Cevaplandı

Herkesin hırsız olduğu bir ülke varmış,ama istisnasız herkesinGece olunca, insanlar maymuncuklarını ve fenerlerini yanına alır ve komsusunun evini soymaya gidermiş Gün doğarken geri döndüklerinde yüklerini alırlarmış Ama her seferinde kendi evlerini de soyulmuş bulurlarmışÜlkede kimse kaybetmezmiş,çünkü herkes birbirinden çalar ve bu dolaşım son kisi ilk kişiden çalana kadar sürermiş.

Bir gün, nasıl olmuşsa, dürüst bir adam ortaya çıkmış Gece olduğunda, çanta ve fenerle dışarı çıkmaktansa evinde kalıp çalışmayı tercih edermiş. Hırsızlar geldiğinde evde ışık yandığını görüp soymak için içeri girmezlermişVe bu durum bir süre devam edince, ahali bir konunun açıklığa kavuşmasını istemiş: 
"Çalmadan yaşamak senin tercihin, ama başkalarını bir şey yapmaktan alıkoymaya hakkın yok"demişler Bunun üzerine dürüst adam, geceleri evinden çıkar, fakat hiçbir şey çalmaz,döndüğü zaman evini hep soyulmuş bulurmuşAdamın bir haftadan daha az bir sürede, yiyecek tek bir şeyi kalmamış ve ülkeyi terketmek zorunda kalmış 

Daha iyi soygun yaparak zenginleşenler kendileri için soygun yapmak üzere maaşlı hırsızlar tutmaya başlamışlarZengin fakir ayrımı giderek çoğalmış Zenginler mallarını korumak için polis teşkilatı ve hapishaneler kurmuşlar ve kendi mallarının çalınmasını yasa dışı ilan etmişlerAncak yoksulların mallarını çalmak hala serbestmişBir süre geçtikten sonra, artık kimse soymaktan ve soyulmaktan söz etmez olmuş Çünkü yoksulların çoğu ya açlıktan ölmüş ya da ülkeyi terketmişlerZenginler ve maaşlı soyguncular ise soyacak kimse kalmadığı için servetlerini yitirmeye başlamışlar.

Sonunda zenginler eski düzeni yeniden sağlamak için dürüst adamı başa getirmeye karar vermişlerAncak dürüst adamın evine gittiklerinde sadece yerde yazılı bir kağıt varmışKağıtda şunlar yazıyormuş:
" Bir insan sadece dürüst olduğu için aranıyorsa her şey için çok geç olmuş demektir"   bu hikayenin ana düşüncesi