Cevaplandı

okyanusal levhaların birbirinden uzaklaştığı alanlarda araya giren magmanın boşluğu doldurması olayına ne isim verilir?

Cevap :

Beat07

kıtaların bilimadamı ey Afrika, Hidistan ve Avust-ralya'da benzer geniş ölçekli buzullaşmaların olduğu belirlenmiştir.Bu olgu, bu kıtaların o dönemde Gü-ney Kutup Bölgesi'nin çevresinde birleşik halde bulunuyor olmalarıyla açıklanabilir.Öte yandan Atlas Okyanusu'nun her iki yakası arasında, kayaç yapısı ve jeolojik yapı açısından büyük benzerlikler vardır.Örne-ğin Brezilya kıyıları boyunca uzanan yaşlı kayaç kuşağı, Afrika'nın batı kıyılarındaki kuşakla uyum içindedir.Ayrıca, Güney Amerika ile Afrika'nın Atlas Okyanusu kıyıları boyunca uzanan en eski deniz çökelleri Jura yaşlıdır; bu durum da, bu dönemde iki kıtayı ayıran okyanusun bulunmadığına işaret eder.1950'lerde İngiliz jeofizikçiler Stanley Keith Runcorn ve P.M.S. Blackett ile başka bilim adamlarının çalışmaları sonu-cunda, Yer'in magnetik alanının jeolojik geçmişteki yapısına ilişkin olarak elde edilen bulgular kıtaların kayması kuramına yönelik ilgiyi artırdı.Magnetit gibi ferromagnetik mineraller, korkayaçların bileşeni olarak kristalleşirken kalıcı bir mıknatıslanmaya uğrar.Bu mıknatıslanmanın yönü, Yer'in magnetik alanının o dönemdeki ve yerdeki yönüyle aynıdır.Daha sonraları ufalanma yoluyla ana kayaçtan dökülen mıknatıslan-mış mineral parçaları, tortul çökeller halinde birikirken bu kez o dönemdeki magnetik alanın doğrultusun-da yeniden yönlenirler.Yeryüzünün değişik bölgelerinden seçilen farklı yaşlardaki kayaçlar üzerinde yapılan artık magnetizma incelemeleri, magnetik kutupların farklı dönemlerde farklı yerlerde bulunduğunu göstermiştir.Magnetik kutupların yer değiştirme eğrileri, çeşitli kıtalar için farklıdır; bu farklılıklar bugün ayrı olan kıtaların bir zamanlar bitişik olduğu varsayımıyla açıklanır.Örneğin, Avrupa ve Kuzey Amerika i-çin bu eğriler, Kuzey Amerika'nın Triyas Döneminden (y. 225-190 milyon yıl önce) günümüze değin, Av-rupa'ya göre 30° kadar batıya kaymış olduğunu ortaya koyar. Okyanus tabanının şekline ilişkin bilgilerin artması ve daha sonraları deniz dibi yayılması kuramı (*) ile levha tektoniğinin (*) geliştirilmesi, kıtaların kayması düşüncesini güçlendirdi.1960'ların başında ABD' li jeofizikçi Harry H. Hess, okyanus ortası sıradağların sırtlarında,magma etkinlikleriyle yeni okyanus ka-buğu oluşumunun sürmekte olduğunu ileri sürdü.Yermantosundan yukarı doğru yükselen erimiş kayaç malzemesisoğuduktan sonra yeni bir magma sokulmasıyla iki yana doğru itiliyor ve böylece okyanus taba-nı yatay doğrultuda, sırtlardan öteye doğru hareket ediyordu. 1960'ların sonlarında, başta Jack E. Oliver ve Bryan L. Isacks olmak üzere çeşitli ABD'li araştırma-cılar, deniz dibi yayılması kuramını, kıtaların kayması varsayımıyla bütünleştirerek levha tektoniği kuramı-nı geliştirdiler.Bu kurama göre, Yer'in taşküre bölümü çok sayıda büyük levhadan oluşmakta ve bu levha-lar yermantosunun yumuşak (kısmen erimiş halde) üstmanto (astenosfer) katmanının üstünde yüzmektedir. Okyanus ortası sırtlar da, bazı levhaların kenarlarında oluşmaktadır. Bu durumun görüldüğü yerlerde taşküre levhaları ayrılmakta ve yükselen manto malzemesi uzaklaşan kenara eklenerek yeni okyanus tabanını oluşturmaktadır. Levhalar sırtlardan uzaklaştıkça kıtaları da beraberlerinde sürüklemektedir. Bütün bu etmenler dikkate alındığında, Amerika kıtalarının yaklaşık 200 milyon yıl öncesine değin Avrupa ve Afrika ile bitişik olduğu ve bu kıtaların bugünkü Orta Atlas Sırtlarındaki yarılmayla birbirlerinden uzaklaştığı söylenebilir.Ayrılmanın başlamasıyla kıtalar yılda ortalama 2 cm kaymış ve bugünkü ko-numlarını almıştır.Henüz tam kanıtlanamamış olmakla birlikte, tek bir kara kütlesinin parçalanması ve bu parçaların kayması olayının bütün jeolojik çağlar boyunca oluşan benzer bir dizi olayın yalnızca sonuncusu olduğu söylenebilir. Kıtaların Kayması, AnaBritannica

Bilgisayar Destekli Haritalama Laboratuarı'nın bir köşesinde alelâde bir kutu. İçerisinde 14 jeolojik harita var ve 1 kg ağırlığında.Fakat bu mütevazı kutu, dünya coğrafyasının son 250 milyon yıllık serüvenini anlatıyor. Serüvenin kahramanı ise bir okyanus. Şaka değil, halen çıkarıp kullanmakta olduğumuz petrole yataklık etmiş olan tropikal bir okyanus bu. Adı TETİS. Fakat kapanmasıyla birlikte, sadece birer iç deniz olarak günümüze ulaşan Akdeniz, Karadeniz ve Hazar Denizi dışında, ondan kalan başka hiçbir canlı hatıra yok... Dr. Ö. Faruk Noyan

Proje 80'li yılların ortasında başladı. Pierre-Merie Curie Üniversitesi (Paris 6)'nden Profesör Jean Decourt, Luc Emmanuel Ricou ve Bruno Vrielynck'in öncülüğünde bir grup jeolog, yerküre tarihinin son 250 milyon yılı üzerine yapılmış dünyadaki bir çok noktalardaki ayrı araştırma (nokta-araştırma) sonuçları-nı biraraya getirerek büyük bir sentezi gerçekleştirmeye girişti.124 araştırmacıyı, bugüne kadar denenme-miş bir çalışmanın etrafında biraraya getiren projenin hedefi, Tetis'in fiziki coğrafyasını ortaya çıkarmaktı.

“TETİS” DİYE BİR OKYANUS Yaklaşık 250 milyon yıl önce, karaların bütünü tek bir kıta şeklindedir: Panje. Bu kıta, güneyde Gondwana (bugünkü Güney Amerika, Afrika, Madagaskar, Hindistan ve Avustralya), Kuzeyde Avrasya (bugünkü Kuzey Amerika, Avrupa ve Asya)'dan oluşmaktadır.Yer yüzünün geri kalan kısmı ise uçsuz bucaksız dev bir okyanusla kaplıdır: Pantalasa. Panje kıtasının doğusunda üçgen şeklinde dev

-Okyanusal levhaların birbirinden uzaklaştığı

alanlarda derinlerden gelen magmanın oluşan 

boşluğu doldurmasıyla oluşan şekiller(Bu yolla

okyanus tabanları genişlediği için bu olaya Deniz 

Tabanı Yayılması denir.)