Cevap :
Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin sürekli kendisini yenileyen yüzü Necatigil, Garip çizgisinde başladığı şiir serüvenini halk edebiyatı, divanşiiri ve Batı şiirinin özelliklerini ekleyerek sürekli değişimi için şiiri bir çıkışyolu olarak seçmiştir.
İkinci şiir kitabı olan Çevre’ye kadar çıplak ve sade bir üslupla, Garip üslubuyla yazar. Bundan sonraki şiirlerinde, kendi geliştireceği ve kendisine has bir üslup görülür. Bu yeni üslubun dikkati çeken özelliklerinden biri de şairin, cinas ve tevriye gibi divan edebiyatında sıkça rastlanılan iki anlamlı kelimeleri kullanmasıdır.
Evler ve Eski Toprak kitaplarındaki şiirlerinde eski ve yeniyle biçim ve tema arasındaki uyum kendisini iyice belli eder. Onun şiirlerinde kelimeyi aşan; fakat şiir cümlesi içinde kalan, kendine özgü, alışılmamışbağdaştırmalar vardır. Şair, kendisine özgü bir çağrışım alanını oluşturacak özel bir dil kullanmakta ısrar eder. İkinci Yeni’de görülen sentaksın parçalanması ve geleneksel şiir dilinin dezenformasyonu söz konusudur. Bunların İkinci Yeni’deki gibi soğuk görünmemelerinin nedeni, gelenekten beslenmeleri ve anlamı silmek yerine, gizlemek, derinleştirmek veya zenginleştirmek amaçlı yapılmış olmalarından kaynaklanmaktadır.
Necatigil, şiirlerinde büyük kişilerin, aristokratların, seçkin ve kahramanların değil; büyük kentte tutunmaya ve var olmaya çalışan orta halli vatandaşların hayatına, duygu ve düşüncelerine yer vermiştir. Bu bakımdan, Garipçilerle tematik bir birliğe sahiptir; ancak Garipçiler, küçük adamın duygu, düşünce ve sorunlarını işlerken, daha çok ironik bir üslup kullanıyorlardı, bu tipin iç dünyasına, ruh hallerindeki acı ve çelişkilere fazla yer vermiyorlardı. Necatigil ise, orta halli insanın sorununu daha çok dramatik ve trajik bir üslupla irdeliyor, “orta yurttaş” dediği küçük adam tipinin olumlu ve olumsuz boyutlarıyla tüm insanî yönlerini, sevinç ve üzüntülerini, trajedilerini, çıkmazlarını, açmazlarını ve dramlarını veriyordu.
Şiir Kitapları Kapalı çarşı (1946) Çevre (1951) Evler (1953) Eski Toprak (1956) Arada (1958) Darçağ (1960) Yaz Dönemi (1963) Divançe (1965) İki Başına Yürümek (1968) En/Cam (1970) Zebra (1973) Kareler Aklar (1975) Sevgilerde (1976) Beyler (1978) Söyleriz (1979)
CUMHURİYET DÖNEMİ EDEBİYATÇILARI
Behçet Necatigil (1916-1979)
Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin sürekli kendisini yenileyen yüzü Necatigil, Garip çizgisinde başladığı şiir serüvenini halk edebiyatı, divanşiiri ve Batı şiirinin özelliklerini ekleyerek sürekli değişimi için şiiri bir çıkışyolu olarak seçmiştir.
İkinci şiir kitabı olan Çevre’ye kadar çıplak ve sade bir üslupla, Garip üslubuyla yazar. Bundan sonraki şiirlerinde, kendi geliştireceği ve kendisine has bir üslup görülür. Bu yeni üslubun dikkati çeken özelliklerinden biri de şairin, cinas ve tevriye gibi divan edebiyatında sıkça rastlanılan iki anlamlı kelimeleri kullanmasıdır.
Evler ve Eski Toprak kitaplarındaki şiirlerinde eski ve yeniyle biçim ve tema arasındaki uyum kendisini iyice belli eder. Onun şiirlerinde kelimeyi aşan; fakat şiir cümlesi içinde kalan, kendine özgü, alışılmamışbağdaştırmalar vardır. Şair, kendisine özgü bir çağrışım alanını oluşturacak özel bir dil kullanmakta ısrar eder. İkinci Yeni’de görülen sentaksın parçalanması ve geleneksel şiir dilinin dezenformasyonu söz konusudur. Bunların İkinci Yeni’deki gibi soğuk görünmemelerinin nedeni, gelenekten beslenmeleri ve anlamı silmek yerine, gizlemek, derinleştirmek veya zenginleştirmek amaçlı yapılmış olmalarından kaynaklanmaktadır.
Necatigil, şiirlerinde büyük kişilerin, aristokratların, seçkin ve kahramanların değil; büyük kentte tutunmaya ve var olmaya çalışan orta halli vatandaşların hayatına, duygu ve düşüncelerine yer vermiştir. Bu bakımdan, Garipçilerle tematik bir birliğe sahiptir; ancak Garipçiler, küçük adamın duygu, düşünce ve sorunlarını işlerken, daha çok ironik bir üslup kullanıyorlardı, bu tipin iç dünyasına, ruh hallerindeki acı ve çelişkilere fazla yer vermiyorlardı. Necatigil ise, orta halli insanın sorununu daha çok dramatik ve trajik bir üslupla irdeliyor, “orta yurttaş” dediği küçük adam tipinin olumlu ve olumsuz boyutlarıyla tüm insanî yönlerini, sevinç ve üzüntülerini, trajedilerini, çıkmazlarını, açmazlarını ve dramlarını veriyordu.