Cevap :
Din ne demektir?
-İnsanın biyolojik(bedensel) ve psikolojik(ruhi) yapısı
Din, insanın olduğu her yerde var olan, doğumundan ölümüne kadar hayatının her evresinde karşısına çıkan evrensel bir olgudur. Din, Arapça bir kelime olup yol, adet, hüküm, kanun, düzen, karşılıklı mükafat-ceza, itaat, inanç gibi anlamlara gelir. Terim olarak din; "insanın Allah, diğer insan ve varlıklarla münasebetlerini düzenleyen ve insan hayatına yön veren, onlarla ilgili davranışlara esas olacak kurallar bütününe verilen ad"dır.
Bilim adamları dini nasıl tanımlamışlardır?Bilim adamları bütün dinlerde bulunan inanç, ibadet, ahlâk gibi ortak özellikleri dikkate alarak dinin tanımını şöyle yapmışlardır: "Bir topluluğun sahip olduğu inanç, ibadet ve ahlâk kurallarının bütünüdür"
İslam âlimlerine göre dinin tanımı nedir?
İslâm âlimleri de İslam'ın özelliklerini dikkate alarak dinin tanımını şöyle yapmıştır: "Din kuralları Allah tarafından konulan, peygamberler aracılığı ile insanlara bildirilen, akıl sahibi insanların kendi istekleriyle hayırlı olan şeylere sevk ederek dünya ve ahirette mutluluğa ulaştıran ilâhi kanundur."
İslam âlimlerinin yaptığı bu tanımdan yola çıkarak şu sonuçlara varabiliriz;
"Din, Allah tarafından ortaya konulmuştur.
"Din, peygamberler aracılığı ile gönderilmiştir.
"Dini, akıl sahibi insanlar kendi hür iradeleriyle kabul eder.
"Din, insanları iyiye, güzele, doğruya çağırır.
"Din, insanların dünya ve ahirette mutlu olmalarını amaçlar.
"Din, Allah'ın gönderdiği öğütleri kapsar. Bunlar Allah'ın emirleri, yasakları ve önerileridir.
Verilen bu bilgiler ışığında dini, "insanın aklını ve özgür iradesini kullanarak iyiye, güzele ve doğru olana yönelten, ilahi kurallar bütünü" olarak tanımlayabiliriz. Buna göre bir kimsenin dini görevlerden sorumlu olması için ön şart akıllı ve özgür olmasıdır. İnsanı diğer varlıklardan ayıran en önemli özelliği olan aklın, dini anlamada önemli bir yeri vardır.
Dinin temel esasları nelerdir?Dinin esasları içinde, insanların birer kul olarak Allah'a karşı sorumlulukları; iman, ibadet, ahlâk esasları ve insanların birbiriyle olan ilişkilerinde uymaları gereken kurallar yer almaktadır.
-İnsanın biyolojik(bedensel) ve psikolojik(ruhi) yapısı
İnsan, üstün ve şerefli bir varlık olarak iki ana unsurdan oluşmaktadır. Bu unsurlar, insanın fiziki yönü olan bedeni ile manevi yönü olan ruhudur.
Biyolojik bir varlık olarak insan;Bütün canlıların beslenme, korunma, yaşama ve çoğalma gibi özellikleri vardır. Bu nitelikler insan için de geçerlidir. Bunun için insan da hayatını devam ettirmek amacıyla diğer canlılar gibi yer içer. Olumsuz etkilere karşı korunur. Her canlı gibi insan da ölümlüdür. Soyunun devamı üremesine bağlıdır. Bunu da cinsi ihtiyaçlarını karşılayarak yapar. Şu halde insan biyolojik bir varlık olarak bedensel ihtiyaçlarını karşılamak durumundadır.
