Cevap :
Sakarya Meydan Muharebesi, Kurtuluş Savaşı'ndaki Atatürk tarafından çok büyük ve kanlı savaş anlamına gelen Melhame-i Kübraifadesi ile anılan muharebe.[3][4]
Sakarya Meydan Muharebesi Kurtuluş Savaşı'nın dönüm noktası sayılır.[5][6][7][8][9][10][11]İsmail Habip Sevük Sakarya Meydan Muharebesinin önemini, "Viyana’da başlayan çekilme Sakarya’da durdurulmuştur." sözüyle tasvir etmiştir.[2]
Sakarya Meydan Muharebesi, Anadolu Türk tarihinin en önemli savaşlarından biridir. Yunan General Papulas tarafından Yunan ordularına Ankara'ya harekat emri verilmişti. Savaşı Yunan tarafı kazanırsa TBMM, Sevr Antlaşması'nı kabul etmek durumunda kalacaktı. Öte yandan yirmi dört tümen Rus askeri Kafkaslarda bu savaşın sonucunu beklemekteydi. Savaşı Türklerin kaybetmesi halinde Sevr hızlı bir şekilde uygulamaya geçirilecekti.
Savaş [değiştir] Komuta kademesi Duatepe'de savaşı yönetirken. Mustafa Fevzi (Çakmak), Köprülü Kâzım (Özalp), Mustafa Kemal (Atatürk),İsmet (İnönü) ve Hayrullah (Fişek)TBMM Ordusu, Kütahya-Eskişehir Muharebelerindeki yenilgisinden sonra cephe kritik bir duruma düşmüştü. Cepheye gelerek durumu yerinde gören ve komutayı eline alan TBMM Başkanı ve Başkomutan Mustafa Kemal Paşa ile İcra Vekilleri Heyeti Başkanı Fevzi Paşa,Batı Cephesi birliklerinin Yunan ordusuyla arada büyük bir mesafe bırakılarak Sakarya Nehri'nin doğusu'na çekilmesine ve savunmayı bu hatta devam ettirmesine karar verdiler.
Mustafa Kemal Paşa, "Hatt-ı müdafaa yoktur; sath-ı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır." emrini vererek muharebeyi geniş bir alana yaydı. Böylece Yunan kuvvetleri de karargâhlarından uzaklaşıp bölünmüş olacaktı.
TBMM, 3 Ağustos 1921'de Genelkurmay Başkanı Mirliva İsmet Paşa'yı azlederek, aynı zamanda Başvekil ve Milli Müdafaa Vekili de olanFevzi Paşa'yı bu makama da atadı.
22 Temmuz 1921'de Sakarya Nehri Doğusu'na çekilmeye başlayan TBMM ordusu, güneyden kuzeye 5'nci Süvari Kolordusu (Çal Dağıgüneyinde), 12 nci, l nci, 2 nci, 3 ncü, 4 ncü Gruplar ve Mürettep Kolordu l nci hatta olacak şekilde tertiplendi.
14 Ağustos'ta ileri harekata geçen Yunan ordusu ise, 23 Ağustos'tan itibaren 3'ncü Kolordusu ile Sakarya Nehri doğusundaki TBMMKuvvetlerini tespit, l'nci Kolordusu ile Haymana istikametinde, 2 nci Kolordusu ile Mangal Dağı güneydoğusunda kuşatıcı taarruza başladı. Fakat bu taarruzlarında başarısız oldular.
Kuşatma taarruzunda başarı sağlayamayan Yunan kuvvetleri, siklet merkezini ortaya kaydırarak savunma mevzilerini Haymanaistikametinde yarmak istedi. 9 Eylül'e kadar süren yarma teşebbüsünde de başarılı olamayınca, bulunduğu hatlarda kalarak savunmaya karar verdi.
