Cevap :

EZİLENLER

Dostoyevski Ezilenler adlı romanında devrim öncesi Çarlık Rusyası insanlarını anlatır. Yazarın en gerçekçi romanıdır. Kahramanlar günlük yaşam içerisinden seçilmiştir. Yazar dönemin en belirgin kişilik özelliklerini kahramanlarında ustaca anlatır. 
“Dostoyevski kitabına Ezilenler adını verirken romandaki kişilerin yalnız yoksulluklarını değil onların bu aşağılanmadan ötürü duydukları manevi bunalımı da vermiştir. Zenginlikten sonra rutubetli bir odada can verecek duruma düşen Smith, bu odada kitabını tamamlamaya çalışan Petroviç, bir toplumun düzensizliğinin, aksaklığının aşağı tabakadaki insanlar üzerinde yaptığı yıkıntıların temsilcisidir.”

Romanın başkahramanı Prens, “Çarlık Rusyası’nda çok rastlanan” düzenbaz, ikiyüzlü, bencil, kendi çıkarı için her şeyi göze alabilen, ahlaklı görünüp ahlaksızlıklar yapabilen biridir. Bu özelliklerini romanda kendin anlattığı bir bölümde şöyle örnekleyebiliriz: 

“Söz gelimi ben kendimi bu tür zorunluluklardan kurtaralı çok oluyor. Yalnızca kendi çıkarım olduğu zaman kendimi zorunlu hissederim.”
“Kişioğlunun fazilet dediği her şeyin temsilinde bir bencilliğin bulunduğunu kesinlikle biliyorum” (sf 336)
“Hayat bir ticarettir. Parayı boş yere sağa sola savurmaya gelmez. Kendi zevkiniz için harcayın onu. … İlle de öğrenmek istiyorsanız benim felsefem budur.” (sf 336)
“Sosyetede yüksek bir yerim olmasını, yükselmeyi, yüksek oynamayı (kumara bayılırım) seviyorum. Hele kadınları… Her çeşit kadın kabulümdür. Değişiklik olsun diye aşağı tabakadaki kadınlarla bile düşüp kalkarım.”(sf 337)
“Boş, anlamsız bir toplumda yaşadığımın farkındayım; bu toplumda keyfim yerindeyken kafa sallarım ona, savunucusu olduğumu söylemekten geri kalmam, ama sırası gelince en önce ben bırakıp kaçarım onu.” (sf.337)

Romanın kadın kahramanı Nataşa ise başkalarının mutluluğu için çırpınan, bunun için kendi mutluluğunu feda etmeye hazır biridir. Kendi dertlerini, sıkıntılarını kimseye açmaz, kendi içinde ne kadar acı çekse de başkasının mutlu olmasını ister. Öyle ki sevdiği erkeği başka bir kadına kendi elleriyle teslim eder.

“Yeter artık Alyoşa, istediğin zaman gidebilirsin ona… Kime istersen ona git, mutlu ol. Kalbinden bana vereceğinden daha çok sevgi isteyemem senden.” (sf. 264)

Nataşa’nın babası İhmenev ise onurun ve inadın temsilcidir. Kendisini bırakıp giden kızını hem her şeyin ötesine geçen soylu sevgisinden, hem de başka bir erkek için bırakıldığından son ana kadar affetmemek için inatla direnir. Öte yandan onuruyla oynayan ve İhmenev’i bir hiçmiş gibi aşağılayan Prens’e karşı onurunu sonuna kadar savunupkorumaktadır
“ On bin ruble cezaya çarptırıldım. İhmenevka karşılar bu parayı orayı satar aşağılık herifin parasını çarparım suratına. Sonra “Sayın Prens derim iki yıl gurumla oynadınız, ailemin onurunu bin paralık ettiniz, hepsine katlandım! … Dava karara bağlandı artık; paranızı aldınız buyurun şimdi çarpışalım.” derim.”(sf. 216)

Küçük Nelli tam bir gurur timsalidir. Yoksulluğuna, hastalığına, küçüklüğüne rağmen gururundan ödün vermez. Hayattaki yakınlarının tümü öldüğünden, hiç tanımadığı babasına gitmektense kendisini kötü yola sürüklemeye çalışan bir kadının yanında kalmayı, ona direnmeyi yeğlemiştir. 
Bunlarla beraber Alyoşa saflığı, Vanya dostluğu ve fedakârlığı temsil eder. Ayrıca Vanya karakteriyle yazar kendi yaşamından örnekler vermiştir. Dostoyevski; karakter tahlillerini öyle güzel yapmış ki okurken “Evet gerçekten de tam böyle olur.” diyebilirsiniz. 

Baba ve çocuk ilişkilerinin sorgulanmasının, yeniden gözden geçirilmesinin revaçta olduğu şu günlerde ‘Babam ve Oğlum’a bir alternatif olabilir Ezilenler. Yazar ne Nataşa’yla İhmenev arasındaki gurur incinmesinde, ne Prens’le Alyoşa arasında çıkar ilişkisi üzerine kurulu bir baba-oğul ilişkisinde, ne de Nelli’nin babasızlığını anlatırken duygu sömürüsüne kaçmamış. 

Kısacası aşkı, nefreti, özlemi, hatayı, sevinci, çoğunlukla gururu bulacağınız bir kitap Ezilenler. Hala Dostoyevski okumamış olanlara bir tavsiye.

