Cevap :

Uzay bilimleriyle uğraşanlar veya uzaya meraklı olanlar daha iyi bilirler.Dünyamızın varlığı ve üzerinde yaşayan canlılar evrenin doğasına tamamen ters bir durumdur.Samanyolu galaksimizde Dünya isimli bir gezenin varolmadığını düşünerek evreni incelediğimizde aslında evrenin gaz,toz,enerji ve madde parçacıklarından başka bir şey olmadığını görürüz.Yada bizim algı sınırlarımız içerisinde öyle olduğunu düşünürüz.

Gerçektende öyledir.Bizler evreni algılayabildiğimiz sınırlar çerçevesinde yorumluyoruz.İnsanoğlunun evren merakı yüzünden daha uzak mesafeleri görebilmek için uzaya teleskoplar bile yerleştirildi.Hiçbir zaman gidemeyeceğimiz mesafeleri görmeyi başardık.Bol miktarda galaksi adını verdiğimiz madde yığınlarını görüntüledik.Muazzam bir yapı.Bizler evreni incelerken görebilmeyi umduğumuz en önemli şey ise,bizimkine benzer bir Dünya ve bize benzer canlı türleriydi.Ancak ne öyle bir Dünya ne de bize benzer canlılar vardı.

Evren adını verdiğimiz yapıyı düşünürken insan faktörünü yani kendinizi devre dışı bırakmalısınız.Evrendeki fiziksel oluşumlar,üzerinde yaşadığımız Dünya’dan çok farklıdır.Bilmediğimiz fizik ve kimya kuralları geçerlidir.Algı sınırlarımızı zorlayan sıcaklıklar ve soğukluklar mevcuttur.Ve yine algı sınırlarımızı zorlayan mesafeler,büyüklükler.

Evreni düşünürken kesinlikle ben merkezli olmamalısınız.Evren sizin için varolmamıştır.Siz varolan evrenin küçük bir parçasısınız.Hatta o kadar küçüksünüz ki,kabaca bir örnek verecek olursak,bedeninizdeki bir hücre kadar.

Evren,insan için yaratılmamıştır.Yada evren,insan için varolmamaktadır.Evrenle Dünya’nın bazı ortak özellikleri vardır.Evrende düzen ve düzensizlik bir aradadır.Tıpkı Yaşadığımız Dünya’da olduğu gibi.

Evrendeki yapıların bazı ortak özellikleri vardır.Mesela tüm galaksiler dönerler.Merkezlerinde yoğun bir enerji kütlesi,etrafında kendisinden daha soğuk maddeler,gaz ve toz bulutları mevcuttur.Evrende zamanın farkına varmamızı sağlayan yegane şey kütlelerin dönme hareketidir.Bu dönme hareketi olmasaydı,beklide zaman diye bir kavramdan haberimiz olmayacaktı.

Bizler-insanoğlu ve tüm canlılar-yaşadığımız gezegenin bir parçasıyız.Uzaydan gelmedik.Bu Dünya’nın bir ürünüyüz.Dünya’ya baktığımızda ise Evrende Dünya’daki şartlara benzer bir gezegen mevcut değil.En azından biz böyle bir gezegene rastlamadık bu güne
kadar.Mesela,Dünya’da su ismini verdiğimiz sıvı,uzayda katı halde yani buz halinde bulunuyor.Güneş’e yakın gezegenlerde böyle bir oluşum yok.Dünya’daki madde çeşitliliği de aynı şekilde.

En önemli konu ise,cansız bir maddeden bizim gibi canlıların oluşması.Evren merkezli düşünürsek aslında bizim gibi bir Dünya’nın ve bizim gibi canlıların varolması tam bir saçmalık.

İşte bu noktada dürüst olmak gerekirse büyük bir iradenin kasıtlı olarak böyle bir yapıyı meydana getirdiğini söylemek zorundayız.

Hawking,başka dünyalar aramamız gerektiğini düşünüyormuş.Başka bir Dünya yok.Bizler bu Dünya’ya aitiz.Bu Dünya’nın şartlarında yaşıyoruz.Bu Dünya’nın şartlarına uygun bir varlığız.Bu Dünya’ya adeta hapis olmuş durumdayız.Nükleer enerjinin gücünü ortaya çıkarabilen insanoğlu sahip olduğu bilgi birikimiyle zamana bağlı olarak çok daha büyük işler başarabilir.Hatta Mars’ı yörüngesinden çıkartarak yaşanabilir bir Dünya haline getirebilir.Ancak bizim sahip olduğumuz bilgi,bilinç,irade son derece sınırlı.Bizler evrende,belli bir zaman diliminde belli bir yaşam sürecine sahip canlılarız.

Dünya,özene bezene yaratılmış bir yaşam platformudur.Hiç kimse korkmasın.Sonumuz göktaşı çarpmasıyla olmayacak.Bu Dünya’da çok fazla kıymetli şey var.Çok fazla emek var.Çok fazla yaratılmışlık var.

insan  canl ıvarlıktır. evren sonsuz yer kaplayan bir yer işte