TBMM Ordusu'nun 10 Eylül'de başlattığı genel karşı taarruzla buna da mani olundu. Bu durumda Yunan ordusu için geri çekilmekten başka hal tarzı kalmıyordu. 13 Eylül'e kadar Sakarya Nehri'nin doğusunda tek Yunan askeri kalmadı. Sakarya'dan çekilen Yunan ordusu, Eskişehir-Afyon'un doğusu hattına kadar çekilerek, bu bölgede savunma için tertiplenmeye başladı.
Çekilen Yunan Ordusunu takip amacıyla harekata 13 Eylül 1921 itibariyle süvari tümenleri ve bazı piyade tümenleri ile devam edildi. Yine 13 Eylül 1921'de Grup Komutanlıkları lağvedilerek Batı Cephesine Bağlı 1.,2.,3.,4.,5. Kolordular ve Kolordu seviyesinde Kocaeli Grup Komutanlığı kuruldu.
Savaş, 22 gün ve gece sürmüş, 100 km uzunluğunda bir alanda cereyan etmiştir. Yunanlılar Ankara'nın 50 km kadar yakınından geri çekilmişlerdir.
Yunan ordusu geri çekilirken Türklerin kullanabileceği hiçbir şey bırakmamak için özen göstermiştir. Demiryollarını ve köprüleri havaya uçurmuştur ve birçok köyü yakmıştır.[12]
Muharebe sonrası [değiştir]Sakarya Meydan Muharebesi sonunda Türk ordusunun zayiatı; 5713 şehit, 18.480 yaralı, 828 esir ve 14.268 kayıp olmak üzere toplam 39.289'dur. Yunan ordusunun zayiatı ise; 3758 ölü, 18.955 yaralı, 354 kayıp olmak üzere toplam 23.007'dir. Sakarya Meydan Muharebesinde çok fazla subay kaybı olduğu için bu Muharebeye “Subay Muharebesi” adı da verilmiştir. Mustafa Kemal Atatürk bu muharebe için "Sakarya Melhame-i Kübrası" yani kan gölü, kan deryası demiştir.[13]
Yunanlılar için geri çekilmek haricinde başka bir seçenek kalmamıştır. Geri çekilirken Türk sivil halkına karşı yaptığı tecavüzler, kundaklamalar ve yağmacılık sonucunda bir milyon üzerinde sivilTürk evsiz ve barksız kalmıştır.[14]
Mustafa Kemal Atatürk ünlü "Hattı Müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. Bu satıh bütün vatandır." sözünü bu savaşa atfen TBMM'de söylemiştir. Savaşın ardından Albay Fahrettin Altay, Albay Kazım Fikri Özalp, Albay Mehmet Selahattin Adil ve Albay Mehmet Rüştü Sakarya, Mirliva (Tuğgeneral)liğe terfi etmişlerdir. Mustafa Kemal'e ise TBMM tarafından mareşallik rütbesi ve gazi ünvanı verilmiştir.
Sakarya Savaşı,Türk Tarihi'nde bir dönüm noktasıdır.
Sakarya Savaşı'nın kazanılmasıyla,Türk Milleti'nin genel savaşın kazanılacağına olan inancı yerine gelmiştir. İstanbul'da,tüm camilerde Sakarya Şehitlerine mevlütler okunmuştur. O ana kadar, Ankara'ya mesafeli duran İstanbul Basını'nda dahi bir sevinç duygusu oluşmuştur. Uluslararası toplumun (özellikle İngiltere'nin) TBMM güçlerine bakışı değişmiş ve Yunanistan, arkasındaki İngiltere desteğini kaybetmiştir.Eskişehir-Kütahya Muharebelerinde beklenenden daha hızlı bir şekilde ilerleyenYunan ordusu lojistik sıkıntılar başladığı için Sakarya ırmağının batısında geçici olarak durmuş ve bir süre beklemeye başlamıştır.Bu bekleyiş sırasında Yunan ordusunun amacı son saldırıyı yapmak için İzmir limanından gelen lojistik yardımı almak ve Türk ordusunu ağır bir yenilgiye uğratarak Ankara’yı ele geçirmektir.bu sırada Türk ordusunun toparlanma ihtimalini de göze alan yunan ordusu yaklaşık 100 Km’lik geniş bir alana yayılarak Türk ordusunun gücünü bölmeyi amaçlamıştır.
