Cevap :
Birinci Kuşak Haklar (Klasik Haklar)
Klasik haklar olarak da adlandırılan birinci kuşak hakların özelliği, bireyi korumaya yönelik (negatif statü hakları) haklar olmasıdır. Devleti sınırlandıran bu haklar, kişiye devletin, toplumun ve üçüncü kişilerin dokunamayacağı özel, bağımsız bir eylem alanı sağlar. Devlet, kişinin bu özel alanına giremez. Kişi bu alanda dilediğini yapar. Özgürlüğün içeriği, onu kullanan kişinin isteğine göre belirlenir. Ama bu, devletin bu alanda düzenleme yapamaması anlamına gelmez. Devlet, düzenleme yaparak özgürlüklerin kullanılmasını kolaylaştırır, ama sınırlandıramaz. Geleneksel haklar, iktidarın/devletin yetkilerinin sınırlandırılmasını amaçlar.
Birinci kuşak haklar İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nin 3-21. maddeleri arasında başlıca şöyle sıralanmıştır:
Yaşama ve özgürlük hakkı
Kölelik yasağı
İşkence yasağı
Kişi olarak tanınma hakkı
Hukuk önünde eşitlik
Etkili bir hukuk yoluna başvurma hakkı
Keyfi tutma yasağı
Adil yargılanma hakkı
Mahremiyet hakkı
Seyahat özgürlüğü
Sığınma hakkı
Vatandaşlık hakkı
Evlenme ve ailenin korunması hakkı
Mülkiyet hakkı
Düşünce, vicdan ve din özgürlüğü
İfade özgürlüğü
Toplanma ve örgütlenme hakkı
Katılma hakkı
İkinci Kuşak Haklar (Sosyal Haklar)
Ekonomik, Sosyal ve Kültürel haklar olarak da nitelendirilen ikinci kuşak hakların doğuşunun temelinde, sanayi devrimi; bu ekonomik ve sosyal dönüşümün yarattığı ve derinleştirdiği sosyal sınıflar arasındaki sosyal eşitsizlikler ve işçi sınıfının bu eşitsizliklere gösterdiği tepki ve eylemler vardır. 19. yüzyılda, eşitlik ve özgürlük herkese tanınmıştı ama herkes özgürlüklerden yararlanamıyordu. Bireylerin eşitlik ve özgürlüğü, soyut ve kuramsaldı. Buradan hareketle ortaya çıkan sosyal hakların uluslararası düzeyde tanındığı ilk belge İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’dir.
İkinci kuşak haklar, başlıca şöyle sıralanabilir:
Sosyal güvenlik hakkı
Çalışma, adil gelir ve sendika kurma hakkı
Dinlenme hakkı
Eğitim hakkı
Kültürel yaşama katılma hakkı
Sağlık, beslenme ve konut hakkı
Grev ve toplu sözleşme hakkı
Üçüncü Kuşak Haklar (Dayanışma Hakları)
Dayanışma hakları da denilen üçüncü kuşak haklar, belli bir topluluk halinde yaşam anlayışını yansıtır. Ayırıcı özelliği, insan için gerekli olan dayanışma ortamını yaratabilmektir. Bu haklar, insancıl bir toplum yaşamı düşüncesinin anlatımıdır. Hem bireylere, hem de toplumun tümüne aittir. Bu hakların gerçekleşmesi için sadece devletin müdahalesi yeterli değildir, birey ve grupların da yani toplumda yaşayan herkesin de etkin biçimde katılımı ve çabası gereklidir.
Üçüncü kuşak hakların oluşum süreci henüz tamamlanmamıştır. Dayanışma haklarını doğuran nedenlerin başında, bilimsel ve teknik ilerlemenin yarattığı sorunlar gelmektedir. Çevre kirliliğinin korkunç boyutlara ulaşması, nükleer silahların tüm insanlığı yok edebilecek bir savaş tehlikesine yol açması, ülkeler ya da bölgeler arasında çok büyük gelişme farklarının bulunması akla ilk gelen ciddi sorunlardır.
Üçüncü kuşak haklar başlıca şöyle sıralanabilir:
Barış hakkı
Çevre hakkı,
Halkların kendi kaderini tayin (self-determinasyon) hakkı
Gelişme hakkı
Herkesin insanlığın ortak mal varlığından yararlanma hakkı
Cevap:
ıohuuggfyuftyeew21248
iüşiişllkşjjkhgfdrdesresreq2q14e45r5ftyftfgvhvbb
Açıklama: