Cevap :

türk dil kurumu 2006 tarihli sözlüğünü tanıtan yazı başlığındaki tanımlamalar uludağ sözlük yazarları tarafından yapılmıştır. türk dil kurumu 2006 tarihli sözlüğünü tanıtan yazı ile ilgili tanımlamalar bulunmaktadır. yazılanların hepsi doğru olmamakla beraber sadece uludağ sözlük yazarlarını bağlamaktadır. sitede yazanlar birinci dereceden el emeği göz nuru olup yürütülmesi durumunda iş bu kişi uludağ a tatile ıssız bir kulubeye davet edilecek 'ben içerdeyim gel canım nedir bu türk dil kurumu 2006 tarihli sözlüğünü tanıtan yazı nedir problem' denilip uludağ gazozuna ilaç konmak suretiyle etkisiz hale getirilecek ve sonra ibreti alem için bilimum dağ hayvanatına yem yapılacaktır. ayrıca soğuk içilmesi tavsiye olunur ve bundan doğabilecek bir boğaz tahribatı durumunda bana ne denilir. feci şekilde bir ek$i sözlük klonudur. i

ATATÜRK'ÜN KURUMUNUN ORGANLARI :

TDK, 1932'den 1983'e dek, iki yılda bir toplanan kurultaylarda seçilen kurullarca yönetildi. Kurultay, yapılan işleri inceler, bütçeyi kabul eder ve yeni dönemde yapılacak işleri belirler, Yönetim, Denetleme ve Onur Kurullarını seçerek dağılırdı. 

“Atatürk'ün Türk Dil Kurumu”, kapatılmadan önce, 17 öğretim üyesi, 6 öğretmen, 8 sanatçı, 4 üniversite dışında çalışan bilimciden oluşan 35 kişilik bir Yönetim Kuruluyla çalışıyordu. Türk Dil Kurumu'nun ilk Başkanı Samih Rifat Beyden, seçilmiş son Başkanı Prof. Dr. Şerafettin Turan'a; ilk Genel Yazman Ruşen Eşref Ünaydın'dan, seçilmiş son Genel Yazman Kemal Demiray'a dek, Yönetim Kurulunun gündemini, izlencesini (programını) oluşturan ve bu izlence doğrultusunda çalışan bütün yöneticileri Atatürk'ün tutumunu benimsemişti.

Dilimizi onarma konusunda Atatürk şöyle bir yol izlemiştir:

1) 1924'te, öğretim dili Arapça olan medreseleri kapatarak Arapçanın Türk dili içindeki yerini büyük ölçüde sarsmıştır.

2) 1928'de yeni imceliği/abeceyi (alfabe) yasalaştırarak, Türkçenin yenileşmesine gerekli ortamı hazırlamıştır.

3) 1929'da okul öğretim izlencelerinden (müfredat programlarından) Arapça ve Farsçayı kaldırmıştır.

4) 1930'da topluma, dili başka dillerin boyunduruğundan kurtarmanın önemini duyumsatmıştır.

5) 1932'de TDK'yi kurmuş, herkesi bu kurumu sahiplenmeye çağırmıştır.

6) Dilde yapılan devrimi devletin desteklemesine öncü olmuştur.



Atatürk'ün yaşamının son yıllarında en yoğun uğraşının Türk dilini benliğine kavuşturma ile varsıllaştırma (zenginleştirme) çabası olduğu belgelerle de kanıtlanmıştır. Türk Dil kurumu yöneticilerini her gece sofrasına çağırmış, yapılan ve yapılacak işleri görüşmüş, dile ilişkin kendi görüşlerini onlarla paylaşmıştır. Bu arada Geometri betiğini (kitabını) yazarak terimlerin Türkçeleştirilmesinin, ya da karşılığı olmayan terimlere karşılık bulunmasının önemini bilimcilere duyumsatmıştır. Ölümünden on gün önceki TBMM'nin açılış töreninde okunan söylevinde şunları söylemiştir:

"Türk Dil Kurumu, en güzel ve verimli bir iş olarak, türlü bilimlerle ilgili Türkçe terimleri bulmuş, böylece dilimiz yabancı dillerin etkisinden kurtulma yolunda büyük adımını atmıştır. Bu yıl okullarımızda öğretimin Türkçe terimlerle yazılmış kitaplarla başlamış olması, kültür yaşamımız için önemli bir olaydır."

Nitekim Atatürk, ölümünden 65 gün önce eliyle yazdığı "vasiyetname"sinde Türk Tarih ve Dil Kurumlarına gelirinden pay ayırarak, bu kurumları ne çok önemsediğini göstermiş, bir bakıma bu kurumların geleceğini güvence altına almıştır.