14 Ağustosta yeniden ilerlemeye başlayan Yunan birlikleri Sakarya ırmağının doğusuna geçince Türk ordusuyla karşılaşmışlardır.
Sakarya savaşı bir ölüm kalım savaşı olarak nitelendirilebilir.Çünkü bu savaş kaybedilecek olursa Ankara işgal edilecek TBMM çok zor bir duruma düşecektir.Bu nedenle ordu komutanları Türk askerlerini yüreklendirmeye çalışmışlardır.Türk ordusu ile Yunan ordusu arasındaki güç dengesi Yunan ordusu lehine idi.Bu fark ancak Türk askerinin yiğitlik ve kahramanlığı ile kapatılabilirdi.Mustafa Kemal Paşa durumun önemini komutanlara çektiği telgraflarla anlatılmıştır.Bu muharebelerde Mustafa Kemal Paşanın uyguladığı harp taktiği çok dikkat çekicidir.Bu taktik Yunan generalleri tarafından çözülememiş ve Yunan ordusunun mağlup edilmesinde etkili olmuştur.Mustafa Kemal Paşanın komutanlara çektiği telgraftaki:”hattı müdafaa yoktur.Sathı müdafaa vardır.O satıh bütün vatandır” şeklindeki emri bu taktiği özetler niteliktedir.
Sakarya Muharebesi 22 gün 22 gece sürmüştür.Düşman saldırısını durdurmayı başaran Türk ordusu 11 Eylülde büyük bir karşı saldırı başlatarak 13 Eylülde yunan cephesinin bozularak dağılmasını sağlamıştır.Böylece Türk ordusu tam bir zafer kazanmıştır.Bu zafer TBMM’nin hem iç politikada hem de dış politikada otoritesini artırmıştır.
Sakarya meydan Muharebesinin sonuçları:
• Avrupalı devletler karşısında 1683’teki II.Viyana kuşatmasından beri süregelen geri çekilme Sakarya zaferi ile sona ermiştir.
• Sakarya savaşı Türk ordusu adına Kurtuluş savaşındaki son savunma savaşı olmuştur.Türk ordusu bu savaştan sonra taarruza geçmiştir.
• Azerbaycan Gürcistan ve Ermenistan devletleriyle 13 Ekim 1921’de Kars antlaşması imzalanmış böylece Kafkas sınırımız kesinlik kazanmıştır.
• İtilaf devletleri arasındaki görüş ayrılıkları artmıştır.Bunun sonucu olarak Fransa ile 20 ekim 1921’de Ankara antlaşması imzalanmıştır.
• 22 Ekim 1921’de İngiltere ile “esir değişimi antlaşması” imzalanmıştır.uluslar arası eşitlik ilkesine uygun bir şekilde imzalanan bu antlaşmayla daha önce Malta’ya sürgün edilmiş olan Türk esirleri Anavatan’a dönmeleri sağlanmıştır.2 Ocak 1922’de Ukrayna ile “Dostluk” antlaşması imzalanmıştır.
• II.İnönü savaşı sonrasında başlayan İtalyan ordusunun Anadolu’dan çekilmesi Sakarya Muharebesinden sonra tamamlanmıştır.
• Mustafa kemal Paşaya TBMM tarafından Gazilik unvanı ile “mareşallik” rütbesi verilmiştir.
• Yunan ordusu itilaf devletlerinden aldığı desteği kaybetmiştir.
• İtilaf devletleri TBMM’ye barış yapma teklifinde bulunmuşlar fakat TBMM misak-ı milliye uymayan bu teklifi imzalamayı kabul etmemiştir.
ALINTIDIR.