Cevap :
Atatürkün Akla ve Bilime Verdiği Önem
ATATÜRK’ün fikir ve düşüncelerinin özünü oluşturan Atatürkçülük, her türlü dogmatik unsurdan arınmış gerçekçi ve akılcı bir dünya görüşüdür. Gerçeklerden kaynaklanan sorunlar karşısında aklın ve bilimin öncülüğünü benimseyen bu çağdaş görüş, milletimizi daima iyi ve yararlı olana yöneltmiş ve yöneltecek olan görüştür.
Atatürkçülük bir yandan akıl ve bilime dayandığı yani pragmatik bir nitelik taşıdığı, öte yandan ise millî egemenlik ilkesinden yola çıktığı ve özgür bir toplum yaratılmasını öngördüğü için demokratik, genel olarak da pragmatik-demokratik bir düşünce sistemidir. Atatürkçülük Türkiye’nin gerçeklerinden doğmuş, sistemleşmiş fikirler bütünüdür. Bir taraftan bütünüyle birlikte Millî Mücadele’yi içine almakta, diğer taraftan toplumda yapılan kökten değişiklikleri kapsamaktadır. Kısaca Atatürkçülük, Türk milletinin sistemleşmiş fikir gücü ve geleceğe bakan yönüyle de ülküsüdür.
Atatürkçülük akıl ve bilimi rehber edinmiş, çağdaşlaşma ideolojisi olarak da lâikliği benimsemiş, yeniliğe açık olması nedeniyle inkılâpçı yani gelişmeye açık bir düşünce sistemidir. İnkılâpçılık dinamik ideale, hedefe yönelik esasları bünyesinde barındırır.
Kurtuluş Savaşı’ndan sonra siyasal, toplumsal, kültürel, ekonomik alanlarda gerçekleştirilen inkılâplarla ülkemiz modern dünyada yerini almıştır. ATATÜRK, akıl ve bilimin ışığında bütün bunları gerçekleştirmiştir. ATATÜRK, akılcılığı asker, devlet adamı ve önder kişiliklerinde hep ön plânda tutar, dogmatik kalıplardan uzak durur. Akla mantığa aykırı her düşünceyi, her kurumu reddederek akılcılığı bilimle tamamlar. Nitekim ATATÜRK, “Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, başarı için en hakikî yol gösterici bilimdir fendir.” demiştir. Türk milletinin yürümekte olduğu ilerleme yolunda elinde ve kafasında tuttuğu meş’aleyi müspet bilim olarak görür. O bütün bu yenilikleri gizli kapalı bir batı hayranlığı ile değil, aklın yol göstericiliği ile gerçekleştirmiştir. Bakın ATATÜRK şöyle der: “Benim manevî mirasım ilim ve akıldır. Benim Türk milleti için yapmak istediklerim ve başarmaya çalıştıklarım ortadadır. Benden sonra beni benimsemek isteyenler, bu temel eksen üzerinde akıl ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse, manevî mirasçılarım olurlar.”
Atatürk akıl ve bilime önem verirdi çünkü akıl düşünmeyi ve soru sormayı gerektirir bilim ise sorulara deneysel olarak cevap aramaktır. Türk diline ise: Atatürk her zaman dilin güçlüğüne ve Türkçe'nin bağımsızlığına inanırdı. Tarih: Atatürk türkiyenin büyük ve inanılmaz bir tarihi olduğunu biliyordu bu yüzden ona önem verirdi Milli ahlak ile ilgili özdeyişler :Tehdide dayanan ahlak, bir erdemlilik olmadığından başka, güvenilmeye de layık değildir. Bir milletin ahlak değeri, o milletin yükselmesini sağlar
Milii kültür :“Millet aynı kültürden insanların oluşturduğu toplumdur”
Bir milletin kültür düzeyi üç safhada; devlet, düşünce ve ekonomideki çalışma ve başarılarının özüyle ölçülür
Canım inşallah yardımcı olmuşumdur bende bu kadar :)