Cevap :

Şevket Dağ (1876-1944)

Âbidelerimizin, özellikle mimarlık sanatının ışıklı eserlerinden olan camilerimizin ünlü ressamı olan Şevket Dağ, 1876’da İstanbul’da Küçük Mustafa Paşa Mahallesi’nde doğdu. Babası, deniz önyüzbaşılarından Çerkez İsmail Kaptan’dı. Şevket Bey ilk eğitimini Âşık Paşa’da Hacı Ferhat Okulu’nda, orta eğitimini Öğretmen Okulu’nda yaptıktan sonra Güzel Sanatlar Yüksek Okulu’na girdi. Burayı birincilikle bitirdi. Camilere karşı olan tutkusu yüzünden fırçasını bu konularda kullandı. Bunda o derece başarılı oldu ki, yabancı ülkelerden bile takdir aldı. Bazı tabloları Viyana’da, Atina’da satıldığı gibi en ünlü tablosu Japon Elçisi tarafından satın alınarak Tokyo Müzesi’ne gönderildi. İkinci Dünya Harbi’nin başladığı sırada Almanya’nın Ankara Büyükelçisi olan Von Papen, Şevket Bey’in evine gelerek seçtiği bir cami tablosunu satın aldı ve Berlin’e gönderdi. Şevket Bey, dış sanat dünyasında da tanınan bir fırçanın sahibiydi. 1927 yılında Japonya’dan Türkiye’ye Şuin Natyo adında ünlü bir ressam geldi. Türkiye’de iki buçuk ay zarfında üçü pano olmak üzere altmışa yakın yağlıboya tablo yaptı. Konu olarak Rumeli  Hisarı’nı, Dolmabahçe Sarayı’nı, Cihangir’den bazı manzaraları, kar altındaki İstanbul’u, III. Ahmet Çeşmesi’ni ve eski Türk evlerini tuvallere geçirdi. Bu ünlü Japon ressam, Kız Öğretmen Okulu’nu, Güzel Sanatlar Akademisi’ni, Galatasaray Lisesi’ni de ziyaret ederek, buradaki resim öğretmenleri ile görüştü. Bu arada ressam Şevket Bey’le tanıştı. Onun cami resimlerindeki ustalığına hayran oldu. Hatta Şevket Bey’i Japonya’ya davet etti. Şevket Bey Japonya’ya gidemedi, ama şaheser denilebilecek cami tabloları onun yerine Japonya’ya gitti. Elli yılı aşkın sanat hayatında çok sayıda cami tabloları yaptı. Bu arada Atatürk’ün sezişi ve takdiri ile -bir âbideler şehri olan- Konya’dan milletvekili seçildi. Şevket Bey, ressamlığı yanında güçlü bir resim öğretmeniydi. Ayasofya’da sekiz sene çalıştıktan sonra, çok sevdiği hocalığa döndü. Şevket Dağ, Abdülmecid Efendi’nin en sevdiği sanatkârlardandı. 1919 yılı Galatasaray Sergisi’ni gezen Mecid Efendi’nin Şevket Dağ’ın eserleri ile ilgili olarak el yazısı ile kaydettiği nota göre Mecid Efendi ressamımızla Leonardo da Vinci’nin meslek aşkları arasında benzerlik sezmektedir.

İlköğrenimini Hacı Ferhat Okulu'nda, orta öğrenimini ise Dar-ül Muallimin'de tamamladı. Sanayi-i Nefise Mektebi Alisi'nden 1897 yılında Osman Hamdi Bey ve Alexandre Vallaury'nin öğrencisi olarak mezun oldu.

Bir süre Evkaf'ta memur olduktan sonra, 1902 yılında başlayan ve yirmi üç yıl süren resim öğretmenliğine Mahmudiye Rüştiyesi'nde başladı. Sırasıyla Galata, Nişantaşı, Aksaray, Feriköy, Koca Reşit Paşa ve Kadıköy Numune Okulları ile Vefa, Nişantaşı ve Galatasaray Lisesi'nde çalıştı. Galatasaray Lisesi'nde ressam Fikret Mualla'nın hocası oldu.

Fikret Mualla anılarında: "Pehlivan yapılı, zarif, iri gözlü ve pos bıyıklı idi. İlk dersimize girdiğinde; cebinden üç kurşunkalem ile bir çakı çıkarttı. Kurşunkalemin nasıl açılacağını ilk ders olarak gösterdi. Şevket Bey her konunun alfabesinden başlayan bir eğitimciydi." diye bahseder.[1]