Cevap :

1.Göç ve Göç Sürecinde Eğitim
Dünyada politik, ekonomik, toplumsal baskılar ile doğal afetler ve benzeri nedenlere dayalı olarak sık sık iç ve dış göçler yaşanmaktadır. Göç, etkilenen ülkeler ile uluslararası birçok kuruluşu bir dizi sorunla karşı karşıya getirmektedir. Bu sorunlardan biri göç sürecinde eğitimdir. Göçten etkilenen bireylerin gelişim süreçlerinin ileride kolay telafi edilemeyecek ölçüde kesintiye uğramaması için eğitim sistemleri; eğitim teknolojisini oluşturan kuramsal esaslar, hedefler, öğrenci, insan gücü (öğretmen, eğitim uzmanı), ortam, yöntem-teknik, öğrenme durumları ve değerlendirme boyutlarında yeniden ele alınmalıdır.
2. Genel Olarak Göç Olgusu
İşgücü göçü ne yalnızca Almanya’yı ne de sadece diğer Batı Avrupa ülkelerini ilgilendiren bir konudur. İşgücü göçü bütün dünyayı yakından ilgilendirmektedir. Her ülke içindeki bölgesel farklılıklar insanları içgöçe teşvik ederken, az gelişmiş, sosyalist ve sanayileşmiş ülkeler arasındaki gelişim dengesizliği ise özellikle işgücünü dış göçe zorlamaktadır. Gelişmemiş ve az gelişmiş ülkelerde içgöç köyden kente ve küçük kentlerden büyük kentlere doğru yaşanırken, sanayi ve sanayi ötesi toplumlarda göç kentten köye doğru olmaktadır.
Benzer gelişme beyin göçü alanında da yaşanmaktadır. Daha yetmişli yılların sonunda 20 milyon insan kendi ülkesi dışında yaşamaktaydı (Hürriyet Gazetesi, 9.3.1980). Bu rakam mültecileri içermemektedir. Başka bir kaynağa göre yetmişli yılların sonunda dünyada 10 milyon göçmen bulunmaktaydı (Das Parlament, No 1/5.1.1980). Hürriyet Gazetesinin haberine göre Bolivya, Kolombiya ve Paraguay gibi Güney Amerika ülkelerinden binlerce işçi bölgenin zengin ülkelerine göç etmektedir. Aynı kaynakta Dünya Bankası’nın bir araştırmasına atıfta bulunulmakta ve Venezüella’nın nüfusunun dörtte birini özellikle ülkeye kaçak yollardan giriş yapan yabancı işçilerin oluşturduğu belirtilmektedir. Bazı ülkelerde yabancı işçilerin sayısı ülke nüfusunu aşmaktadır. Kuveyt’te çalışanların %70’i yabancı işçilerdir. Yabancı işçiler genelde fakir komşu ülkelerden gelmektedirler. Katar’da çalışanların %70’i ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde çalışanların ise %85’i yabancı kökenlidirler. Bu bilgiler yukarıda belirtilen Dünya Bankası raporunda yer almaktadır. Büyük yolcu uçaklarının kullanımı ile Güney Kore, Filipinler, Hindistan, Pakistan ve Bangladeş’ten işçiler petrol zengini Arap ülkelerine getirilmektedirler. Aynı kaynakta üçüncü dünya ülkesi olan Çin’in diğer üçüncü Dünya ülkelerine işçi ihraç etmek istediği yer almaktadır. 2000 yılına girerken Çin'in büyük bir değişim süreci yaşamakta olduğunu izlemekteyiz. Çin'in ve diğer Uzakdoğu ülkelerinin dünya piyasalarındaki paylarının artması dünyadaki göç olayına yeni bir boyut kazandıracaktır. Eski Almanya Demokratik Cumhuriyeti’nde, örneğin Polonyalı işçilerin çalışması, sosyalist ülkeler arasında da iş göçünün söz konusu olduğu anlamına gelmektedir. 
Fransa, Almanya, İsviçre, Belçika, Lüksemburg, Hollanda, Avusturya, Norveç, İsveç ve İngiltere yabancı işçi çalıştırmaktadır (Reader 1978). Batı Avrupa sanayi ülkelerinin çoğu Akdeniz ülkelerinden gelen işçileri istihdam etmektedir. İngiltere ise Batı Hindistan, Pakistan ve Hindistan gibi eski sömürgelerden gelen işçileri çalıştırmaktadır. Fransa, yabancı işçilerin çoğunu Cezayir’den, Hollanda ise Endonezya’dan getirmiştir (Geiselberger 1972:13). Bu durum çoğu kez göç veren ülke ile göç alan ülke arasında en azından tarihi ilişkilerin olduğunu göstermektedir. Türk işçilerinin 60'lı yıllardan itibaren Almanya'ya gitmelerinde, Osmanlı imparatorluğuna kadar uzanan Türk - Alman dostluğu önemli bir rol oynamıştır.