Bellarina
Cevaplandı

Kurbağaların yumurtadan ergin hale gelinceye kadar geçirdikleri değişimler nelerdir ?

Cevap :

Kurbağaların ve böceklerin yumurtadan çıktıktan sonra yapısal değişikliğe uğrayarak ana canlıya benzer hale gelmesine başkalaşım denir (Kurbağaların ve böceklerin yumurtadan çıktıktan ergin hayvan oluncaya kadar geçirdikleri gelişim evrelerinin hepsine birden başkalaşım denir)

***Kurbağalar ve eklem bacaklılardan böcekler, başkalaşım geçiren hayvanlardır

1- Kurbağalar :
• Larva döneminde suda solungaç solunumu, ergin dönemde karada deri ve akciğer solunumu yaparlar
• Yumurta ile çoğalırlar
• Yavru bakımı görülmez
• Dış döllenme görülür
• Gelişimleri sırasında başkalaşım geçirirler
• Yavrularını sütle beslemezler
• Kalpleri üç odacıklıdır
• Kirli kan akciğerlerde temizlenir
• Kalplerinde temiz ve kirli kataşırlar (Vücutlarında kirli ve temiz kan dolaşır)
• Nemli bölgelerde yaşarlar
• Soğukkanlı canlılardır

Amfibyumlar olarak bilinen ve yaşamlarını hem karada, hem suda geçiren soğukkanlı hayvanların en tanınmış grubu kurbağalardır. Birçoğu­nun derisi düz ve nemli, öbürlerinin derisi siğil denen kabartılarla örtülüdür. Uzun arka bacakları, kısa ve kalın gövdeleri, gövdeye boyun ayrımı olmaksızın bağlanan başları ve patlak gözleriyle kolayca tanınabilirler. Ama 2.600'ü aşkın türü arasında önemli davranış, yapı ve boyut farklılıkları göze çarpar. Kurba­ğaların çoğu sıçrayarak yer değiştirir. Genel­likle siğilli olanların arka bacakları daha kısa ve sıçramaya daha az elverişlidir. Kurbağaların çoğu böcek ve solucan gibi küçük canlılarla beslenir. Ağızları geniş, dille­ri ağzın ön bölümüne yapışıktır. Ağız kapalıy­ken dilin ucu geriye doğru yatar. Kurbağa kendine yeterince yaklaşan bir böceği, hızla fırlattığı dilinin yapışkan ucuyla yakalar ve diliyle birlikte ağzına çeker. Kurbağanın iri ve patlak gözleri ağız boşluğuna basınç yaparak avını yutmasını kolaylaştırır. Ağzına aldığı solucanı ise yutmaya elverişli biçimde tutmak için ön bacaklarını kullanır. Kurbağalar akciğerle solunum yapar, ama memelilerden değişik biçimde soluk alırlar. Hava, gırtlağın alçalmasıyla birlikte iki burun deliğinden ağza doğru emilir. Daha sonra burun delikleri kapatılır ve gırtlak yükseltile­rek havanın akciğerlere dolması sağlanır. Kurbağanın yukarı aşağı sürekli oynayan gırt­lağının hareketi dıştan bakıldığında da görüle­bilir.

Öbür amfibyumlar gibi kurbağalar da ağız­larıyla su içmezler. Bunun yerine suyu yüzer­ken ya da yağmur altında durarak derilerin­den alırlar. Uzun süre sudan uzak kalmak kurbağalar için tehlikelidir. Çünkü derilerinin nemini yitirip tümüyle kuruması bu hayvanla­rın çok geçmeden ölmesine yol açar.
Kurbağalar düşmanlarına karşı kendilerini zehir bezlerinin salgısıyla korurlar. Kurbağa sertçe tutulduğunda türüne göre değişen güç­te bir zehir salgılar. Bayağı siğilli kurbağanın (Bufo bufo) salgısı öylesine iticidir ki, bu kurbağayı ağzına almayı hayvanlar ancak bir kez deneyebilir. Güney Amerika'da yaşayan canlı renklerle bezeli ağaç kurbağalarının zehri ise insanı öldürebilecek ölçüde güçlü­dür. Eskiden bu zehir Amerika Yerlileri tarafından okların ucuna sürülerek kullanıl­mıştır. Kuzey ülkelerinde kurbağalar kış uykusuna yatar. Havalar soğumaya başladığında yap­raklar arasına ve su birikintilerinin dibindeki çamura gömülerek yada su kıyısındaki oyuk­lara ve kütüklerin altına girerek havalar ısınıncaya kadar yerlerinden çıkmazlar. Bu süre boyunca çok az oksijene gereksinimleri vardır. Kan dolaşımları ise son derece ya­vaşlar. Sıcak ülkelerde yaşayan kurbağalar da ken­dilerini yere gömerek yağmur mevsimini bek­lerler. Yağış başlayınca gizlendikleri yerler­den üremek üzere çıkar, yumurtalarını göl­cüklere ve akarsulara bırakırlar.