Cevap :
EDEBİYATIN GÜZEL SANATLAR İÇİNDEKİ YERİ
İnsanda güzel duygular uyandıran, duygu düşünce ve hayal dünyasını zenginleştiren eserlere sanat eserleri denir.
Resim, müzik, mimari, heykel, şiir, edebiyat birer sanat dalıdır.
Sanat eserleri görsel (plastik) sanat eseri, fonetik sanat eseri ve dramatik(ritmik) olmak üzere üçe ayrılır. Resim, mimari, heykel, hat görsel; edebiyat ve müzik de fonetik; tiyatro, dans, sinema, bale,opera dramatik sanat dalına girer. Sanat eserinin amacı öncelikle doğruluk ve fayda değil güzelliktir. Sanat eserleri insanların duygu ve düşüncelerini anlatır. Bilimsel eserler gibi bilgilendirici ve nesnel değildir. Sanat işiyle uğraşanlara sanatçı denir.
Yukarıda verilen bilgiler doğrultusunda edebiyatın güzel sanatlar içerisindeki yeri, işitsel(fonetik) sanatlar grubu içerisindedir.
Duygu düşünce ve hayallerin söz ve yazı ile güzel ve etkili biçimde anlatılmasına edebiyat denir. Şiir, hikâye roman, , masal vb. edebiyatın türleri arasında yer alır.
Edebiyatın ana malzemesi dildir. Duygu düşünce ve hayaller dil ile anlatılır. Bu bakımdan dil güçlü bir iletişim aracıdır. Çağlar öncesinde ortaya konan eserler dil sayesinde günümüze dek varlıklarını korumuşlardır. Dil ile ortaya konan eserler edebî metinlerdir. Edebî metinler cümle ve paragraflardan meydana gelir. Paragraflar da kendi arasında anlamsal bir bağlantı kurarak edebî metni oluşturur.
2-EDEBİYATIN DİĞER BİLİM DALLARIYLA İLİŞKİSİ NEDİR
Güzel sanatların bir dalı olan edebiyatın diğer bilim dallarıyla ilgisi vardır. Bir sanatçının ortaya koyduğu eser psikoloji, sosyoloji, felsefe ve tarih vb. bilimlerle ilgili olabilir. Sanatçı sosyal bir çevre içerisinde yaşar; eserini ortaya koyarken de bu çevreden etkilenir. Ele aldığı eserde kişisel duygu, düşünce ve izlenimlerini anlattığı gibi toplumun gelenek, görenek, inanç gibi değerlerini de ele alabilir. Bir sanatçının yaşamı da ortaya konan eser kadar önemlidir. Örneğin Reşat Nuri Güntekin’in “Çalıkuşu” adlı romanı incelenirken; yazarın içinde bulunduğu ruhsal durumu belirlerken psikolojiden, sanatçının yetiştiği sosyal çevreyi incelerken sosyolojiden; yazarın etkilendiği akımları ve dünya görüşünü belirlerken felsefeden, eserin yazıldığı dönemi incelerken de tarih biliminden yararlanılır.
Bir edebi eserin değişik bilim dallarından yararlanması edebi esere bilimsel bir eser niteliği kazandırmaz. Çünkü edebi eser her türlü insan etkinliğinden, doğal varlık ve görünüşten faydalanır.Bu nedenle bilim dallarıyla edebi eser arasındaki farklılık güzel sanatlara özgü bakış tarzında ve değerlendirme biçimindedir.
Edebiyatın diğer bilimlerden yararlanmasının sebebi, işlenen konunun tam anlamıyla eksiksiz bir biçimde işlenmesi için gereklidir.``