviyordu.

ZF (Durum)

Bu cümle örneklerinde de görüldüğü gibi zarf-fiiller, cümlede daha çok zarf tümleci görevi üstlenmekte, eylemleri durum ya da zaman bakı­mından belirtmektedir.