ALINTIDIR...

EZİLENLER

Dostoyevski Ezilenler adlı romanında devrim öncesi Çarlık Rusyası insanlarını anlatır. Yazarın en gerçekçi romanıdır. Kahramanlar günlük yaşam içerisinden seçilmiştir. Yazar dönemin en belirgin kişilik özelliklerini kahramanlarında ustaca anlatır. 
“Dostoyevski kitabına Ezilenler adını verirken romandaki kişilerin yalnız yoksulluklarını değil onların bu aşağılanmadan ötürü duydukları manevi bunalımı da vermiştir. Zenginlikten sonra rutubetli bir odada can verecek duruma düşen Smith, bu odada kitabını tamamlamaya çalışan Petroviç, bir toplumun düzensizliğinin, aksaklığının aşağı tabakadaki insanlar üzerinde yaptığı yıkıntıların temsilcisidir.”

Romanın başkahramanı Prens, “Çarlık Rusyası’nda çok rastlanan” düzenbaz, ikiyüzlü, bencil, kendi çıkarı için her şeyi göze alabilen, ahlaklı görünüp ahlaksızlıklar yapabilen biridir. Bu özelliklerini romanda kendin anlattığı bir bölümde şöyle örnekleyebiliriz: 

“Söz gelimi ben kendimi bu tür zorunluluklardan kurtaralı çok oluyor. Yalnızca kendi çıkarım olduğu zaman kendimi zorunlu hissederim.”
“Kişioğlunun fazilet dediği her şeyin temsilinde bir bencilliğin bulunduğunu kesinlikle biliyorum” (sf 336)
“Hayat bir ticarettir. Parayı boş yere sağa sola savurmaya gelmez. Kendi zevkiniz için harcayın onu. … İlle de öğrenmek istiyorsanız benim felsefem budur.” (sf 336)
“Sosyetede yüksek bir yerim olmasını, yükselmeyi, yüksek oynamayı (kumara bayılırım) seviyorum. Hele kadınları… Her çeşit kadın kabulümdür. Değişiklik olsun diye aşağı tabakadaki kadınlarla bile düşüp kalkarım.”(sf 337)
“Boş, anlamsız bir toplumda yaşadığımın farkındayım; bu toplumda keyfim yerindeyken kafa sallarım ona, savunucusu olduğumu söylemekten geri kalmam, ama sırası gelince en önce ben bırakıp kaçarım onu.” (sf.337)

Romanın kadın kahramanı Nataşa ise başkalarının mutluluğu için çırpınan, bunun için kendi mutluluğunu feda etmeye hazır biridir. Kendi dertlerini, sıkıntılarını kimseye açmaz, kendi içinde ne kadar acı çekse de başkasının mutlu olmasını ister. Öyle ki sevdiği erkeği başka bir kadına kendi elleriyle teslim eder.

“Yeter artık Alyoşa, istediğin zaman gidebilirsin ona… Kime istersen ona git, mutlu ol. Kalbinden bana vereceğinden daha çok sevgi isteyemem senden.” (sf. 264)

Nataşa’nın babası İhmenev ise onurun ve inadın temsilcidir. Kendisini bırakıp giden kızını hem her şeyin ötesine geçen soylu sevgisinden, hem de başka bir erkek için bırakıldığından son ana kadar affetmemek için inatla direnir. Öte yandan onuruyla oynayan ve İhmenev’i bir hiçmiş gibi aşağılayan Prens’e karşı onurunu sonuna kadar savunupkorumaktadır
“ On bin ruble cezaya çarptırıldım. İhmenevka karşılar bu parayı orayı satar aşağılık herifin parasını çarparım suratına. Sonra “Sayın Prens derim iki yıl gurumla oynadınız, ailemin onurunu bin paralık ettiniz, hepsine katlandım! … Dava karara bağlandı artık; paranızı aldınız buyurun şimdi çarpışalım.” derim.”(sf. 216)

Küçük Nelli tam bir gurur timsalidir. Yoksulluğuna, hastalığına, küçüklüğüne rağmen gururundan ödün vermez. Hayattaki yakınlarının tümü öldüğünden, hiç tanımadığı babasına gitmektense kendisini kötü yola sürüklemeye çalışan bir kadının yanında kalmayı, ona direnmeyi yeğlemiştir. 
Bunlarla beraber Alyoşa saflığı, Vanya dostluğu ve fedakârlığı temsil eder. Ayrıca Vanya karakteriyle yazar kendi yaşamından örnekler vermiştir. Dostoyevski; karakter tahlillerini öyle güzel yapmış ki okurken “Evet gerçekten de tam böyle olur.” diyebilirsiniz. 

Baba ve çocuk ilişkilerinin sorgulanmasının, yeniden gözden geçirilmesinin revaçta olduğu şu günlerde ‘Babam ve Oğlum’a bir alternatif olabilir Ezilenler. Yazar ne Nataşa’yla İhmenev arasındaki gurur incinmesinde, ne Prens’le Alyoşa arasında çıkar ilişkisi üzerine kurulu bir baba-oğul ilişkisinde, ne de Nelli’nin babasızlığını anlatırken duygu sömürüsüne kaçmamış. 

Kısacası aşkı, nefreti, özlemi, hatayı, sevinci, çoğunlukla gururu bulacağınız bir kitap Ezilenler. Hala Dostoyevski okumamış olanlara bir tavsiye.