Cevap :

Çağlar boyunca insan, güzel sanatların tümünü, kendini ve ait olduğu toplumu geliştirme, zenginleştirme ve güçlendirme yolunda vazgeçilmez bir unsur olarak görmüş, kendi kültür birikimini yarınlara aktarma konusunda bilinçli ya da bilinçsiz olarak bundan yararlanmıştır.
Sanat eğitimi ile ilgili literatür tarandığında dış kaynaklı yayınlarda ilk dikkati çeken şey, ülkelerin eğitim politikalarında yaratıcılık eğitimine verilen önem ve bunun sonucu olarak sanat eğitimi konusundaki yayınların çeşitliliğidir. Bu yayınlara dayalı olarak ABD ve Avrupa ülkelerinde sanat eğitimi derslerinin müfredatları incelendiğinde; özellikle ilk ve orta öğretim kurumlarının programlarında "Art, Kunst" vb. derslerin haftalık ders saatlerinin fazla olduğu, ders kapsamlarının farklılığı, içeriklerinin bireyi yarınlara hazırlamada etkili olduğu, ayrıca öğrencilerin gelecekte iyi birer sanat tüketicisi olmalarının hedeflendiği dikkati çeker. 
Batı ülkelerindeki program geliştirme çalışmalarında ise; yaş grubu özelliklerinden yola çıkılarak eğitim süreçlerinin incelendiği, eski yöntemlerle birlikte değişen dünya koşulları içerisinde bireyin ihtiyaçları dikkate alınarak durumun bilimsel verilerin ışığında değerlendirildiği ve planlandığı, örneğin "Bilgisayarla Resim ve Tasarım" anlayışının kapsam içine alındığı gözlenmektedir.
Batı, sanat eğitiminin birey üzerindeki etkisini çok iyi kavranmış konuya ilişkin devamlı bir arayış içerisindedir. Bireyin gelişiminde sanat eğitiminin önemini daha iyi ortaya koymak üzere konunun detaylandırılması bizde de kurum ve kişileri harekete geçirerek belki sanat eğitimini müfredat içerisinde hakettiği yere koydurabilir. Bu nedenle neden sanat eğitimi gereklidir sorusuna yanıtlar bulmaya çalışalım.
l.l. Sanat Eğitiminin Gerekliliği
Birey sanat eğitimi etkinlikleri yolu ile; 
- Bir taraftan bakıma eylemi içerisinde görmeyi öğrenirken, diğer taraftan dokunduğu biçimlendirdiği değişik malzemeleri tanıma fırsatı bulunur. Uygulanan motivasyonlar uyarıcı rolü üstlenir. 
- Her türlü yetenek ve gereksinimlerini ortaya çıkarma şansına sahip olur. Bu yolla kendi yetilerinin farkına varır, böylece ileride meslek seçiminde sağlıklı tercihlerde bulunur. 
- Duygularını, görüşlerini malzemeye aktırırken yeni deneyimlere girer. Bu yaşantı zenginliği nesneler arası ilişkileri kurmada ona kolaylıklar sağlar, böylece senteze ulaşmayı başarabilir ve yeni anlatım yolları arayışına girer. 
- Doğaya ve çevresinde gelişen ve değişen olaylara farklı bir gözle bakmayı davranışa dönüştürür. 
- Kişiliğini geliştirme fırsatını bulur. Duyan, düşünen, yaratan, kendisi ve çevresi ile diyaloga giren bir yapı oluşturur. 
- Soyut kavramları algılaması kolaylaşır. 
- Karşılaştığı problemleri daha rahat çözümler. 
- Zihinsel yetileriyle birlikte duygu yanını da geliştirir. 
- Sanatçı, sanat eseri ve kendisi arasında bağ kurmayı başarır. 
- İçinde bulunduğu çevreyi algılayarak bu çevreyi daha iyi ve daha güzele doğru geliştirme isteği duyar. 
- Grupla çalışma ve birlikte iş bitirme alışkanlığı edinir. Grubun başarısı için sorumluluk üstlenir. 
- "Ben" için çalışma isteğini "biz"e dönüştürür. 
- Araştırma, bulma, sınama ve yeniden kurma gibi yaratıcı süreçte yer alan yetilerini geliştirir. 
- Özgüven duygusunun gelişmesine olanak bulur.
Görülüyor ki, sanat eğitimi, birey için içinde yaşadığı dünyayı kavramada, karşılaştığı problemleri çözmede, gördüğü, hissettiği şeylere karşı reaksiyon göstermede son derece önemli bir rol üstlenir ve sanat eğitimi bir bütünlük içerisinde düşünüldüğünde birey ve toplum için can damarı durumundadır. Çünkü genel eğitimin hem bilişsel, hem duyuşsal hem de psiko-motor alandaki hedeflerine hizmet verir. Böylece bireyin estetik, fiziksel, zeka, toplumsal gelişimlerine katkıda bulunur ve yaşamın bütünselliği içerisinde sanat yoluyla eğitimini sağlar. Bu yolla, eğitimde, iletişimde, estetik beğenide bütünlük sağlanmış olur.
Sanat eğitimi, bireylerde var olan yaratıcı gücü geliştirme konusunda en etkin disiplindir. Eskiden olağanüstü bir güç olarak kabul edilen "yaratıcılık", sadece yetenekli insanlara özgü olarak değerlendirildi. Günümüz Türkiye'sinde de ne yazık ki hâlâ bu düşünceler hâkim olup resim-iş dersi diye anılan sanat eğitimi dersleri "seçmeli ders" statüsüne düşürülerek, eğitimin kalitesini olumsuz yönde etkilemiştir. Bu olumsuzluğun sonuçları ilerideki yıllarda daha belirgin olarak ortaya çıkacaktır.



Sanatı olmayan bir kişi eli ayağı yok gibidir. Sanat insanın içindedir mesela resim çizerken ilham gelir. Akılımızla şu şuydu bu buydu diye değil sanat insandadır. O yüzden sanatı hafife almayın. Almanya da bir savaş sonrası ilk yapılan şey müzelerin ve tiyatro binalarının tamir edilip düzeltilmesiydi. İnsan bilime önem verdiyi kadar sanata da önem vermelidir. Bunları bu kadar keskin çizgiyle ayırmak olası mı?
Her ikisi de birbirine karşı önceliği olan değil, destekleyen, dengeleyendir.
Sanat duygu dili olarak tanımlanır. Bu anlamda denge, duygu ile bilgi dili arasında kurulursa gelişimden söz edilebilir. Sanatçı olabilmenin önkoşulu içinde yetenek sadece %30. %70' i bilgi, eğitim Sözün özü; bilgi ve teknoloji olmadan sanat yapmaya çalışmak, ilk insanların mağara duvarlarına yaptıkları resimlerin ötesine geçmez. 
'Şuan dünyayı bırakıp sadece ülkemize bakarsak sanatın ne kadar etkin olduğunu görürüz.''


Kaynak: http://www.msxlabs.org/okul/2355/toplumun-gelismesinde-sanatin-onemi-nedir#ixzz2AnvsQn69