Kurmaca metin,yazınsal gelenekteki birtakım metinleri dışında bırakması olasılığıdır. Kurmaca metinde anlatılmak istenen şey kullanmalık metinlerden farklı olarak dolaylı anlatımla yazılır.Yani okuyucuya iletilen mesaj doğrudan verilmez.Sonunda okuyucunun metin hakkında yorum yapması istenir. Fabllar kurmaca metine örnek teşkil etmektedir.
Boğruya kendisine değil de öyküde çizilene benzer.İlişkilerine uygulanması tüketilemeyecek bir süreçtir.Bu parçada kadercilik kavramı dolaylı olarak anlatılmaktadır.Eninde sonunda ölüm kaçınılmazdır.Fare umutsuz ve karamsar,tedirgin bir tip üstlenir.Yani anlayacağımız gibi kurmaca metin olan bu fablda, biz insan yaşamının çıkmazlarla dolu olduğunu,dünyaya gelirken dertsiz,sıkıntısız geldiğimizi ancak zaman geçtikçe sorunlarımızın da bizimle arttığını söyleyebiliriz.
Sanatsal (kurmaca) metinler genel olarak şu özellikleri taşır:
Destan, halk hikâyesi, masal, fabl, öykü, roman, tiyatro gibi türleri kapsar.
Bu türlerde anlatılanların bir kısmının hiçbir gerçeklik temeli yoktur. Masal, fabl gibi türler bu gruba dâhil edilebilir.
Bir kısmı istenirse gerçeklikten hareket edilerek, istenirse tümüyle tasarlanarak yaratılır. Öykü, roman, tiyatro gibi türler bu gruba dâhil edilebilir.
Bir kısmı mutlaka bir gerçekliğe dayanır; ama söz konusu gerçeklik bir düş ve kurgu perdesinin altında nerdeyse görünmez hâle gelir. Destan, halk hikâyesi gibi türler bu gruba dâhil edilebilir.
Anlatıcı, kişi, zaman, mekân olay ögeleriyle kurulurlar. Kurmaca metinlerin asıl varlık nedeni okuru bilgilendirmek, ona bir şeyleri öğretmek değildir.
Kurmaca metinlerde yazarın asıl amacı, kendi kurduğu bir dünyanın içine çekerek okuru dar yaşam alanının dışına çıkarmak ve başkalarının yaşamına ortak etmek, eğlendirmek, dolayısıyla da onun yaşantılarını zenginleştirip renklendirmektir.
Kurmaca metinlerin öğretici-eğitici işlevi doğrudan değil, dolaylıdır. Bu metinler daha çok, estetik zevk vermek, heyecan uyandırmak amacıyla yazılır. En gerçekçi kurmaca yapıtlarda bile hiçbir okur gerçeğin kendisini bulamaz. Çünkü yazar, ele aldığı gerçekliği yaratıcılığını, düş gücünü, özlemlerini, sanat zevkini, hayata bakış açısını vb. işin içine katarak yeniden yaratır. Gerçekliği kurgular, eklemeler ve çıkarmalar yaparak ona dilediği biçimi verir. Yani kurmaca bir metindeki kişi, zaman, mekân, olay öğeleri farklı bir yazar tarafından değiştirilip farklı şekilde yeniden kurgulanabilir.
Bu yüzden de aynı gerçek olay ve kişilere dayalı hiçbir kurmaca yapıt diğerine benzemez.
Kurmaca metinler günlük hayatın ve bilimin gerçekleriyle doğrulanmak zorunda olmadıklarından yüzyıllar boyunca tazelik, gerçeklik, evrensellik ve güncelliklerinden bir şey kaybetmezler. Geçmişte birçok bilim adamının geliştirdiği çok sayıda "bilimsel" kuramın geçerliliğini yitirmesine karşın "İnsanlık Komedisi, Don Kişot ve Metinler genel olarak öyküleyici ve betimleyici anlatımla yazılır. Kurmaca metinlerde tanımlama, örnekleme, tanık gösterme, sayısal ve bilimsel verilerden yararlanma gibi düşünceyi geliştirme yolları kullanılmaz. Üsluba ağırlık verildiğinden deyimlerden, ikilemelerden, sözcüklerin duygusal anlamlarından yararlanma; benzetme, kişileştirme, konuşturma, eğretileme sanatlarına başvurma gibi anlatımı geliştirme yollarına ağırlık verilir. İstendiğinde diyaloglar, monologlar vb. ön plana çıkarılır.
Sanatsal (kurmaca) metinlerin bir kısmı anlatmaya, bir kısmı göstermeye dayalıdır.
Anlatmaya dayalı sanatsal (kurmaca) metinler genel olarak şu özellikleri taşır:
Yazılı metinlerdir.
Öyküleyici ve betimleyici anlatım iç içe kullanılır. Olaylar oluş sırasıyla verilmek zorunda değildir. Sadece okunarak algılanabilir.
Her okur, kişi ve mekân öğelerini kavrama, tasarlama gücüne ve yaşantısına göre zihninde farklı biçimlerde oluşturur. Metni okurken bir taraftan da anlatılanları hayal etmeye çalışır.Anlatmaya dayalı sanatsal metinlerin başlıcaları şunlardır: destan, masal, fabl, öykü, roman