Cevap :
Bilim veya ilim,[1] fiziki ve doğal evrenin yapısının ve davranışlarının birtakım yöntemler (deney, düşünce ve/veya gözlemler) aracılığıyla sistematik bir şekilde incelenmesini de kapsayan entelektüel ve pratik çalışmalar bütünü.[2] Bilim; neden, merak ve amaç besleyen bir olgu olarak günümüze kadar birçok alt dala bölünmüş, insanların daha iyi yaşam koşullarına kavuşmasına, bilinmeyen olguları bulmasına ve yeni şeyler öğrenmesine ön ayak olmuştur. Tüm bilim dalları evrenin bir bölümünü kendine konu olarak seçer, deneysel yöntemlere ve gerçekliğe dayanarak yasalar çıkarmaya çalışır.[3] Bilim; temelleri sanat tarafından atılmış, her aşamada sanat ve yaratıcılıkla beslenerek insanların hayat koşullarını iyileştirmek için yapılan çalışmaların bütünüdür. Einstein bilimi, her türlü düzenden yoksun duyu verileri ile düzenli düşünceler arasında uygunluk sağlama çabası,[4]Bertrand Russell ise gözlem ve gözleme dayalı akıl yürütme yoluyla dünyaya ilişkin olguları birbirine bağlayan yasaları bulma çabası[5] olarak tanımlar.
Bilimin özellikleri…
Her toplumsal olgu, aynı zamanda tarihsel bir örgüsünün olmasından dolayı toplumsal gerçeği de etkisi altına alır. Toplumsal bütün içinde toplumsal olgu olarak kavramlaştırılan süreç, toplumsal bir sorun alanına göndermede bulunuyorsa, toplumsal yapıda; eş deyişle o toplumda yaşayan birçok insan gurupları için toplumsal yaşam koşullarını bozucu olumsuzlukları ortaya çıkardığı gibi o toplum için mevcut toplumsal gelişme anlayışının da yeniden gözden geçirilmesini gerekli kıldığını bir zorunluluk olarak söyleyebiliriz.
Toplumsal sorunlarla rasyonel mücadele, sorunların çözümünde nesnel gerçeği yansıtıcı tutarlı bilimsel bir yöntemin gerekliliğini şart koşar. Çünkü toplumsal sorunların tarihsel gelişimi tanımlanabilir ölçülerde, özgüllükleri de göz önünde tutulduklarında tanımlanma-analiz edilme zorluklarını da beraberinde getirir. Bu nedenle toplumsal olgunun analizinde bilimsel yöntemin kullanımı bizim için bir ön koşuldur. Bilimsel yöntem kullanılırken de aşağıda bahsedilen bilimin temel özelliklerinin ve niteliklerinin de göz önünde tutulması gerekmektedir.
Doğruluk-olgusallık-: Bilim gerçeği öğrenme yöntemidir. Nesnellik: Bilim de doğruyu bulma çabasında olan araştırmacı olayları, kişisel eğilim ve önyargıların etkisinde kalmadan, olduğu gibi yansıtmalıdır. Eleştiri: Bilimin en önemli özelliği eleştiriye açık olmasıdır. Eleştiri, bilime kendi kendini yenileme ve geliştirme olanağı verir. Genellik-sistemli-: Bilim geneli arayıcıdır, tek tek olaylarla değil bunlar arasındaki ilişkilerle ilgilenir. Benzer ilişkiler daha sonra belirli bir model içinde bütünleştirilerek genel kanunlar şeklinde ortaya atılır. Öngörü: Bilimin temel görevlerinden birisi de öngörücü olmasıdır. Toplumsal gerekler: Bilim, öğrenme arzusundan veya toplumsal gereklerden doğar…
Bilimin üç temel işlevi (fonksiyonu) vardır. Bunlar; anlama, açıklama ve kontrol’dür. Bu işlevler, bütünüyle insanoğlunun kendisi çevresini tanıyarak etkileyebilme isteğinin karşılanabilmesine yöneliktir. Bunun yanında bilim, Horkheimer’e göre, tarihsel olarak koşullanmıştır ve toplumsal sonuçlarından bağımsız olarak kendi başına bir amaç da değildir.