İnsan Allah tarafından en güzel biçimde yaratılmış bir varlıktır. Kur'anıkerim'deki "Şüphesiz insanı en güzel biçimde yarattık" (Tin suresi, ayet 4) ve "...Sizi şekillendirdi ve şekillerinizi de güzel yaptı" (Teğabün suresi, ayet 3) ayetleri insanın yaratılışında estetik ve değer taşıyan bir varlık olduğunu açıklamaktadır. Ayrıca Allah, en güzel şekilde yarattığı insanın yeryüzünde yaşamını sürdürmesi için evrendeki her şeyi onun hizmetine vermiştir. Bütün varlıklar ona doğrudan veya dolaylı olarak hizmet etmektedir. Kur'an'da "(Allah) göklerde ve yerde bulunanların hepsini size yararlanın diye verdi. Muhakkak ki bunda düşünen insanlar için ibret vardır."(Casiye 13) buyrulmaktadır.
İNSAN
FİZİKSEL YÖN
RUHSAL YÖN
YEMEK
İÇMEK
UYUMAK
HAREKET ETMEK
SEVMEK
İNANMAK
MUTLU OLMAK
KAYGI DUYMAK
İnsanın Doğası ve Din
İnsanın fiziksel ve ruhsal yönlerini sadece bunlarla sınırlandıramayız. Bunlar dışında yineinsanın;
Eğlenme, oynama, düşünme, hastalanma, vb. yönlerinin de olduğu unutulmamalıdır.
İnsanın Doğası ve Din
Kur'ân-ı Kerîm’de insanın doğası bedenselve ruhsal yönleriyle bir bütün olarak ele alınmakta, insanın yaşamı sırasında bu iki bünyenin ihtiyaçları arasında bir denge kurması istenmektedir.
İnsanın Doğası ve Din
İnsanın sadece fiziksel, yani bedensel ihtiyaçlarını gidermesi; onun sağlıklı bir şekilde yaşamını sürdürebilmesi için yeterli değildir.
İnsanın Doğası ve Din
İnsanın sadece fiziksel, yani bedensel ihtiyaçlarını gidermesi; onun sağlıklı bir şekilde yaşamını sürdürebilmesi için yeterli değildir.
İnsanda yeme, içme ve barınma gibi biyolojik ihtiyaçlar nasıl doğuştan geliyorsa, din duygusu da doğuştandır.
İnsanın Doğası ve Din
İnsan her zaman yüce ve kudretli bir varlığa güvenme, ona sığınıp veondan yardım dileme ihtiyacı hisseder. İşte bu sığınma ve güvenme duygusu ancak din ile karşılanır.
Kur'ân, insanın öncelikle biyolojik bir varlık olduğuna vurgu yapar.
Bir Kur’an ayetinde;
“Biz insanı süzülmüş bir çamurdan yarattık. Sonra onu nutfe halinde sağlam bir yere yerleştirdik. Sonra da o nutfeyi bir alâka’ya çevirdik. Ondan da küçücük bir et, o küçücük etten de kemikler yarattık, kemiklere de et giydirdik.”
(Müminun, 23/12-14)
buyurulmaktadır.
İnsanın Doğası ve Din
İnsandaki din duygusu doğuştandır.
"Dünyaya gelen her insan fıtrat üzere (inanma duygusuyla) doğar; sonra anne ve babası onu Yahudi, Hristiyan veya Mecusi yapar."
Peygamber Efendimiz yukarıda belirttiğimiz Hadis’i Şerif’i ile bunu ifade etmiştir.
İnsanın Doğası ve Din
Din duygusu insanda doğuştan vardır.
Tüm bu anlattıklarımızı özetleyecek olursak :
Din, insanın yaratılışının bir gereğidir.
Din, insanlık tarihi boyunca daima var olmuş evrensel bir olgudur.
Her insan, yüce bir varlığa inanmaya ve onu kendine ilah yapmaya kendini mecbur hissetmiştir.
İnsanın Doğası ve Din
Bu gerçekliği eski Yunan filozoflarından Plutharkos (Pülütarkos);
"Dünyayı dolaşınız; duvarsız, edebiyatsız, yasasız, servetsiz kentler bulacaksınız; fakat mabetsiz kent bulamayacaksınız." şeklinde ifade etmiştir.
İnsanın Doğası ve Din
"...Hiçbir millet yoktur ki, aralarında bir uyarıcı gelip geçmiş olmasın."
Bu gerçek K.Kerim’de de şöyle ifade edilmiştir: