Cevap :

Nemli bir ortamda bulunan 15.3 g lık bir demir parçası kısmen paslandığında kütlesi 16.2 g çıkmıştır. Paslanma oksijen ile tepkimenin bir sonucu olduğuna göre reaksiyon sırasında kullanılan oksijen kütlesi ne kadardır?

Çözüm :

Demir    +  Oksijen ¾¾® Paslı Demir

15.3 g.       ? g.          16.2 g.

Lavoisier kanununa göre yoktan madde var edilemeyeceğine göre bu fazlalık oksijenden kaynaklanır. Bu nedenle; paslanmaya neden olan oksijen kütlesi;

16.2 g. – 15.3 g. = 0.9 g.

olacaktır.

Bir mum 5.8 g kütleye sahip bir mum bir süre yakıldığında kütlesi 4.3 g düşmüştür. Yanma sonucu yalnızca karbondioksit ve su oluştuğu düşünülürse toplam kaç gram karbondioksit ve su oluşmuştur.

Çözüm : Yanma sonucunda herhangi bir madde kaybolmayacağına göre oluşan toplam karbondioksit–su kütlesi

Mum  + Oksijen ¾® Yanmış mum + [Karbondioksit-Su]

5.8 g.   X g.          4.3 g.          ? g.

5.8 g. + X g. =  4.3 g. +  m[Karbondioksit-Su]

m[Karbondioksit-Su]= 1.5 g. + X g.

olacaktır.

Karbon ve hidrojenden oluşmuş bir bileşiğin 0.058537 g karbon ve 0.019512 g hidrojen olarak belirlenmiştir. Eğer aynı bileşikten alınan yeni örnek içerisinde 0.12 gram karbon bulunduğuna göre hidrojen kütlesinin ne kadar olmasını beklersiniz?

Çözüm :  Sabit oranlar kanununa göre bileşik içindeki elementlerin kütleleri oranları korunacağına göre 0.12 g. karbon kütlesine karşın bileşik içindeki hidrojen kütlesi;

 

Kükürdün florla birbirinden farklı iki bileşiği için aşağıdaki sonuçlar bulunmuştur. Bu verilere göre bu iki bileşiğin katlı oranlar kanununa uyup uymadığını tartışınız.

 

I. BİLEŞİK

II. BİLEŞİK

Kükürt Kütlesi

0.447 g

0.438 g

Flor Kütlesi

1.06 g

1.56 g.

 

Çözüm : Bu bileşiklerin katlı oranlar kanununa uyup uymadığını tespit etmek için II. Bileşiği 0.447 gram kükürt içeren örneğinin kaç gram flor içeriği;

 

 

Lavoisier kimyasal bileşiklerdeki kütle miktarlarının değişmezliği konusunda şunları söylemiştir: “Hiçbir şey ne yapay ne de doğal işlemlerle yeniden yaratılmaz. Şu temel yasa ortaya atılabilir ki, her bir işlemde madde niceliği işlemden önce ve sonra aynı büyüklüktedir ve temel maddelerin niteliği aynıdır; yalnızca dönüşümler ve değişen biçimler vardır.” Bu bilgi modern nicel kimyanın temeli olmuş ve daha sonra, kimyasal tepkimelerde “Kütlenin Korunumu Yasası” olarak nitelenmiştir.

Antoine Laurent Lavoisier (1743-1794) metal oksitlerinin, daha önce Joseph Priestley (1733-1804) ve Carl Wilhelm Scheele (1742-1786) tarafından keşfedilmiş bulunan oksijen ile metallerin verdiği bileşikler olduğunu kanıtlayıp, yanma ve oksitlenme olaylarının bugün bile geçerli olan açıklamasını yaparak kimyada devrim yaratmış; kimyasal adlandırma konusunda son derece değerli çalışmalarda bulunmuş; maddeye gerçek anlamını vererek elementin nicel tanımını yapmış; kapalı kaplarda yaptığı deneylerde, kimyasal tepkimeler sırasında kütlenin değişmediğini saptayarak kütlenin korunumu yasasını sunmuştur. Kimyaya nicel yöntemleri yerleştiren Lavoisier’nin 1789’da yayınladığı Traité Élémentaire de Chimie (Temel Kimya İncelemesi) adlı yapıtı, fizikte Newton’un Principia’sına eşdeğer biçimde kimyada devrime yol açmıştır.