Cevap :
nsan, doğumla bu dünya hayatına adım atar.
Ailede başlayan, okul ve çevreyle devam eden ömür, ölümle ebedi âleme açılır.
Toplumun en küçük çekirdeği olan ailede büyüyen ve gelişen çocuk, ilköğretimle, eğitim ve
öğretim basamaklarını çıkmaya başlar. Ardından orta ve yüksek öğretim, meslek hayatı…
İnsan, yaşantısında ve okulda sürdürdüğü eğitim sürecinde, gerekse okul dışı hayatında
arkadaşlar, dostlar edinir. Sınıf, okul, mahalle, meslek arkadaşı vb…
Sınıf, okul arkadaşlarımızla eğitim dönemimizi birlikte yaşarız. Sınıf içi davranışlarımızla
birbirimizi etkiler, iyi kötü, yeni davranışlar ediniriz. Bu davranışların şekillenmesinde öğretmenlerimiz
de önemli bir biçimde etkili olur elbette.
Ya mahalle arkadaşlarımız…
Davranışlarımıza yaşadığımız sokak ve mahallenin izleri de yansır. Kimi sokak ve
mahallelerde sergilenen davranışlar, o bölgede yaşayan insanların ortak tavırlarıdır. Olumsuz
davranış, âdet ve geleneklerin kabul gördüğü bir sokağa adımını atan çocuk/genç elbette çevresindeki
egemen davranışları, az ya da çok benimser, benimsemeye başlar.
Hangi komşularımızla görüşüyor, gidip geliyor, hatırlarını soruyoruz? Aynı mekânı, aynı binayı
paylaşmamıza rağmen, niçin kimi komşularımızla karşılaşmak bile istemiyoruz? Ya da niçin bazı
komşularımızla çok samimî bir biçimde görüşüyoruz? Bizi birbirimizden uzaklaştıran ya da birbirimize
dost kılan; huylarımız, davranışlarımız, hayata bakış tarzımız, değerlerimizdir.
Aynı iş yerinde çalışan iş arkadaşları, yaptıkları işin havasını birlikte teneffüs ederler. Aynı iş
yerinde yeni işe başlayan bir kişi, o iş yerinin şartlarıyla tanışır ilkin. Kendi alışkanlıkları ve
davranışlarına ters düşse de işyerindeki ortak davranışlara yöneltir kendisini.
Akan bir ırmağı tersine çevirmek mümkün mü? Suyun yönü, suyun akışı ancak ciddî
önlemlerle, yapılan setlerde, engellerle değiştirilebilir ancak.
Alışkanlığa dönüştürülen davranışların değiştirilmesi çok zor. Bu değişimi ancak büyük
insanlar, büyük kahramanlar, büyük önderler gerçekleştirebilirler. Kalabalıklara “dur!” diyerek, onların
yanlışa yürüyüşlerini doğruya, hayra çevirebilirler.
Sevgili Peygamberimiz, cehalet karanlığıyla gerçeği göremeyen, bâtıla doğru akan cahiliyeyi,
saadet asrına çevirdi. O, büyük bir dönüşümü gerçekleştirdi. Etkiledi, değiştirdi. Onun örnek
davranışlarıyla kendilerini değiştiren insanlık, ortaçağ karanlığını aydınlatarak, bedevîlikten sıyrılarak,
insanî, medenî bir hayat tarzını benimsediler, büyük medeniyetler ortaya koydular. Tarihe altın bir
dönem yaşattılar. El ele, gönül gönüle verdiler. Aydınlığa yürüdüler.
Arkadaşımız, dostumuz el ele verdiğimiz, birlikte olduğumuz, hayatı paylaştığımız insandır.
Bir soruyla konuyu biraz daha açalım: “İnsan, arkadaşlarını, dostlarını neye göre, nasıl seçer?”
Bilindiği gibi dost ve arkadaşlığın temelinde, ortak duygu, düşünce ve davranış vardır.
Dostluklar, bu ortak noktaların çokluğu veya yoğunluğu oranında büyür ve anlam kazanır.
Arkadaşımız, bir anlamda bizi yansıtır, bizi hatırlatır. Arkadaşımız, dostumuz bizim aynamızdır
bir bakıma. Biz onu, o bizi hatırlatır.
“Üzüm üzüme baka baka kararır.” der atalarımız. Aynı ortak duygu ve düşünceler,
davranışlarımızı da şekillendirir. Bizi birbirimize benzetir. Atalarımızın “atı atın yanına bağlayın ya
huyundan, ya suyundan” dediği gibi, alışkanlıklarımız, huylarımız da birlikte yoğrulur.
Arkadaşlarımızla sürekli bir iletişim sürdürürüz. Birbirimizi etkileriz. Bir arkadaşımızın uygun
bulmadığımız davranışını benimseyebilir ya da onu bu davranışa yabancılaştırabiliriz. Bu etkileyiş,
çoğu zaman davranışı daha etkin olanın yönünde gerçekleşir.
Şöyle ya da böyle, arkadaşlarımızdan etkileniriz. Olumlu, olumsuz tepkileri, davranışları huy
edinebiliriz.
Arkadaşımız, aynı yöne birlikte yürüdüğümüz insandır. Ortak yönlerimiz, bizi dost ve arkadaş
kılar. “Bana arkadaşını söyle sana kim olduğunu söyleyeyim” diyen atalarımız, arkadaş seçiminin
önemini de vurgulamak istemişler.
Arkadaşımızı sevdiğimiz, beğendiğiniz, onayladığımız hâl ve davranışları gösterdiği için
beğeniriz, seçeriz. Kiminle birlikteyiz? O, bizim arkadaşımızdır.
Arkadaş ve dost seçimi konusunda Sevgili Peygamberimizin bir kutlu sözü de bize yol gösterir:
“Kişi sevdiği ile beraberdir.”
Pek çok şeyi paylaştığımız için, dost ve arkadaş olduğumuz kişiyle birlikte olmak, elbette bize
mutluluk verir. Çünkü sevdiğimiz insan; duygu, düşünce ve davranış açısından benimsediğimiz,
beğendiğimiz insandır. alıntıdır