Cevap :

Sumer krallarının ailesinden birinin tanrı olduğu düşünülürdü. Uruk sülalesinin kurucusu Lugalbanda’nın eşi tanrıça Ninsun Gılgameş’in babası Lugalbanda, annesi Ninsun’du. Daha sonraki kralların aileleri de tanrı Enlil ve eşi tanrıça Ninlil idi

Kralların okuma yazma bilmek mecburiyetinde olup olmadıkları hakkında bilgimiz yok. Yalnız III. Ur sülalesinin ikinci kralı olan Şulgi’ye ait bir ilahiden, onun nasıl okuma yazma bildiğini öğreniyoruz: “Gençliğimde akademi vardı. Orada tabletlere yazılmış Sumer ve Akadca ile yazı sanatını öğrendim. Hiçbir genç benim gibi kil’e yazamazdı. Ben aritmetiği ve saymayı sonuna kadar öğrendim. Tanrıça Nidaba (yazının koruyucusu) bana büyük bir cömertlikle bilgeliği ve anlayışı verdi. Ben karşı durulamayan bir yazıcıyım.”

Kralların bebeklikleri hakkındaki bilgiyi de bir kral çocuğuna söylenmiş bir ninnide öğreniyoruz. Bu ninni, hasta olan kral oğluna annesi tarafından söyleniyor. Anne, çocuğu iyi olunca ona tatlı peynirleri, sulanmış marulları yedireceğini, ona tatlı çocuklar doğuran sevgili bir kadın alacağını, bol yiyecekleri ve koruyucu bir meleği, kral olduğunda mutla bir idaresi olacağını söylüyor.

alıntı

:) :)


Sumer krallarının başlıca görevi vatanı düşman saldırısından korumak, toprağını ve idaresini genişletmekti. Bu da askeri güce dayanıyordu. Bunun için askeri iyi organize etmekle, savaşta önder olmakla, askerlik kurallarını ve politik kuralları bilmekle yükümlü idi krallar. Onlar acımasız, zalim, istediğini yapan kimseler değil; bir baba gibi tanrının yeryüzündeki vekili olarak halkını bolluk içinde mutlu yaşatmalı idi. Şairler krallar için ilahiler yazarak onların tanrı tarafından seçildiklerini, iyi bir yöneticilik ve anlayış gücü verildiğini; böylece Sumer halkına iyi bir rehber, gölgesi altında barış, bolluk içinde yaşama olanağı verdikleri anlatılırdı. Onların çobanlığı insanlara neşe ve mutluluk getirirdi. 

Kralların yapı faaliyetleri de vardı. Onlar tanrılar için mabetler, kendileri için saraylar ve şehir için de ülkenin zenginliğini ve refahını temin etmek üzere sulama sistemini genişletip onartarak yollar ve o yollarda gezenlerin dinlenip kalacağı konaklama yerleri yaparlardı. Bu yapılar, kralların yıl adları oluyordu. Özellikle açılan yeni bir kanal, o kralın o seneki adı sayılırdı: “şu kralın şu kanalı açtığı yıl” gibi. Bu kanallar şehirler arasını bir ağ gibi sarmıştır. 

Sumer krallarının ailesinden birinin tanrı olduğu düşünülürdü. Uruk sülalesinin kurucusu Lugalbanda’nın eşi tanrıça Ninsun Gılgameş’in babası Lugalbanda, annesi Ninsun’du. Daha sonraki kralların aileleri de tanrı Enlil ve eşi tanrıça Ninlil idi. 

Krallar ilahilerde hayvanlarla, ağaçlarla sembolize edilmişlerdir: 

Bir boğadan olma. 
Ağılda büyümüş, kalın boyunlu bir buzağı. 
Yaban olmuş, kaymak ve sütle beslenmiş. 
Bolluk ağılında doğan bir buzağı. 
Bolluk içinde doğan, barış içinde bol sütle beslenen. 
Ejderhadan doğan, ateş saçan gözlü arslan. 
Bol sütle beslenen ateşli panter. 
Aslandan doğan bir silahşor. 
Su kenarında yetişen bir meşe ağacı. 
Meşe ağacı gibi kalın köklü ve geniş dallı. 
Meyve ile dolu, bereketli meşe ağacı 
O sedir ormanına ekilmiş, sedir filizi. 
O lüks bir şimşir ağacı. 
O erişilemeyen bir dağ. 
O ana karnında kutsanmış. 


Kralların okuma yazma bilmek mecburiyetinde olup olmadıkları hakkında bilgimiz yok. Yalnız III. Ur sülalesinin ikinci kralı olan Şulgi’ye ait bir ilahiden, onun nasıl okuma yazma bildiğini öğreniyoruz: “Gençliğimde akademi vardı. Orada tabletlere yazılmış Sumer ve Akadca ile yazı sanatını öğrendim. Hiçbir genç benim gibi kil’e yazamazdı. Ben aritmetiği ve saymayı sonuna kadar öğrendim. Tanrıça Nidaba (yazının koruyucusu) bana büyük bir cömertlikle bilgeliği ve anlayışı verdi. Ben karşı durulamayan bir yazıcıyım.” 

Kralların bebeklikleri hakkındaki bilgiyi de bir kral çocuğuna söylenmiş bir ninnide öğreniyoruz. Bu ninni, hasta olan kral oğluna annesi tarafından söyleniyor. Anne, çocuğu iyi olunca ona tatlı peynirleri, sulanmış marulları yedireceğini, ona tatlı çocuklar doğuran sevgili bir kadın alacağını, bol yiyecekleri ve koruyucu bir meleği, kral olduğunda mutla bir idaresi olacağını söylüyor.