Cevap :
III. Selim ileri görüşlü ve yenilikçi bir padişahtı. Osmanlı Devleti'nin ayakta kalabilmesi için köklü ıslahat hareketlerine ihtiyacı olduğunun farkına henüz bir şehzade iken farkına varmıştı.
Kendisinden önceki ıslahatçıların, halkın ve devlet bürokrasisin desteğini alamadıkları için başarısız olduklarına inanıyordu. Bu yüzden, padişah olur olmaz gerek devlet adamlarından gerek ise yerli ve yabancı uzmanlardan ülkenin içinde bulunduğu durum ve yapılacaklar hakkında layihalar (raporlar) istemiştir.
III. Selim bu raporları inceledikten sonra ıslahat planları yapmak ve uygulamaya koymak üzere ilk olarak Meclis-i Meşveret adında eyalet temsilcilerininde katıldığı bir danışma meclisi kurmuştur. Bundaki en büyük amacı devlet ile halk arasındaki kopukluğu gidermek ve yapılacak yenilikleri halka mal etmek vardı. Daha sonra da Nizam-ı Cedit (Yeni Düzen) adını verdiği ıslahat programlarını uygulamaya koydu.
Şimdi bu ıslahatlara bakalım.
Yeniçerilere talim yapma zorunluluğu getirmiştir. 1793 yılında modern silahlarla donatılmış ve düzenli talim yapan askerlerden oluşan bir ordu kurmuştur. Nizam-ı Cedit adı verilen ordunun eğitiminde Fransa ve İsveç'ten getirilen subaylar, mühendisler ve teknik elemanlar ile bu konuda yazılmış kitaplardan da yararlanılmıştır. Yeni ordu için İstanbul Levent ve Selimiye'de kışlalar inşa edilmiştir. Masraflar ise İrad-ı Cedit adı verilen özel hazineden karşılandı.
Tersaneye büyük önem vermiştir. Kendisinden önce kurulmuş olan Mühendsihane-i Bahr-i Hümayunu genişletip tersaneyi ve donanmayı yeniledi. Tophaneyi ıslah edip büyük toplar döktürdü. 1795 yılında Mühendishane-i Berr-i Hümayunu açtı.
Maliyeyi düzeltmek için devlet gelirlerinin yetersizliği yüzünden saraydaki altın ve gümüş kapları eriterek para bastırdı. Devlet adamlarının mallarının bir kısmını devlete bağışlamalarını sağladı. Yerli malı kullanılmasına öncülük yaptı. Zahire Nazırlığı'nı kurarak karaborsanın önüne geçmeye çalıştı.
Yönetim alanında yaptığı düzenlemelerle rüşvet ve israf ile mücadele etmiştir. Atamalarda liyakat ilkesini gözetmiş ve devlet işlerinde yeterli ve hak eden kişilerin göreve gelmesini sağlamıştır. Taşra yönetimini daha etkili hale getirmek için ülkeyi vilayetlere ayırmıştır.
Devletler arası diplomasiye çok önem vermiştir. Avrupa siyasetini yakından takip etmek için Paris, Viyana, Londra ve Berlin gibi başkentlere devamlı elçilikler açmıştır. Buralardaki elçilerden bulundukları ülkelerin dillerini öğrenmelerini, yenilikleri incelemelerini ve bunlarla ilgili raporlar yazmalarını istemiştir. Bu elçiler sayesinde Avrupa'da meydana gelen değişimlerden anında haberdar olunmuş ve Avrupa'yı daha yakından tanıma fırsatı sağlanmıştır.
Kendisinden önceki ıslahatçıların, halkın ve devlet bürokrasisin desteğini alamadıkları için başarısız olduklarına inanıyordu. Bu yüzden, padişah olur olmaz gerek devlet adamlarından gerek ise yerli ve yabancı uzmanlardan ülkenin içinde bulunduğu durum ve yapılacaklar hakkında layihalar (raporlar) istemiştir.
III. Selim bu raporları inceledikten sonra ıslahat planları yapmak ve uygulamaya koymak üzere ilk olarak Meclis-i Meşveret adında eyalet temsilcilerininde katıldığı bir danışma meclisi kurmuştur. Bundaki en büyük amacı devlet ile halk arasındaki kopukluğu gidermek ve yapılacak yenilikleri halka mal etmek vardı. Daha sonra da Nizam-ı Cedit (Yeni Düzen) adını verdiği ıslahat programlarını uygulamaya koydu.
Şimdi bu ıslahatlara bakalım.
Yeniçerilere talim yapma zorunluluğu getirmiştir. 1793 yılında modern silahlarla donatılmış ve düzenli talim yapan askerlerden oluşan bir ordu kurmuştur. Nizam-ı Cedit adı verilen ordunun eğitiminde Fransa ve İsveç'ten getirilen subaylar, mühendisler ve teknik elemanlar ile bu konuda yazılmış kitaplardan da yararlanılmıştır. Yeni ordu için İstanbul Levent ve Selimiye'de kışlalar inşa edilmiştir. Masraflar ise İrad-ı Cedit adı verilen özel hazineden karşılandı.
Tersaneye büyük önem vermiştir. Kendisinden önce kurulmuş olan Mühendsihane-i Bahr-i Hümayunu genişletip tersaneyi ve donanmayı yeniledi. Tophaneyi ıslah edip büyük toplar döktürdü. 1795 yılında Mühendishane-i Berr-i Hümayunu açtı.
Maliyeyi düzeltmek için devlet gelirlerinin yetersizliği yüzünden saraydaki altın ve gümüş kapları eriterek para bastırdı. Devlet adamlarının mallarının bir kısmını devlete bağışlamalarını sağladı. Yerli malı kullanılmasına öncülük yaptı. Zahire Nazırlığı'nı kurarak karaborsanın önüne geçmeye çalıştı.
Yönetim alanında yaptığı düzenlemelerle rüşvet ve israf ile mücadele etmiştir. Atamalarda liyakat ilkesini gözetmiş ve devlet işlerinde yeterli ve hak eden kişilerin göreve gelmesini sağlamıştır. Taşra yönetimini daha etkili hale getirmek için ülkeyi vilayetlere ayırmıştır.
Devletler arası diplomasiye çok önem vermiştir. Avrupa siyasetini yakından takip etmek için Paris, Viyana, Londra ve Berlin gibi başkentlere devamlı elçilikler açmıştır. Buralardaki elçilerden bulundukları ülkelerin dillerini öğrenmelerini, yenilikleri incelemelerini ve bunlarla ilgili raporlar yazmalarını istemiştir. Bu elçiler sayesinde Avrupa'da meydana gelen değişimlerden anında haberdar olunmuş ve Avrupa'yı daha yakından tanıma fırsatı sağlanmıştır.